Sanırım yatınca; dilimle karpuz, taneyle soğan, patates, patlıcan, domates, yumurta alan, pazarlara akşamları gidip döküntüler içinden yiyecek seçen, çay içecek parası olmadığı için parklarda bank bank gezen emeklinin hali sizleri üzmeyip rahat ve huzurla uyuyorsanız kutlarım sizleri.
AKP ve Sn. Erdoğan, emekliye verilecek ek zammın bütçeye büyük yük getirdiğini söyleyerek; emeklileri adeta yokluğa, yoksulluğa, zillete ve açlığa mahkûm etmişlerdir.
Ev kiraları 10-15 bin lira emekli aylığı 10 bin lira. Açlık sınırı 18 bin liranın üzerinde, asgari ücret 17 bin lira. Bu hangi vicdanlı yöneticinin içine sindireceği bir aylıktır?
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, hiçbir emeklimizin alacağı emekli maaşları bütçeye yük değildir. Her emeklinin, emekli olunca rahat edeyim, oğlana-kıza muhtaç olmayayım diye 20-25-30-35 yıl devlete ödediği primlerin, emekli keseneklerinin karşılığıdır.
Şunu bir tespit edelim.
Bir ülkenin ve yönetenlerinin itibarı; emeklilerinin yaşam standardı ile doğru orantılıdır.
Batılı ve de özellikle bizi kıskandığı söylenen Almanya’nın emeklilerine bakınız. Adamlar emekliliklerinde rahatın ötesinde ülke ülke gezmekteler. Antalya Belek’te bulunan pek çok otelimizde her şey dahil tatil yapan Alman emekliye, benim emeklim hizmet etmekte. Onların pisliklerini temizlemekte!
İtibar bu mudur?
Sormak isterim hükümete ve özellikle de Sn. Erdoğan ile Şimşek’e, emekliye verdiğiniz 2.500 liranın bütçeye yükü, bütçe açığınızın kaçta kaçıdır?
Yanlış anlamadıysam Tele 1’de konuşan bir uzman binde 2 ila üç olduğunu söylüyordu.
Emekliye lütfettiğiniz ve ancak Ağustos’ta hesaplara yatacak olan 2.500 liranın maliyeti, sizlerin lüksü, şatafatı, çifte maaşı, emekli maaşlarınız yanında inanın devede kulak bile değil.
Şunlar bütçeye yük değil mi?
Şehirlerde hiçbir özelliği, yaptırımı, etkinliği olmayan muhtarlara verdiğiniz maaş yük değil mi bütçeye?
Muhalefetçe beşli çete diye adlandırılan şirketlerin bir kalemde defalarca sildiğiniz vergi borçları bütçeye yük değil mi?
Sosyal medyada muhaliflerinize ve muhalefete ders vermek için görevlendirdiğiniz söylenen 250 bin trole ödediğiniz paralar bütçeye yük değil mi?
Üç-beş hatta bazı söylentilere göre yedi yerden yandaş bürokratlara ödediğiniz çifte kavrulmuş huzur hakları bütçeye yük değil mi?
Erzincan İliç’de toprağın altını sömüren Kanadalı firmanın sildiğiniz Dolar borcu bütçeye yük değil mi?
Tüv-Türk’ün sildiğiniz vergi borçları bütçeye yük değil mi?
Dış gezilerinizde kullandığınız kargo uçakları, korumalar, misafirleriniz bütçeye yük değil mi?
Yurt içinde Cuma’ya gidişleriniz de şehir ziyaretlerinizde oluşturduğunuz yüzlerce araba konvoyu, koruma ordusu, yakıtı bütçeye yük değil mi?
Sanırım yatınca; dilimle karpuz, taneyle soğan, patates, patlıcan, domates, yumurta alan, pazarlara akşamları gidip döküntüler içinden yiyecek seçen, çay içecek parası olmadığı için parklarda bank bank gezen emeklinin hali sizleri üzmeyip rahat ve huzurla uyuyorsanız kutlarım sizleri.
İngiltere’den getirilen Şimşek, ekonominin düzelmesi maliyenin ve Merkez Bankası kasasının doldurulması için vergi artışı ve merhametsiz zamlardan başka ne yaptı?
Lütfen geçinme zorluğu çeken, kurban alamayan, torununa harçlık veremeyen, köyüne dahi gidemeyen açlığa ve yoksulluğa mahkûm ettiğiniz emeklinin üzerinden elinizi çekiniz. Ömürlerinin sonunda onları rahatlatacak yaşam koşullarını sağlayınız.
Emekli bütçeye yük değildir. Yıllarca ödediği primlerinin-emekli keseneklerinin karşılığını istemekteler; emekliler yılında (!) açlıktan nefesi kokan emekliler.
Ha siz, bunlar emekli şekerleri var tatlı yiyemezler, kolestrolleri var etli yiyemezler, bacakları ağrır seyahat edemezler diye düşünüyorsanız:
Almayın mazlumun ahını çıkar aheste aheste!..
Bakınız huzurunuz yok, rahatsızsınız! Ne olacak bu ekonomik sıkıntı, düzensiz göçmen sorunu diye.
Esen kalınız.