Gelelim İstanbul’daki o cenazeye… Memleketin baş uçuranı da geldi. Eeee ne de olsa Kadim Abla’sı var işin içinde. Bu, açık ara gelmiş geçmiş en büyük Uçuran, pir-i üstadını omuzladı… İşte O meşum cenazede Akpşener, Abla’sını yalnız bırakmadı. Tekrar “Bu evin kızı” oldu. Cami Avlusundaki birliktelik, birçok küllenmişin üstünü açtı… Defalarca “Gel” denen kişi, artık rol yapamaz oldu ve de aslına döndü. İşte o resmin geri planı bu… Tuğrul Türkeş’le başlayan, Ca-Ce ile devam eden, Akşener’le şimdilik kaydıyla biten silsile, daha uzun süreceğe benzer.
Bir Bayram’ı daha geçirdik. Sanki çok büyük üretim fazlamız var gibi, teamül haline gelmiş dokuz günlük tatili de bitirdik. Eski ve halihazır hasta sahibi kimse olarak, bu tatiller üzerimize kâbus gibi çökerdi. Doktor bulamazdık, ne yazık ki hastalarımız da özellikle bu günlerde kritik durumlara gelirdi… Önümüzde 15 Temmuz tatili var… Hani eski ortakların kavga ettiği birbirlerini boğazladığı, galip gelenin de o günü tatil yaptığı gün var ya, işte ondan bahsediyorum… Konuyu saptırmayalım, Pazartesi gününe geliyor. Acaba diğer dört gün birleştirilir tatil dokuz güne çıkar mı, şimdiden gündeme taşıyayım da yumurta kapıya dayanınca konuşmayalım…Hepinize merhabalar olsun…
Batılı kaynakların “Türkiye iflas etti” değerlendirmelerinin üzerinden bir sene geçmesine rağmen değişen bir şey yok, pardon var ama daha kötüye doğru… Emekli ve çalışanlar, rekor enflasyon altında ezilmeye devam etti. Temmuz zammı da hayal olunca, gündeme bombalar peş peşe geldi… İşte eski Akşener, yeni AKPşener bu ortamda filizlendi… Biraz da “Demiştik” altyapılı olaya bakalım mı…ABD Hamburgerini afiyetle mideye indirip, ödemeyi talimatların yerine getirilmesi yoluyla yapan Kripto Kemal‘den çok bahsetmiştik. Şu an herkes kabul etti ama bunu çok önceleri dediğim için, benle irtibatı kesenler de oldu. Hamburger müptelasının, dönüşte, çok özel bir mönüyü ortağı Meral’e de getirdiğini gene yazmıştım. İçinde muhtemelen, Çin Tuzu ihtiva ediyor ki, alışkanlık oluşturuyor. Meral, ikramı, henüz boğazından midesine intikal ettirmeden, gereğini yapmaya başladı. Altılı Masa’dan kalkarak, henüz alışmaya ve de kabullenmeye başlayan seçmen kesimi acilen geri çevirdi… Direkt aday olmaları gereken ikiliyi Yardımcı adı altında devreye sokarak, yenilgiye ortak etti, parlayan yıldızlarına sekte vurdu… Sizi, şimdi de bir cenazeye götüreceğim. Ama ne cenaze. Zebanilerin izinleri durduruldu, çıkanlar da geri çağrıldı… Bir zamanların Uçuran’ı vardı. Halk arasında %10 cu Enişte diye tanınıyordu. Söylentilere göre, bütün ihaleler bu yolla sahiplerini buluyordu. Adı Öz-Er olan bu yiğİT delikanlı, karısının nüfusuna geçmekten gururlanırdı. Bunun mükafatını da tevazu içinde sadece %10’la yetinerek gösterirdi. Adı, Banka vs işlerle de alakalandırılmaya çalışılsa da hiçbir zaman reklamını yapmaz sessizce Uçururdu… Gelelim İstanbul’daki o cenazeye… Memleketin baş uçuranı da geldi. Eeee ne de olsa Kadim Abla’sı var işin içinde. Bu, açık ara gelmiş geçmiş en büyük Uçuran, pir-i üstadını omuzladı… İşte O meşum cenazede Akpşener, Abla’sını yalnız bırakmadı. Tekrar “Bu evin kızı” oldu. Cami Avlusundaki birliktelik, birçok küllenmişin üstünü açtı… Defalarca “Gel” denen kişi, artık rol yapamaz oldu ve de aslına döndü. İşte o resmin geri planı bu… Tuğrul Türkeş’le başlayan, Ca-Ce ile devam eden, Akşener’le şimdilik kaydıyla biten silsile, daha uzun süreceğe benzer.
Gelelim, Kürt asıllı, İngiliz Memoş’un fantezilerine… Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almak… Kulağa hoş geliyor ama, çoğu azı kim biliyor.? Size örnekler. Türkiye’de verginin %60’ını ücretliler veriyor. Gittiğiniz ticarethanelerin vergi levhalarına gözünüz takıldı mı? Benim takılmıştı… Arı kovanı gibi işleyen bir yer, levhaya göre, yıllık olarak, benim her ay verdiğimden az vergi ödüyordu… Geçen gün herhalde Halk TV’de idi. Bodrum-Yalıkavak’ta, masalara 400 binden bir milyona kadar hesap gelen yerin zarar gösterdiğini görüntüledi… Bu durumda ona benden düşük doğalgaz faturası gelecek… Ülkemiz bu beceriksiz ve liyakatsizlerin elinde öyle bir hale geldi ki, inanılır gibi değil… Elektrik parasını ödeyemeyen bir vatandaş icraya düşüyor, neticede intihar ediyor… Buraya kadar olanlar memleket gerçeği… Oluşan ikinci gerçeği dinlemeye hazır mısınız… Şirket’in 400 milyon TL. civarı vergi borcu siliniyor... Hangi birini sayayım ki? İkinci evi olandan, alınacak epey yüksek emlâk vergisi geliyor. Çoğumuzun memleketinde, kasabasında vs. babadan atadan kalma, kullanılmayan ve de hatırasına hürmeten satmadığı bir evi mutlaka vardır. Eh, kooperatif vasıtasıyla 20-30 yılda edindiği evi de koyarsanız, alın size tepesine binilecek, iki evi olan biri daha…
Yeni bir konuya daha, bütün hışmımla saldırmak üzereydim ki, ne göreyim… Satır sayımın sonuna gelmişim. Bu durumda yapacak tek şey kalıyor. Yarına kadar Hevesimizi kursağımızda muhafaza etmek… Hepiniz Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…
