Yukarda bahsettiğimiz, sofra sanatını, uygulayacak anneler maalesef tükenmek üzere. Bunun başında ise maddi yetersizlikler geliyor. Eskiden, patatesi patlıcanı domatesi, bir parça eti kullanarak, görsel harikalar yaratanlar, şu an elleri kolları bağlı durumda. Bir paket makarna veya bir avuç bulgurla yapılacaklar mahdut…
Sofra bir terbiye ve disiplin noktasıdır. Türk Toplumunda, sofrada herkesin nereye oturacağı bellidir. Mevcut bireyler sofraya gelmek zorundadır. Yemek kadro tamam olunca başlayabilir. Gelmeyen varsa, mutlaka hastadır. Aile, hemen onunla ilgilenmeye başlar. Sofrada söz büyüğündür. Buda, yetişkinlerin tecrübelerini paylaşmaları, anlamına gelir. O mübarek mekân ilk önce göz doyurur, daha sonra sohbetler eşliğinde, zihin, en sonda fiziki doyuma ulaşılır…Sofra Kültürü, maalesef artık tarihe karıştı. Herkes odasında cep telefonuyla haşır neşir. Gençler ve çocuklar, geç gelmek ve erken kalkmak için fırsat kolluyor. Netice, imtihanı olmayan, sınıfta kalınmayan, en büyük okul devre dışı kaldı. Sofra aynı zamanda öyle bir yerdir ki, ilk önce göz, sonra zihin ve de sonunda karnınızı doyurarak, istemeye istemeye oradan kalkarsınız…Hepinize merhabalar olsun…
Yukarda bahsettiğimiz, sofra sanatını, uygulayacak anneler maalesef tükenmek üzere. Bunun başında ise maddi yetersizlikler geliyor. Eskiden, patatesi patlıcanı domatesi, bir parça eti kullanarak, görsel harikalar yaratanlar, şu an elleri kolları bağlı durumda. Bir paket makarna veya bir avuç bulgurla yapılacaklar mahdut… Bu durum sadece yerli ve milli olan, Anadolu Türk Halkı için mi mevcut, hayır, Yurt dışından Almanya, pardon Alamanya’dan gelenler içinde geçerli olmaya başladı. Birkaç gün önce dinlediğim röportajda, gurbetçimiz, bu kadar paraya Almanya’da iki misli mal alırım, diye feveran ediyordu. Ben olaydan ar ediyorum. Bu kadar insan, Yunan adalarına gitmek için boş yere mi kuyruklar oluşturuyor. Gelenler, daha ucuza ve de bizdekinin iki misli hacimdeki porsiyonlardan bahsediyor. En önemlisi, onlar bizden 4-5 kat daha fazla aylık gelire sahipler. Peki bu garabet nasıl oluştu? RT ve muhteşem ekibi, ikridara geldiklerinden bugüne trilyonlarca dolar vergi topladı, hem de en acımasız biçimde… Beğenmedikleri, M.K.ATATÜRK dönemine ait malları sata sata bitiremediler, hala da satıyorlar. Öğündükleri yatırımları da YİD modeliyle yapıp, ödemesini, torunlarımız üzerine yıktılar… Peki bu kadar para nerede? Malezya’da kule mi oldu, Londra’da mahalle mi oldu, nerede… Eyyy akılsız Türkmen, daha da uyumaya devam edersen, yamalı iç çamaşırlarına bile göz dikeceklerinden emin ol…
Bu kadar hengamenin arasında, bir de Banker Bilo Oğlanıyla uğraşmamız gerekiyor… Bu oğlan, ülkenin tüm parasını, babasının parası olarak kabul ediyor ve de kendince zırvalamayı hak görüyor… Keşke bir ahmağa anlatsam, işim daha kolay olur ama iş o değil. Gene de denemekte fayda var. Emekli, devlete zarar kapısı değil, kendini ekonomist görenlerin mihenk taşıdır. Senelerce prim ödeyen, mesela ben, kırk yıl yedi ay ödedim, peşin olarak ödenen bu paraların getirisini alan kimsedir. Emeklinin bu kısa açıklamasını yaptıktan sonra devam edelim. RT, sen bizim alacağımızı nasıl kuşa çevirirsin? Beceriksizliklerini, oğlanla birlikte nasıl bizlerin üzerine yıkmaya kalkarsın. Sana, haklarımızı gasp ettiğin için, hakkımı helâl etmiyorum. O embesil de babasının hayrına gelen bağışlarla (!!!) ilgilensin, boyundan büyük şeylere karışmasın… Bir başka ve de malûm zekâ fukarası, geçen günlerde, çeltik taban fiyatını açıkladı. Alışılagelmiş olarak da biçerin sırtına çıktı, hasat yaptı… Ey Bakamayan. Senin işin, tarım politikalarını doğru olarak oluşturmaktır. Biçeri bırak, sürücüsü halleder. Eğer çok meraklıysan, sürücü, bakan olsun sen orda devam et. Bakarsın, tarım birdenbire kalkınmaya, şahlanmaya başlayabilir…
Yeni, genç ve acemi Kripto işe devam ediyor… Deniz Gezmiş’in adını sık sık telaffuz ederek, oyların yükselmesine büyük katkıları olan milliyetçi ve mukaddesatçı kitleyi, şüpheye düşürmeye ve de uzaklaştırmaya uğraşıyor. CHP oylarının %25 civarlarında sabit kalması, hamburgercinin isteği… Buna rağmen, istenen noktaya gerilememesi, mevcut iktidarın yanlış politikalarının, her şeye rağmen, oyları CHP’ye yönlendirmesi birilerini çılgına çevirdi. Kesin netice alınacak taktik devreye sokuldu… Atatürkçüler hedef alındı. Fırsat da hemen geldi… Bir mitingde “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” denmesi üzerine, acemi Kripto istediği fırsatı yakaladı. Hep birlikte boğazlar yırtılırcasına söylenmesi gerekirken, azgın gibi, kudurmuş gibi, vatandaşa saldırdı… Neymiş… Beyzadem istediği zaman söylenebilirmiş… Vatandaş hemen derdest edilip kenara alındı… Ulan sen kimsin… ATATÜRK senin inhisarında mı… Şımarık zibidi, halk senin hesabını keserde, iş RT’ye yarar. Zaten sen de bunu istiyorsun… Yakın zamanı hatırlayın. Büyük kripto zamanında Parti’den hangi sesler yükseliyordu… “Atatürkçüler tasfiye ediliyor” deniyordu. “Nerede kalmıştık“, dendi herhalde…
Yarına kadar ara. Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…