Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Kamus Namustur

featured

Bir insan veya ulusun namuslu (düzenli, tertipli, güzel huylu, dürüst vs.) olması için kendi kültürünü tanıması, söylenenlerin yahut söylediklerinin bilincinde olması gerekir. İnsan anadiliyle olgunlaşır ve sosyalleşir. İnsan başkalarının diliyle iyi edebiyat yapamaz, evreni kavrayamaz, başarılı olamaz. Bu yüzden her insan ve yöneticinin kendi diline (kamusuna) bağlı kalması gerekir. Bu olmazsa melezlik, kirlilik ve namussuzluk (çirkinlik, kabalık) olur.

Anadilimiz Türkçeyi küçümseme çabaları artıyor. Buna tepki olarak, Cemil Meriç’in “Kamus namustur” sözünü yorumlamaya çalışacağım.

2015’te Ahmet Davutoğlu ve bazı üst düzey yöneticiler, kurulacak koalisyon hükûmeti adına yaptıkları görüşmelere; “istikşafi görüşme” dediler. “İstikşafi” sözünün anlamını çoğumuz bilmiyoruz ama bu yöneticilere: “Ne diyorsun, başka söyleyecek söz bulamadın mı?” diyen birisi çıkmadı.

2024 yılının başlarından beri Millî Eğitim Bakanı ve büyük yöneticilerimiz Millî Eğitim Bakanlığı’nın uygulayacağı yeni eğitim sistemi için: “Türkiye Yüzyılı MAARİF SİSTEMİ” diyorlar. Biz yine sessiziz. İçimizden birisi: “Ne diyorsun sen? MİLLÎ EĞİTİM dururken, neden MAARİF diyorsun?” demiyor.

Bana göre İSTİKŞAFİ, MAARİF gibi yabancı sözlerle anadilimiz Türkçe kirleniyor. Kirlenme arttıkça, dilimiz hastalanacak, nöbet geçirecek. Bu nöbette Osmanlıcılık ve Arapçılığın etkisi büyük olacak. Türkiye’deki Arapçılık, Osmanlıcılık akımı millî kimlik karşıtlığıdır. Hangi dille olursa olsun, dilde yabancılaşma, beynimizi karartır. Beynimizi karartanlar millî kültürümüzün düşmanlarıdır. İsterse yöneticimiz olsun, birisinin bunu yapmaya hakkı yok, Türkçe konuşma görevi vardır. Şimdi şu sözcükler üzerinde duralım.

İKTİKŞAFİ: Keşif, tanımaya çalışma, ne olup bittiğini anlamak için araştırma, MAARİF: Bilişme, tanışma, bilgi, kültür, hüner, geçmiş yüzyılda eğitim-öğretim sistemi, KAMUS: Lügat kitabı, bir dilin bütün kelimeleri, büyük sözlük, konuları alfabe sırasına göre açıklaya kitap, NAMUS: Kanun, düzen, ırz, edep, haya, doğruluk, ahlaki kurallara uygun olan güzel huylar demektir.

Bir insan veya ulusun namuslu (düzenli, tertipli, güzel huylu, dürüst vs.) olması için kendi kültürünü tanıması, söylenenlerin yahut söylediklerinin bilincinde olması gerekir. İnsan anadiliyle olgunlaşır ve sosyalleşir. İnsan başkalarının diliyle iyi edebiyat yapamaz, evreni kavrayamaz, başarılı olamaz. Bu yüzden her insan ve yöneticinin kendi diline (kamusuna) bağlı kalması gerekir. Bu olmazsa melezlik, kirlilik ve namussuzluk (çirkinlik, kabalık) olur.

Devlet adamları düşünceleri kadar kullandıkları sözcüklerle de “yerli ve millî” olmak zorundalar. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Cumhurbaşkanı, bir Millî Eğitim Bakanı, sokak köpekleri için ötenazi isteyebilirler ama Türkçe için isteyemezler. Osmanlı Devleti yıkılınca Osmanlı da yıkıldı. Araplar bizden kopalı çok oldu, dilleriyle birlikte gittiler. Ancak bizim Arapça-Arap aşıkları Arapçayı (ve tabii Arapları) geri getirmek, ölen Osmanlıyı diriltmek için uğraşıp duruyorlar. Bunun mantığı yok ama bize sıkıntı veriyorlar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!