Ez cümle; şu yazışmalara göre, bu davalar niye içinden çıkılmaz hale geldi, bunların gerçek sorumlusu/sorumluları kimlerdir soruları bir yana, hiç böyle WhatsApp üzerinden yürütülen bir soruşturma görmüş müydünüz?
Bu yılın en çok tartışılan davaları; Ülkü Ocakları eski Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesi, organize suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Bora Kaplan’a yönelik operasyon ve Bora Kaplan örgütü soruşturmasını yapan polislerin tutuklanmasıydı.
İlginç bir şekilde, üç davanın siyaseten birbiriyle bağlantılı hale geldiğini gördük. Sinan Ateş cinayeti davası MHP’yi, Bora Kaplan davası da özellikle eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu rahatsız etti. Ortaya çıkan görüntü; yeni İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın Ankara Emniyeti’ne getirdiği ekibin, Bora Kaplan üzerinden Süleyman Soylu’ya ve onun döneminde görev yapan polis müdürlerine operasyona giriştiğiydi.
Bora Kaplan operasyonunu yapan polislerin davasına gelince; yurtdışına kaçan gizli tanık “M7” kod Serdar Sertçelik’in, “Polisler, bazı AKP’lilerin ismini vermemi istedi” şeklindeki açıklamalarıyla, emniyetteki bu hesaplaşma iddialar katmerlendi. Her daim Süleyman Soylu’nun yanında duran MHP Lideri Devlet Bahçeli ise söz konusu gelişmeyi, “Cumhur İttifakı’na komplo” olarak nitelemekle kalmadı, “17-25 Aralık emniyet ve yargı ortaklı darbe girişimi” benzetmesini yaptı.
Kimbilir; geçtiğimiz günlerde Bahçeli’nin odasında yeniden ortaya çıkan 17/25 Aralık saati belki de bu davaya bir göndermeydi.
Neticede o polisler “darbeden” değil; gizli tanık ve sanık Serdar Sertçelik’in firarından dolayı, “görevi kötüye kullanma, göreve ilişkin sırrın açıklanması, tanığı etkilemeye teşebbüs, suçluyu kayırma” suçlamalarıyla tutuklandı.
18 Temmuz’daki ilk duruşmada, 13’üncü Asliye Ceza Hakimi, “İddianame yetersiz evet, ancak artık bu noktaya geldi. Adaletli bir karar vermeye çabalıyoruz.” dediği halde tutuklu 5 sanıktan birisi hakkında tahliye kararı verildi.
Davanın ikinci duruşması da yarın görülecek.
Savcıyla WhatsApp Yazışmaları
Bu davada dikkat çekmek istediğimiz konu, polisler suçlanırken Bora Kaplan soruşturmasını yürüten savcının hiç gündeme gelmemesi.
Oysa adeta WhatsApp kayıtları üzerinden yürütülen bu soruşturmada, savcı ile tutuklu polisler arasında yapılan yazışmalarda öyle ilginç talimat ve sohbetler var ki!..
Hemen belirtelim; polislerin el konulan dijitalleri Jandarma Kriminal’de incelendi. Buna ilişkin rapor da 3 Haziran’da, yani iddianamenin hazırlandığı 29 Haziran’dan önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edildi, ama nedense iddianamede bu rapora hiç değinilmedi.
Raporda ne vardı?
Birincisi, dijitallerde “herhangi bir suç ve suç unsuruna rastlanmadığı”;
İkincisi, komiserlerin savcı ile yaptığı WhatsApp yazışmalarından, “bilgileri var ise amirlerinin de suç fiillerini işledikleri” değerlendirmesiydi.
Bir anlamda; “Suç unsurları bu yazışmalarda” demeye getirilmişti.
“Bu Doktor Raporu Yetersiz”
O halde bu yazışmalara bakalım.
En çok konuşulan olay, Serdar Sertçelik’in firar etmeden bir süre önce vurulmasının ardından alınan doktor raporu oldu. İddianamede, buna ilişkin olarak polislere şu suçlama yöneltildi:
“24 Kasım 2023’te ikinci kez gözaltı kararı verildiğinde şüpheli Serdar Sertçelik’in tutuklanacağını düşünmesi sebebiyle hakkındaki soruşturmayı ve yargılamayı sonuçsuz bırakmak amacıyla yurt dışına çıkma planı yaptığı, bu kapsamda şüphelilerin Serdar Sertçelik’in yaralanması sebebiyle gözaltına alınamayacağına dair ilgili hekimi yönlendirerek, yönlendirilmesi için talimat vererek derkenar şeklinde el yazısı ile yazılmış ve usulüne uygun olmayan bir doktor raporu temin ettikleri, bu rapor sayesinde Serdar Sertçelik’in gözaltına alınması kararının yerine getirilemediği…”
Konuyu takip eden komiser ile savcının 24 Kasım 2023’teki WhatsApp yazışması ise şöyle:
Komiser: Savcım, Serdar Sertçelik için doktor ilk giriş raporunun altına böyle (Şahsın 10 gün boyunca ayağının üstüne basmasının kalıcı hasara yol açabileceği değerlendirilmiştir.) bir not düşmüş gözaltı için.
Savcı: Komiser bey bu yetersiz gözaltına alınmasında sakınca vardır ya da yoktur diye kesin bir cümle kullanması gerek.
Komiser: Anlaşıldı savcım, söylüyorum arkadaşlara.
Savcı: Doktor Bey tıbbı gözlemine göre değerlendirme yapsın Komiser Bey, gözaltına alınamasa da şahısların geldiği gün onun da hazır edilmesi gerekecek. Sadece gözaltı ile ilgili bir durum bu.
İşte bu talimattan sonra ekipler yeniden doktorla görüşüyor. Doktor önceki notuna, “Şahsın gözaltına alınmasında tıbbi açıdan sakınca vardır.” şeklinde ekleme yapıyor. Bunu ardından da Savcı, “şahsın gözaltına alınmaksızın, şüpheli olarak avukat huzurunda ikametinde ifadesinin alınması” talimatını veriyor.
“Onu Hiç Karıştırmayalım”
26 Eylül 2023’te, Bora Kaplan davası şüphelilerinden birisiyle ilgili de şu yazışma yapılıyor:
Savcı: Altan Tozar’ı anladım, bir müdür bey de aramıştı ifade vermem demiş o yüzden ifadesi alınmayacaktı. Eski ifadesi ile yetinilip…
Komiser: Savcım, müdürümüz size Altan Tozar ile ilgili bilgi vermiş, biz bu şahsı yakaladık ancak dosya yarayan bi gelişme olmamış bizim arkadaşlar da bu şahsı aranması olduğu için infaza teslim ettiler. Bununla alakalı olarak şahsın ifadesi alınmadan infaz büroya teslim edilmesi şeklinde bi Savcı görüşme yazalım mı?
Savcı: Komiser bey onu hiç karıştırmayalım isterseniz çünkü mahkeme aşamasında bu mahkemeye çağrılır neden ifade vermedin derse şüphelinin lehine bulunacaktım almadılar falan der siz doğrudan teslim edebilirsiniz önceki ifadesi yeterli olur bizim için. Avukatlar kullanabilir ifade alınmamasının resmi olmasını. Siz direk teslim edin infaza. Önceki ifadesi Bora Kaplan aleyhine idi çünkü o kullanılır.
Komiser: Anlaşıldı savcım.
Gizli Tanığın İfadesinin Emniyette Alınması
Bora Kaplan davası soruşturmasında en çok tartışılan konulardan bir başkası, gizli tanık olmasına karar verilen Serdar Sertçelik’in ifadesinin Savcılık yerine Emniyette alındığı iddiası oldu. Ancak polisler bu iddiayı reddetti. Şimdi de buna ilişkin yazışmalara bakalım.
Komiser: Savcım bu şahsın gizli tanık olarak ifadesini alma konusunda nasıl bir yöntem izleyeceğiz. Ne yapmamız lazım?
Savcı: Günaydın komiser bey, Serdar Sertçelik’in ifadesi bitti mi acaba? Arkadaşlar bana gelmeden PDF atarlarsa biz de hazırlık yaparız. Gizli tanık savcısı aradı, şahıs dilekçe yazacak, kimlik fotokopisi olacak dedi arkalı önlü. Ben Hüseyin Beye diyeyim size gizli tanık katibinin telefonunu versin, ne lazımsa ona göre hareket ederiz. Prosedürü çokmuş.
Komiser: Tamam savcım. Biz evrakları hazırlar, 2’de getiririz.
Serdar Sertçelik’le ilgili 21 Kasım 2023 tarihli bir başka yazışma:
Savcı: İyi akşamlar komiser bey, Başsavcı Bey Serdar Sertçelik’in bugün bahsettiğiniz mesajlaşma görüntülerini görmek istedi. Sizde duruyorsa bana atabilir misiniz, ben kendisine ileteyim Ahmet Akça istemiş.
Komiser: Tabi savcım atıyorum tekrar.
Bilirkişiyi Etkileme mi?
Bora Kaplan davasındaki suçlamalardan birisi de daha önce görülen ve hakkında hüküm verilen Semih Arslan’ın intiharı veya öldürülmesi olayı. Buna ilişkin gözaltılar devam ederken, 20 ve 23 Kasım tarihlerinde yapılan yazışmalar şöyle:
Savcı: Komiser Bey, Semih Arslan olayı ile ilgili HTS çalışması bitti mi, bitmediyse bile operasyon olacak o olayla ilgili çünkü Mahmut Gökhan Çanga’nın olay yerinde parmak izleri bulunmuş ve beyanlar ile sabit. Bu konuyu görüşmek için görevli arkadaşlar 15’ te gelebilir. Gözaltı müzekkeresi falan teslim edilecek
Komiser: Anlaşıldı savcım, Gökhan komisere söyledim o gelecek yanınıza.
Savcı: Komiser Bey bu akademisyenin rapor işi çok iyi oldu. Şüphelilerin mevcutlu getirildiği günden önce dosyaya girerse, çok rahat tutuklamalar çıkar. Gökhan komiser ile haftaya görüşün demiştik ama telefon yolu ile önce görüşüp bize dönüş yapsa daha iyi olur. İntihar olasılığı düşük diye rapor verirse tutuklamaya gerekçe olur. Mümkünse bugün görüşsün telefonda, biz dosya örneğini teslim ederiz, olay yerinde de inceleme yapıp gözaltı bitiminden önce raporu hızlıca teslim eder.
Komiser: Tamam savcım, görüşüp bilgi verelim size.
“Hakime Hanım Biraz Kıl Çıkmış Galiba”
Kimi şüphelilerin tutuklama talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki sorgularına ilişkin 27 Kasım tarihli yazışmalara geçelim:
Komiser: Savcım sorgu başladı.
Savcı: Sağolun komiser bey… Karar açıklanınca bana yazarsanız hemen Başsavcı bey haber bekliyor benden.
Komiser: Tamam savcım.
Savcı: Sizleri de bizleri de boş yere yoruyorlar komiser bey. Bora Kaplan ve diğer yöneticiler ifadelerinde inkâr etseler ne değişecek, zaten defalarca ifadeleri alınmış. Hakime hanım biraz kıl çıkmış galiba, hayırlısı… Komiser bey ben uyuyabilirim, siz sorgu sonucunu grupta paylaşırsanız, Başsavcı bey iki de bir soruyor oradan öğrenir.
“KYOK Kaldırmaya Alıştık Zaten”
Bora Kaplan soruşturmasında gündeme getirilen bir diğer iddia, yeni delil olmadığı halde geçmiş yıllarda hakkında kovuşturmaya yer yok kararı (KYOK) verilmiş olan dosyaların yeniden açılmasıydı.
WhatsApp yazışmalarında bu konuda da ilginç bir gönderme var. Hakkında dinleme kararı alınan şüpheliler ve savcının, dinlemeyi unuttuğu kimi kişilere ilişkin 5 Ocak tarihli sohbet şöyle:
Savcı: Ben dinlemeyi unuttum, yoksa bu kişileri de tefrik ederdim. İnşallah önemli kişiler değildir.
Komiser: İddianameyi değişitirip değiştirmeyeceği sizin takdirinizde, ama değil gibi duruyor savcım.
Savcı: Zaten KYOK kaldırmaya alıştık komiser bey, aksi olsa da önemli değil.
Tımarhane Benzetmesi
Bunlar da Savcının, Ayhan Bora Kaplan örgütüne yönelik hazırladığı iddianamenin Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edilmesinden sonra 22 ve 26 Ocak’taki emojili yazışmalar.
Komiser: Nasılsınız savcım, yoğunluk bitti, rahatlamışsınızdır inşallah.
Savcı: Duruşmaya geçmeyi talep ettim, inşallah geçebilirim.
Komiser: Savcım Allah yardım etsin, nereye geçerseniz zor valla.
Savcı: Sağolun komiser bey, şu tımarhaneden kurtulsam yeter. Dua edin yeter, yarın belli olacak.
Komiser: Allah gönlünüze göre versin savcım.
Savcı: Komiser bey kurtuldum en sonunda, infaza verildim. Ama Bora Kaplan’ın tefrik dosyası ile gönderiliyorum.
Komiser: Savcım kurtulamayacaksınız Bora’dan. Nereye gitseniz oraya götürüyorsunuz.
Savcı: Ceza alsa infaz dosyasını vermek için infaza düşündüler galiba komiser bey.
Komiser: Valla doğru söylüyorsunuz savcım. Yeni yeriniz hayırlı olsun.
Ve Yüksel Kocaman Yazışmaları
Savcı ve komiser arasındaki WhatsApp yazışmalarının en çarpıcı olanını en sona bıraktık.
Malûm; Bora Kaplan soruşturmasında en çok konuşulan isimlerden birisi, eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, şimdinin Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’dı.
Geçmişte Bora Kaplan hakkındaki soruşturmaları Kocaman’ın kapattığı, dahası Kaplan’ın Kocaman’a villa ve araba aldığı öne sürüldü. Bu iddialar gündeme geldiğinde, Süleyman Soylu’ya operasyon çekildiğini söyleyen ilk isim de Kocaman oldu.
Sonrasında Kocaman’la ilgili iddiaların söylentide kalmadığı, Bora Kaplan soruşturmasını yürüten savcının, 8 Kasım 2023’te KOM’a yazı gönderip o iddiaların araştırılması talimatı verdiği, KOM’un da bir araştırma tutanağı hazırlayıp mahkemeye gönderdiği ortaya çıktı.
Şimdi de hem Bora Kaplan’ın kendisinden rüşvet istedikleri iddiasıyla açığa alınan Süleyman Soylu döneminin Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın ekibindeki polis müdürleri hem de Yüksel Kocaman’la ilgili 9 Ekim 2023 tarihli yazışmalara bakalım.
Savcı: Komiser bey, Başsavcı bey emniyet mensuplarını da teşhis tutanağına eklemesinler dedi. Zaten ismen bilinen malum kişiler. Onları memur yürüttüğü için toplanan delillere göre icap ederse memur büro isteyebilirmiş. Bu aşamada Yüksel Kocaman ile emniyet mensupları teşhis tutanağında olmayacakmış. Kimliklerinde şüphe yok zaten.
Komiser: Tamam savcım.
Bakar mısınız; az kalsın Yargıtay Üyesi Yüksel Kocaman teşhis tutanağına da girecekmiş, ama dönemin Başsavcısı Ahmet Akça engel olmuş!..
Ez cümle; şu yazışmalara göre, bu davalar niye içinden çıkılmaz hale geldi, bunların gerçek sorumlusu/sorumluları kimlerdir soruları bir yana, hiç böyle WhatsApp üzerinden yürütülen bir soruşturma görmüş müydünüz?