ABD askerinin, 7 yıl sonra geçtiğimiz 3-4 Ağustos’ta yeniden şehre girdiği öne sürüldü. Kent merkezine 13 kilometre mesafedeki K1 askeri üssüne konuşlanan ABD güçlerinin, beraberinde 13 Hummer marka zırhlı araç getirdiği de belirtildi. Doğruysa, ABD ve maşalarının Kerkük’e çökmeye hazırlanıp olası tepkilere karşı tedbir aldığı besbelli!.. Bakalım Ankara, Gazze’den biraz başını kaldırıp, “ABD askerinin Kerkük’te ne işi var?” diyebilecek mi?
İktidar, gelişmelere göre Türkiye’nin savunma hattının başladığı yeri sık sık güncellese de tarihten bu yana değişmez savunma hatlarımızdan birisi Kerkük’tür.
AKP iktidar olduğunda Kerkük’teki Türkmen nüfusu 3.5 milyondu. AKP’nin desteklediği ABD’nin Irak’ı işgali sırasında en büyük darbe yiyen yerlerden birisi de Kerkük oldu. Baskılar, göçler, nüfus ve tapu kayıtlarının yok edilmesiyle kentteki Türkmen nüfus azınlığa düşürüldükten sonra, o güne kadar “kırmızı çizgimiz” denilen Kerkük’te, “tüm etnik gruplara eşit mesafede” duruşa geçilir!..
Ve Kerkük 2003’ten 2017’ye kadar Talabani’nin partisi KYB ağırlıklı olmak üzere Kürt partilerin kontrolüne geçer. Tam 18 yıl boyunca, 2023 yılına kadar da Kerkük’te seçim yapılmaz.
Ne zaman ki, AKP’nin yakın dostu Barzani 2017’de, “Barzanistan” için bağımsızlık referandumu düzenler ve buna Kerkük’ü de katar; Irak hükümeti Kerkük’ün yönetimini kendisine bağlayıp Peşmergeleri göndererek Irak askerini KDP’nin binasına yerleştirirken Erdoğan, Kerkük’te “çok ciddi değişikliklerin, zorlamaların olduğunu ve nüfus değişikliklerine gidildiğini” itiraf eder. Dahası, “Kerkük Türkmen şehridir.”, “Kürtler, Kerkük’te işgâlci konumundalar.” der.
Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli de bağımsızlık referandumuna çok sert tepki gösterirken, Irak’ın toprak bütünlüğünün bozulması halinde Misak-ı Milli’nin uyanacağını belirtip, “81 Düzce’den hemen sonra 82 Kerkük, 83 Musul deme hakkının önünde hiçbir güç duramayacaktır.” restini çeker.
2023’te Irak Başbakanı Şiya es-Sudani, 2017’de Irak ordusunun yerleştiği binanın boşaltıp, yeniden KDP’ye iadesi talimatını verince Kerkük karışır, hem Türkmen hem de Araplar protestolara başlar. Erdoğan bu defa da, “Kerkük’ün yapısını bozacak her eylem, Irak’ın bütünlüğünün bozulması demektir. Türkmen yurdu Kerkük, yüzlerce yıldır farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşadığı coğrafya olmuştur. Bu coğrafyanın huzurunun, bütünlüğünün bozulmasına izin vermeyeceğiz.” açıklamasını yapar.
Ama Barzaniler Kerkük’e dönüp, “Kerkük Kürdistan’ın kalbidir. Kerkük’ten vazgeçmeyeceğiz.” demeye devam eder.
Seçimin Üzerinden 8 Ay Geçti
Bu hatırlatmalardan sonra, Kerkük’te geçtiğimiz 18 Aralık’ta yapılan seçimden bu yana yaşanan gelişmeleri aktaralım.
Seçimlerden, başkanlığını son dönemde PKK/YPG hamiliğiyle gündeme gelen Talabani’nin oğlu Bafıl Talabani’nin yaptığı KYP 5 sandalyeyle birinci parti çıktı. Araplar ikinci, Türkmenler üçüncü, Barzanilerin KDP’si de dördüncü oldu.
Irak yasalarına göre, 16 sandalyeli Kerkük İl Meclisi’nde valinin seçilmesi için en az 9 oya ihtiyaç var; ancak hiçbir parti tek başına bu sayıya ulaşamadığından, 5 Şubat’ta yapılması gereken Meclis toplantısı ertelendi.
Fidan’ın Çözümü
O günlerde Ankara’da gazetecilerle bir araya gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, seçim sonuçlarını takip ettiklerini, Irak Türkmen Cephesi Başkanı Hasan Turan’la görüştüklerini anlattıktan sonra şunları söyledi:
“Kerkük öznesinde nereye, nasıl gideceğiz meselesi. Şimdi seçim sonuçlarına baktığınız zaman orada, tabi seçimlerde ne kadar hile yapıldı yapılmadı bunlar şu anda kendi aralarında çok tartışılan bir mesele. Aslında beklenmedik şekilde KYB’nin oylarını artırdığı görünüyor. Bizim istediğimiz önceden geliştirilen kuralın devam ettirilmesi, yani taraflar arasından yine münavebeli (dönüşümlü) bir valilik sisteminin devam etmesi önemli. PKK ve KYB ortaklığının bölgede etkinlik kuracağı bir denklemin olmaması için çalışmaya devam ediyoruz.”
İşte o zamandan bu zamana kadar Kerkük Meclisi toplanamadı, Valilik ve meclis başkanlığı için kıran kırana pazarlıklar sürüyor.
Sıklıkla Türkmenler, Araplar ve KDP’nin dönüşümlü valilik konusunda uzlaştığı haberleri gelirken KYB, valiliğin Kürtlere verilmesinde ısrar ediyor. Bafıl Talabani’nin kardeşi olduğu halde Ankara’nın kendisine yakın gördüğü Barzanilerin Başbakan Yardımcısı Kubad Talabani de, “Kürtler bir araya gelerek, Kerkük’teki zulmü durdurmalı… KYB olarak aldığımız oylara bakıldığında, valiyi belirleme hakkı bizim oluyor.” diyen isimlerden birisi.
Sonraki günlerde KYP ve KDP arasında görüşmeler yapılıp, “Kerkük’e Kürt vali atanması” konusunda anlaşma sağlanırken, Irak Başbakanı es-Sudani de taraflarla görüştü.
Bu süreçte MİT Müsteşarı İbrahim Kalın, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Genelkurmay Başkanı Metin Gürak Bağdat ve Erbil’e gittiği halde Kerkük’teki bu durum çok da dillendirilmedi. Sadece Nisan’daki Bağdat ziyaretinde Erdoğan’la bir araya gelen Türkmen temsilcilerin, “Kerkük Valisi’nin Türkmen olmasını talep ediyoruz” dediği bildirilirken Erdoğan’ın ne söylediği belirtilmedi.
Nihayet Irak Başbakanı es-Sudani’nin çağrısı üzerine Kerkük Meclisi 11 Temmuz’da ilk toplantısını yaptı. Ancak taraflar anlaşamadığı için sadece yarım saat sürdü ve ertelendi.
Geçen ayın ortalarında Irak Türkmen Cephesi Milletvekili Erşat Salihi’nin yaptığı, “KDP ve Araplarla Kerkük Valisini belirleyeceğiz” şeklindeki açıklamaya KYB cenahı, “Böyle bir adım Kürdistan’ın kalbi Kerkük’ün satılığa çıkarılmasıdır.” ifadesiyle tepki gösterirken, “KYB’nin de razı olduğu Kürt ve Arap bileşenler arası valiliğin 2 yıl süreyle dönüşümlü olması”, yani Türkmenlerin devre dışı bırakılması gibi bir senaryo da dillendirilmeye başlandı.
İktidar Medyası Yine “Zafer” Yazdı
Durum bu iken iktidar medyası Temmuz’un son haftasında, yeni bir “zafere” imza atıp, “Türkiye’nin girişimleri sonuç verdi: Kerkük’ü 100 yıl sonra Türkmen vali yönetecek.” diye haberler yaptı.
Diplomatik kaynaklara dayandırılan haberlerde; Türkiye’nin uzun süredir dönüşümlü valilik modeli üzerinde çalıştığı belirtildikten sonra, “Varılan mutabakata göre Türkmenler, Kürtler ve Araplar valilik görevini dönüşümlü olarak üstlenecek. Böylece 100 yıl sonra Türkiye’nin girişimleriyle Kerkük’te bir Türkmen vali olacak.” iddiasında bulunuldu.
Medyamız kördüğümü böylece çözmüşken (!) sonrasında şunlar oldu:
KYP, valiliğin kendilerine verilmesi gerektiğini tekrarladı… Irak Türkmen Cephesi eski Başkanı ve milletvekili Erşat Salihi, en azından Valilik ve Meclis çalışanlarının maaşlarını alabilmesi için Kerkük’e geçici bir Arap valinin atanmasını istedi… 1 Ağustos’ta yapılması beklenen Meclis toplantısı Irak Başbakanı es-Sudani’nin isteği üzerine ertelendi… Sudani, Kerkük Meclisi’ndeki taraflarla ayrı ayrı görüşmeler yaptı… Araplar, valiliğin kendilerine verilmesini isteyince Sudani, “Uzlaşma sağlanmadan olmaz.” dedi.
Barzani’den Medet Ummak
En acısı; ABD işgalinden sonra Kerkük’e el koyup Türkmenleri azınlık statüsüne düşüren KDP’nin başı Mesut Barzani, Türkmen ve Arap temsilcilerden oluşan ortak heyeti kabul etti. Görüşmede Kerkük’teki gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulup çözüme yönelik çabaların ele alındığı bildirildi.
7 Yıl Sonra Yine Geldiler
Ve en kritik gelişme:
Son olarak 16 Ekim 2017’de Haşdi Şabi ve Irak ordusunun gelmesi üzerine Kerkük’e konuşlanan ABD askerinin, 7 yıl sonra geçtiğimiz 3-4 Ağustos’ta yeniden şehre girdiği öne sürüldü.
Kent merkezine 13 kilometre mesafedeki K1 askeri üssüne konuşlanan ABD güçlerinin, beraberinde 13 Hummer marka zırhlı araç getirdiği de belirtildi.
ABD kuvvetlerinin, Irak güvenlik güçleri ile ortak operasyon düzenlemek amacıyla gelmediğini, araçlardaki askeri malzemelerin de askerlerin bölgede uzun süreli kalmak için geldiğini gösterdiğini kaydeden Barzani medyası, “Kentteki görev değişikliği sonrasında güvenlik durumunu istikrara kavuşturmak ve istenmeyen bir durumla karşılaşmamak için hazırlık” bilgisini de paylaştı.
Doğruysa, ABD ve maşalarının Kerkük’e çökmeye hazırlanıp olası tepkilere karşı tedbir aldığı besbelli!..
Bakalım Ankara, Gazze’den biraz başını kaldırıp, “ABD askerinin Kerkük’te ne işi var?” diyebilecek mi?