Koronavirüsle salgınıyla mücadele sürecinde kamuoyu desteğini artırdığı iddia edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bunu siyasi fırsat olarak değerlendirip, erken seçime gidebileceği bir süredir kulislerde konuşuluyor.
Erdoğan’ın, salgınla mücadele sürecindeki söylemi, açıkladığı mücadele paketleri, muhalefet partili belediyelere yönelik izlediği sert strateji bazı çevrelerce “erken seçim işareti” olarak yorumlanıyor.
Kulislerde seslendirilen bir başka iddia ise AKP’nin, bir sonraki seçimde iktidarını garantilemek için cumhurbaşkanlığı sisteminde değişiklik yapmak istediği yönünde. Bu kapsamda cumhurbaşkanı seçilmek için “50+1” oy zorunluluğundan ve iki turlu seçimden vazgeçilerek, ilk turda en çok oyu alanın seçilmesine olanak tanıyacak bir değişikliğin yapılabileceği iddia ediliyor.
‘Böyle bir gündem yok’
AKP’de ise gerek erken seçim, gerekse seçim sistemi değişikliği iddiaları dayanaksız bulunuyor ve “böyle bir gündem olmadığı” yorumları yapılıyor. Ayrıca seçim sistemi değişikliği konusunda Erdoğan’ın MYK toplantısında “talimat verdiği” iddiası ise kesin bir dille yalanlanıyor.
BBC’de yer alan habere göre, AKP kulislerinde erken seçim ve seçim sistemi değişikliğinin neden olamayacağına ilişkin şu değerlendirmeler yapılıyor:
Sistem değişikliği kendimizi inkar olur: Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi değişikliği ne MYK, ne de başka bir yerde gündeme geldi. Böyle bir değişiklik, kendimizi, getirdiğimiz cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini inkar olur. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin özü 50+1 ve iki turlu seçim sistemi. Cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde sözü edilen değişiklik için anayasa değişikliği gerekiyor ve buna Cumhur İttifakı’nın oyu yetmiyor. Bir seçim sistemi değişikliği için muhalefet desteği gerekiyor ki, eski sisteme dönmek isteyen muhalefetle sistem pazarlığı yapmamız mümkün değil.
Seçim olsa da tablo değişmez: Türkiye’de bir yıl önce seçim oldu. Birçok büyükşehir belediye başkanlığını CHP kazandı ama il genel meclislerinde Cumhur İttifakı önde çıktı, AK Parti birinci parti çıktı. Küresel salgının yönetiminde, dünyaya göre hükümet başarılı oldu. Bu şartlarda gidilecek bir seçimde tablo çok fazla değişmez. Değişmeyecek bir tablo için neden seçim gidilsin? Ama eğer ekonomik kriz derinleşir, Türkiye yönetilemez hale gelirse, zaten kendiliğinden erken seçime gidilir ama şu anda öyle bir tablo görünmüyor.
Tabanını konsolide ediyor: Cumhurbaşkanımızın muhalefete yönelik açıklamaları, CHP’li belediyeler yönelik söylemi üzerinden erken seçim tahminleri yapılıyor. Bu keskin söylem AK Parti tabanının konsolide ediyor, bir arada tutuyor. Ali Babacan’a, Ahmet Davutoğlu’na kaçacak kesimleri partide tutuyor. Cumhurbaşkanı aslında “Ey muhafazakarlar, ey milliyetçiler, ey sağ seçmen, senin hukukunu koruyacak olan benim ve sizi toparlayacak olan benim” mesajı veriyor. CHP’nin yüzde 25 kemik oyu var. İktidar olmak için AK Parti’den oy alması lazım. Şimdi bu keskinleşmede safları sıklaştıran bir yerden, başka tarafa oy gider mi, gitmez. Bu siyasal bir strateji.
Erdoğan da, milletekilleri de dönemlerini kısaltmaz: Erken seçim olmaz çünkü ne Cumhurbaşkanı, ne de milletvekilleri 2 yıllık bir süredir görevde ve hiçbirisi de dönemini kısaltmak istemez.
CHP seçim kazanamaz, AK Parti kaybeder: Muhalefet de şu an için tablo değişmeyeceği ve salgın nedeniyle durum aleyhine olduğu için seçime gitmeyi tercih etmeyecektir. Zaten CHP, AK Parti’yi yenerek seçim kazanmayacak, AK Parti ancak, İstanbul seçimlerinde olduğu gibi, kendi hatası nedeniyle seçim kaybeder. O nedenle bugünkü konjonktürde erken seçimin bir anlamı olmaz.
Her yıldızımız parladığında seçime mi gideceğiz?: Salgınla mücadele sürecinde Cumhurbaşkanına destek arttığı için seçime gidileceği iddiası gerçekçi değil. Sonuçta yerel seçimlerden sonra da AK Parti’de moraller bozulmuş, oylarında düşüş olmuştu. Ama Suriye harekatı ile toparlandı, işte Barış Pınarı Harekatı sonrasında da Erdoğan’a güven ve destek çok yükselmişti. Bundan sonra da buna benzer durumlar olacaktır. Şimdi buna bakarak, her yıldızımız parladığında erken seçim kararı mı alacağız?