E. Alb. Orkun Güzeller’in MSB’ye sorduğu soruya verilen cevap şu şekilde: “Türk Vatandaşlığına alınma esasları doğrultusunda askerliğe alınma işlemi tesis edildiği” hatırlatıldıktan sonra şunlar anlatıldı: “Türkiye Vatandaşı olan ve askerlik hizmetini yerine getiren vatandaşlara seferberlik mevzuatı gereğince Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları gözetilerek, genç ve yeni terhis olmuş personelden başlamak suretiyle, personelin statüsüne ve muvazzaflık döneminde yetiştirildiği sınıf, branş ve ihtisasa uygun olarak Millî Savunma Bakanlığı Bilgi Sistemi üzerinden bilgisayar ortamında sefer görev emri verilmektedir.” Garabete bakar mısınız; “Türkiye vatandaşı” deniyor!.. Sehven midir MSB’nin de “Türkiyelilik” rüzgârına kapılması mıdır, bilinmez; ama her halükarda çok yazık!..
AKP’nin Fetullah Gülen cemaatiyle kol kola ülkeyi dönüştürüp PKK açılımları yaptığı dönemde, “yeni anayasa”dan ana murat, Anayasa’daki “Türklük” tanımının kaldırılmasıydı. Herkesin etnik kökenini ifade edip üst kimlik olarak “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım” demesinin sorunları çözeceğini savunuyorlardı.
MHP ile ortaklıktan beri artık bu murat pek dillendirilmese de yine gündemde olan “yeni anayasa” hazırlıklarının ana hedefinin “Türklük” meselesi olduğu herkesin malûmu.
“Türklükle” sorunu olan başkaları da var.
Örneğin geçen yıldan bu yana bazı yayınevleri “Türk Edebiyatı” yerine “Türkçe Edebiyatı” demeye başladı…
Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğü’ne bile “Türkiyeli” kelimesinin eklendiğini, tepkiler üzerine silindiğini gördük…
Son olarak geçen ay ünlü bir oyuncunun, “Ben Türkiyeliyim. Türkiye milliyetçisiyim.” dediğini duyduk…
Seferberlikte Sığınmacılar Ne Olacak?
“Türklük, Türkiyelilik” tartışması burada dursun; 2 ay önce tartışılan, ama çabucak unutulan başka bir konuya geçelim.
22 Mayıs’ta Erdoğan’ın imzasıyla, 24 yıllık “Seferberlik ve Savaş Hali Tüzüğü” yürürlükten kaldırılıp yerine bir yönetmelik yayımlandı. Düzenlemenin gerekçesi, yeni rejime yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçilmesinin ardından 2018’de çıkarılan Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu’na uyum için ayrıntıların yönetmelikle belirlenmesiydi.
6 yıl sonra gerçekleşen, her konuda olduğu gibi seferberlik ve savaş halinde de neredeyse tüm yetkinin Erdoğan’da toplandığı düzenlemede en dikkat çeken nokta, “ayaklanma” ifadesinin yer alması oldu.
Muhalefet partileri ve emekli askerler, düzenlemeye tepki gösterdi.
Örneğin, CHP’nin gölge Savunma Bakanı emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu, yönetmeliğin TSK’nın etkinliğini ve savaş kabiliyetini olumsuz etkilediğini savunup Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın, AFAD, Kızılay veya bakanlıkların ilgili birimleriyle aynı statüde değerlendirildiğine dikkat çekti.
Bir siyasi parti genel başkanına verilen bu yetkilerin yeni bir sıkıyönetim kanunu olduğunu öne süren CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, “Hedef bellidir; bir daha Gezi benzeri bir toplumsal hareket yaşanmasın, bir daha Akbelen’de yaşandığı gibi, bir doğa katliamı karşısında toplumsal bir tepki oluşmasın, adaletsizlik karşısında, adalet yürüyüşü yapılmasın istiyorlar.” deyip şunu da kaydetti:
“Olur ya yasa dışı göç dalgası, sığınmacılar sorunu sosyal patlamalara sebep verir, iktidar açısından işler kontrolden çıkar, işte bu durumu dahi seferberlik ilanı için gerekçe haline getiren bir yönetmelik artık yürürlüktedir.”
TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül, bu düzenlemeyle birçok yasal hak ve özgürlüklerin sınırlandırıldığını, örgütsel barışçıl eylemlerin baskıcı iktidar tarafından ayaklanma olarak adlandırılmasının önünün açılacağını söyledi.
Emekli Tuğamiral Türker Ertürk de, “Muhalifler düşman sayılabilecek! Üstelik Cumhurbaşkanı tek başına bu duruma karar verip seferberlik ve savaş hali ilan edebilecek.” değerlendirmesini yaptı.
Tepkilerin ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden, “Yönetmelikle ilgili asılsız iddialara itibar etmeyin.” açıklaması gelirken AKP Sözcüsü Ömer Çelik, belgenin “değişen jeopolitiğe uygun şekilde güncellendiğini” belirtip şunları söyledi:
“90’lı yılların koşullarında hayata geçmiş olan bu belge 6-7 kere küçük değişikliklere uğradı… Esasında 2011 yılından itibaren bütün bakanlıklardan, kurum ve kuruluşlardan yani milli güç unsuru diyebileceğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğini sağlama ve muhafaza etmeyle ilgili olarak değerlendirilebilecek herkesin görüşleri alındı… Çok büyük değişiklikler oluyor dünyada, ülkelerin güvenliğinin korunmasıyla ilgili. Ama bu belge daha önceden çalışılmaya başlamıştı. Araya deprem gündemi de girdi. Şimdi bütün bu şeyler, milli güç unsurları bir savaş durumunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ülkeyi koruma misyonuna nasıl destek verecekler, nasıl emrine girecek; bu şekilde bütün kurumların ve görüşleri alındı.”
Öyle Bir Cevap Geldi ki
Bu kadar uzun sürede, tüm kurum ve kuruluşların görüşe alınarak yapılan son derece detaylı bu düzenlemede, ülkemiz için en öncelikli sorunlardan birisi haline gelen sığınmacılar konusuna ilişkin bir şeylerin de olması gerekir değil mi?
İşte emekli Albay Orkun Özeller en çok bunu merak etti.
Hani, şu 2017’de İncirlik Üssü’nde görevliyken, ABD’nin kendisine vermek istediği madalyayı, “Düşmanım YPG ile işbirliği içindesiniz.” diyerek reddeden, emekli olduktan sonra da sık sık sığınmacı sorununa dikkat çekip sınırlarımızın halini ortaya koyduğu için TSK sosyal tesislerine girişi yasaklanan Özeller.
Özeller, Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği’nin yayımlanmasından beş gün sonra Bilgi Edinme Kanunu kapsamında CİMER’e müracaat edip şunları sordu:
“Seferberlik durumunda sayıları 20 milyona dayanmış/dayanacak sığınmacılar konusu önem arz ettiği için yenilenin yönergede bunlarla ilgili de bir bölüm var mı? Vatandaşlık hakkı verilenler ile geçici koruma statüsünde ülkemizde yaşamaya devam edenler ne olacak? Eğer onlara seferberlik görev emri verilmeyecekse; hangi gerekçeyle verilmediği ve tüm ülke cephede savaşırken onların pozisyonları için ne ne öngörüldüğü, nasıl bir hareket tarzı düşünüldüğü konularında bilgi verilmesini rica ediyorum.”
CİMER, Özeller’in bu başvurusunu aynı gün MSB’ye sevk etti. MSB de önce gün şu cevabı verdi:
“Yönergemizde bahsettiğiniz konu ile ilgili bir bölüm bulunmamaktadır.”
Dikkat buyurun; ülkemizin en önemli ve öncelikli sorunu, ama sığınmacılarla ilgili herhangi bir plan, planlama yok.
MSB’nin cevabı bundan ibaret değil. Devamında, “Türk Vatandaşlığına alınma esasları doğrultusunda askerliğe alınma işlemi tesis edildiği” hatırlatıldıktan sonra şunlar anlatıldı:
“Türkiye Vatandaşı olan ve askerlik hizmetini yerine getiren vatandaşlara seferberlik mevzuatı gereğince Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları gözetilerek, genç ve yeni terhis olmuş personelden başlamak suretiyle, personelin statüsüne ve muvazzaflık döneminde yetiştirildiği sınıf, branş ve ihtisasa uygun olarak Millî Savunma Bakanlığı Bilgi Sistemi üzerinden bilgisayar ortamında sefer görev emri verilmektedir.”
Garabete bakar mısınız; “Türkiye vatandaşı” deniyor!..
Sehven midir MSB’nin de “Türkiyelilik” rüzgârına kapılması mıdır, bilinmez; ama her halükarda çok yazık!..