UYANIN! Ne olur, vatan ve millet aşkına, Allah ve Peygamber aşkına UYANIN! Ve anlayın artık, yavaş yavaş da olsa, üstü kapalı da olsa anlayı artık: DEVLETİMİZ YOK EDİLİYOR!!! Öyleyse: Söz sende, öz sende, köz sende… ORDU senin, Zaferler senin, Vatan senin, bayrak senin, DEVLET senin.
“Sahipsiz vatanın batması haktır,
Sen sahip olursan, bu vatan batmayacaktır.”
Seçim senin… Ama özgür ama köle… Gelecek senin. Zafer Bayramımız Kutlu Olsun.
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı…
Büyük Türk Milleti’ne kutlu olsun.
Gerçekten çok büyük bir zafer!
Öyle ki, bu müthiş zaferin parıltıları arasından yeni bir Türk Devleti doğdu.
Eğer ki bugün, gölgesine sığındığımız bir bayrak ve aynı dağ gibi sırtımızı dayadığımız bir DEVLET’imiz varsa bunu, Türk Kurtuluş Savaşı’nda canları ve kanları pahasına mücadele eden kahramanlara ve o kahramanların kazandığı Sakarya ve Dumlupınar gibi büyük zaferlere borçluyuz.
Peki DEVLET nedir?
Onu kuran millet için çalışan, çok yönlü, teşkilatlı, insanlardan ve kurumlardan oluşan tüzel bir yapıdır.
Her teşkilatlı yapı devlet midir?
Kesinlikle hayır.
O halde, teşkilatlı bir yapıyı “DEVLET” yapan şeyler nelerdir?
1. Önce bir vatanınız olacak. Olacak ki her şey o toprak parçası üzerinde vücut bulabilsin.
2. Sonra bir meclisiniz olacak. Olacak ki, kanun yapacaksınız.
2. Bir kolluk gücünüz ve çeşitli yürütme organlarınız olacak. Olacak ki, yaptığınız kanunlar uygulanabilsin.
3. Bir bayrağınız olacak. Olacak ki, hükümran bir devlet olduğunuz belli olsun.
4. Bir paranız olacak. Para basabileceksiniz ve vergi toplayabileceksiniz ki, mali varlığınız, mali gücünüz ve ticaret hakkınız olsun.
5. Bir yargınız olacak. Olacak ki, yürütmede ortaya çıkan direnç ve marazlar karşılıksız kalmasın. Yargı önemli, çünkü adaletin sağlanamadığı hiçbir yapı uzun süre ayakta kalamaz.
Büyük Türk Veziri Nizamül Mülk diyor ki: “İnsanlar inançsız yaşayabilirler, ama adaletsiz yaşayamazlar!” İşte adalet bu kadar önemli…
6. Hepsinden de önemlisi bir ordunuz olacak. Ordunuz olacak ki; hem milletin, hem de yukarıda saydığımız bütün varlık ve değerlerin teminatı, dayanağı, koruyucusu ve bir garantisi olsun.
Eğer ordunuz yoksa gerisini unutun!
Fakat unutmayın ki, devletinizin devamı için yalnızca ordu gücünüz de yetmez. İşte yukarıda bahsettiğimiz bütün bu mefhumlar devletin varlığı ve milletin hürtiyeti için birbiriyle burun farkıyla yarışan atlar gibidir.
Yine bütün bu mefhumlar devletin ve milletin istikbali için aynı bir saat misali birbiriyle büyük bir uyum içinde çalışan çarklar gibidir.
Çarkın birini dahi sökerseniz ortada devlet kalmaz.
Ordu nasıl ki, milleti koruyup kollayan bir çadır gibiyse, adalet de o çadırın orta direğidir. Direk çökerse çadır çöker, çadır çökerse de devlet çöker!
Devlet çökerse ne olur?
Görmüyor musunuz Irak’ı, Suriye’yi, Afganistan’ı?
Devlet çökerse düşmanlar da gırtlağınıza çöker! Düşman çökmezse bile içinizdeki namussuzlar çöker. Ne arınız kalır ne de namusunuz!!!
Son 10-15 yılda, içeriden veya dış destekli olarak içeriden en çok saldırı neye yapıldı?
Türk Ordusu’na!
Pertili Cumhurbaşkanlığı veya diğer adıyla, Başkanlık Sistemi’ne geçildikten sonra Meclis ne oldu?
Cevap kısa ve basit.
Meclis “Off” oldu!
Paramız ne oldu?
Pul!!!
Neden?
Çünkü üretim bitirildi!
Pazarlayabilecek üretimdeğerleriniz olmazsa, paranızın da değeri olmaz!
Kolluk gücümüz ve yürütme organlarımız?
Büyük oranda politize edilerek, neredeyse milletin kurumları olmaktan çıkarıldı! Kolluk gücü ve yürütme organları adeta bir parti organı haline getirildi!
Yargımız???
En çok güven kaybına uğrayan kurum hangisi?
Siz karar verin: Tuz çoktan koktu mu, kokmadı mı?
Peki, ya bayrağımız?
Şimdilik kaydıyla, gönderde…
Hoş indirenlere de haddi bildirilmiyor ama olsun, şimdilik gönderde.
Görüyorsunuz:
*Tarım bitti!
*Fabrikaların neredeyse hepsi gitti!
*Topraklarımız hala daha yabancılara satılıyor. Memleketim Sandıklı’da bile Yahudiler harıl harıl toprak satın alıp devasa seralar kurmaya devam ediyorlar.
*Bırakın toprağı vatandaşlığımız bile haraç mezat satılıyor!
*Mülteci cennetine döndürülen ülkemizde Türk demografik yapısı çok büyük bir yara almıştır. Hala daha yabancı etnik unsurları içimize almaya devam ediyoruz. İçimize girenlerde görevlerini çok iyi yapıyorlar, sanırsınız ki kuluçka makinesi mübarekler. Esas siz 15/20 yıl sonrasını düşünün!
*Ormanlarımız kesiliyor, Kaz Dağları misali kazılıyor, talan ediliyor! Olmadı İzmir, Marmaris, Manavgat misali yakılıyor!
Yakılıyor derken, tabi ki devlet yakmıyor. Ama yangınlara gerekli müdahaleleri yapmayan veya yapamayan aciz bir devleti nereye koyacaksınız?
*Zamanında altı tane yangın söndürme uçağını bile uçuramayan ama Partili ve Taraflı bir Cumhurbaşkanı için uçan saraylar uçurabilen ve ülkenin en güzel yerlerine de birbirinden lüks israf sarayları kondurabilen bir hükümetle karşı karşıyayız.
*Dünyada, askeri sağlık sistemi bulunmayan tek ordu Türk Ordusu’dur!
*Envanterdeki atın ve köpeğin bile kendi hekimi varken, askerinin hekimi olmayan garip bir sistemle karşı karşıyayız!
*Bir anda yarısı terhis edilerek kuşa çevrilmiş, kalanı ya politize edilmiş ya da sindirilmiş bir askeri güçle karşı karşıyayız!
*Askerinin Tank ve Palet Fabrikası‘nı dahi satışa çıkaran, Merkez Bankası’nın yedek akçelerine bile el uzatan bir siyasi zihniyetle karşı karşıyayız!
Devletler arası ilişkilerde duygular değil çıkarlar hakimdir. Ama gelin görün ki, Esad’a duyulan kin nedeniyle; Suriye yönetimiyle görüşüp (PYD ve mülteci sorunu dahil), sorunları kolayca çözmek yerine, ülkenin sürekli zarara uğratılmasına rağmen, diyaloğa kapalı bir düşünce yapısıyla karşı karşıyayız!
Bir düşman bir dost görülen yabancı liderlerle ve dört parmağa kurban edilerek birbirine husumetli hale getirilen halk kesimleri ile karşı karşıyayız!
Bu tip örnekler o kadar çok ki, yazmaya kalkarsam bu yazının sonu gelmeyecek.
Peki, bütün bu yaşananların anlamı ne?
Anlamı şu:
UYANIN!
Ne olur, vatan ve millet aşkına, Allah ve Peygamber aşkına UYANIN!
Ve anlayın artık, yavaş yavaş da olsa, üstü kapalı da olsa anlayı artık: DEVLETİMİZ YOK EDİLİYOR!!!
Öyleyse:
Söz sende, öz sende, köz sende…
ORDU senin, Zaferler senin, Vatan senin, bayrak senin, DEVLET senin.
“Sahipsiz vatanın batması haktır,
Sen sahip olursan, bu vatan batmayacaktır.”
Seçim senin…
Ama özgür ama köle…
Gelecek senin.
Zafer Bayramımız Kutlu Olsun.