15 Temmuz’da dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kaçırma teşebbüsünde bulunma ve kamu malına zarar verme suçlamasıyla açılan davanın son celsesinde Mahkeme Başkanı, ortam dinlemesi yapılmadığını ve kayıt alınmadığını tespit ettiklerini söyledi. Son ifadeler ve karara göre de Hakan Fidan kaçırılmaya teşebbüs edilmemiş.
15 Temmuz’da dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kaçırma teşebbüsünde bulunma ve kamu malına zarar verme suçlamasıyla açılan davada, 13 Haziran’daki celsede, duruşmada yaşananları birebir aktarmamdan duyulan rahatsızlığı dillendirip ortam dinlemesi yapılıp yapılmadığını ve kayıt alınıp alınmadığını araştırdıklarını açıklayan Mahkeme Başkanı, ortam dinlemesi yapılmadığını ve kayıt alınmadığını tespit ettiklerini söyledi. Yine de duruşmalardaki beyanların birebir yayınlanmasının doğru olmadığı görüşünü tekrarlayan Başkan, dosya için gizlilik kararı alınıp yayınlara erişim engeli getirilmesi husurunun hükümle birlikte değerlendirileceğini bildirdi.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülen davanın bugünkü celsesinde son sanık Özcan Karacan yarım kalan savunmasını tamamladı.
BU KOMUTANLARA APTAL DEMİYORSANIZ
Yöneltilen suçlamaların aptalca olduğunu öne süren Karacan şöyle konuştu:
“O gece her şey bizim için normaldi. Her şeyin Hulusi Akar’ın emriyle yapıldığı farz ve kabul ediliyordu. Helikopterler olması gereken yerdeydi. Dışarıda olması gerekenler dışarıda, içeride olması gerekenler içerdeydi. Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Kurmay Başkan İhsan Uyar, Garnizon Komutanı Metin Gürak saatlerce denetim yaptı, araştırdı. Sonra çayımızı, kahvemizi içip gittiler. Siz bunlara aptal demiyorsanız, ‘Kendileri ayrıldıktan 5 dakika sonra başlayan darbeyi anlamamışlar.’ demiyorsanız, her şey normaldi.”
ALİ YAZICI KAFAYI MI YEDİ?
Karacan, “Cumhurbaşkanının eski yaveri Ali Yazıcı kafayı yedi diyorlar.” iddiasını dillendirirken de şunları söyledi:
“Onun yerinde olsam ben de kafayı yerdim. Yıllarca yanında olduğu adamın bir kez yanında yok, onu öldürmekle suçlanıyor. Birlikte yemişler, içmişler; çocuğunun adını o koymuş. Çok ağır bir şey. O kafayı yemesin de ben mi yiyeyim?”
MEHMET GÖRMEZ KOBRA IŞIĞINI GÖRSE YAŞAMAZDI
Mahkemelerin yalancı insanların ağzından duyduklarına göre karar verdiğini ve vereceğini öne süren Özcan Karacan şöyle devam etti:
“Peki kim bu yalancılar? Bu mahkemenin, doğruları, emredildiği gibi dosdoğru söylemekten en korkan tanığı kim? Mehmet Görmez. FETÖ’cülerin yerini bulmaya çalıştığını anlattı. Var mı bir ispatı? Yok. Arkasından Kobra’ların atış yapan ışığını gördüğünü söyledi. Kobra’nın ışığını bilip bilmediğini sordum. ‘Nereden bileyim?’ karşılığını verdi. Kobra’nın atış ışığı olmadığı kesin, çünkü o ışığı görenler yaşamazlar.”
Özcan Karacan savunmasını şu ifadelerle tamamladı:
“MİT’e giden O.K., üzerine dinleme cihazı konup yeniden Kara Havacılık Komutanlığı’na gönderilmiş. Her şeyi yayınladılar. O cihazdan ne çıkmış? Yayınlasınlar görelim. O.K.’nin ifadesinde ben hiç yokum. Çok ilginç değil mi? Savcı’dan sadece bunun somut cevabını istiyorum: MİT Başkanı, MİT’ten ne zaman çıkmak istemiş de çıkamamış? ‘Telsiz kayıtları değiştirilebilir.’ dedik, incelemediniz. 17/25 Aralık’ın ses kayıtları değiştirilemezse bu da değişitirilemez. 17/25 Aralık’ın kayıtları değiştirilirse bu da değiştirilir.”
Karacan’ın avukatı Ayşe Süeda Ünal ise özetle şunları söyledi:
“İddia edilen suçlamalar somutlaştırılmadı. Soruşturma aşamasında hiçbir delil toplanmadı ve şüphelilerin ifadesi alınmadı. Dosyadaki en önemli husus, katılan Hakan Fidan’ın ifadesinin alınmamasıdır. Evet MİT Müsteşarı’nın dinlenmesi Cumhurbaşkanının iznine bağlı. Ama bu dosya kapsamında Hakan Fidan’ın o gün nerede olduğu, ne yaptığı ve bunun devlet güvenliğiyle alakası hiç tartışılmadı. Devlet güvenliğiyle alaka kurulsa da mahkeme özel olarak dinleyebilirdi. Dinlememe gerekçesi olarak sanıkları tanımaması ile bilgi ve görgüsünün olmaması gösterildi. Mağdursa nasıl bilgi ve görgüsü olmaz? Bilgisi yoksa olay da yoktur. Koskoca MİT, hürriyeti tahdit diyor. Bunun bir tane tanığı da mı yok? Mehmet Görmez bile, ‘Ben bu sanıklardan şikayetçiyim.’ demedi.”
AKLANDIM(!) AMA YİNE DE UYARILDIM
Mahkeme Başkanı’nın geçen celse duruşmada yaşananları birebir aktarmamıza ilişkin rahatsızlığını dile getirmesine de değinen Av. Ünal, “Ortam dinlemesi yaptığınızı söylediniz. Ben müvekkilimle görüşüyorum. Bu, gizliliğın ihlalidir. Zaten yukarıdan mikrofonlar sarkıyor. Salonda kayıt alınıp alınmadığını araştırdığınızı belirtip herkesi töhmet altında bıraktınız. Önce kendinizi tetkik edin.” dedi.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, salonda kayıt yapıldığını tespit etmediklerini açıklarken bir kez daha yapılan haberlerin FETÖ’ye müzahir yayın organlarında yayınlandığını hatırlatıp tedbir ve uyarı amaçlı olarak duruşma zaptı veya SEGBİS kayıtları çıkmadan haber yapılmasında hassasiyet gösterilmesini istediklerini söyledi. Başkan, dava için gizlilik kararı alınarak haberlere erişim engeli getirilmesinin hükümle birlikte değerlendirileceğini de kaydetti.
SON SÖZLER VE KARAR
Savunmaların tamamlanmasının ardından sanıklara son sözleri soruldu. Sanıklardan bazıları şunları söyledi:
İlkay Ateş: “Bana işkence yapan herkesi affettim, hakkımı da helal etttim; ama hakim ve savcılar bundan muaf.”
Murat Bolat: “Savcıyı hep telefonla oynarken gördüm. Ancak tanık olarak bulunabileceğim bu davada sanık yapıldım. Katılanın dilekçesine adımın sehven yazıldığını düşünüyorum.”
Rafet Kalaycı: “Vereceğiniz kararla 17. Ağır Ceza Mahkemesi ve Başkanı Oğuz Dik’le farkınız var mı; onu göreceğiz.”
Ünsal Coşkun: “Ortada bir suç yokken son söz söylemek abes.”
Özcan Karacan: “3 yıldır birlikteyiz. Sizlere güzel birkaç şey söylemek isterdim; ama içimden gelmiyor. Vereceğiniz karar beni hiç ilgilendirmiyor. Hoşçakalın.”
Duruşmaya 1 saat ara verildikten sonra hükmü açıklayan Mahkeme Başkanı, kamu malına zarar vermekle suçlanan Ümit Alpar, Rafet Kalaycı, İlkay Ateş ve Murat Karakaş hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiğini bildirdi. Başkan, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmakla suçlanan Murat Bolat, İlkay Ateş, Ünsal Coşkun, Özcan Karacan, Rafet Kalaycı, Ömer Kızılova, Zafer Dolu, Rıza Akıncı, Ali Ercan ve Cebrail Sert hakkında da eylemin hazırlık aşamasında kalması ve icra aşamasına geçilmediğinden suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraatlerinin kararlaştırıldığını söyledi.