Bütün bunları bir tarafa bırakın, beklenen tasarruf 100-200 milyar olarak tahmin ediliyor. Beklenen yıl sonu bütçe açığı ki, hiçbir zaman tutmaz, 2,7 trilyon olduğu düşünüldüğünde, rakamın ne kadar komik kaldığı hemen anlaşılır. Kopartılan yaygaraya bakılırsa, sonuç “Dağ fare doğurduyla” bile izah edilemez… Umman’da bir tas su değerindeki neticeyi elde etmek için, garip gurebaya bu eziyet değdi mi?
Duygulardan teşekkül etmiş insanların, duygulardan uzaklaşması, maddi Dünya hayatına tamamen adapte oluşları, artık normal gelmeye başladı. Evliliklerin bile sevgi üzerine değil, mantık tabanlı oluşu sözlerimin kesin ispatı olarak şekillenmiyor mu… Hepinize, Merhabalar olsun mu… Elimiz mahkûm olsun…
Bir tasarruf yalanı dolanı, epey gündemi işgal etti ve de etmeye devam edecek gibi… Kriptolar diyarı CHP’den, erken seçim sıkıştırması, almayacağını garanti eden RTE ve şürekâsı, faturayı her zamanki kitleye yüklemekte bir sakınca görmediler. Nasıl olsa üç sene ilan edilen tedbirler bittiğinde, seçim yılı gelir, musluklar açılır, kısmi rahatlama sağlanır, balık hafızalı millet de oyunu gene verir mantığı, çalıştırılacak gibi. Kiminiz, yahu adam sürekli miting yapıyor, öğretmenler, emekliler vs. diyebilir. Sevgili okur, bunun adına halk arasında “Kayıkçı kavgası” denir… İktidarın baş yalakası memurcu Artist Sarı Ali bile bağırıp çağırıyor, anlayın artık, tezgâha düşmeyin…
Bir tasarruf masalını kısaca özetleyelim mı?
- Önceden haber verilen kuruluşlar, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Diyanet gibi kuruluşlar, alımlarını bitirdi. O taraf garantiye alınınca, memur servisleri topun ağzına geldi…
- Seçim ve oy avcılığı maksatlı, her ile açılan üniversitelerden mezun olup, istihdam edilmeyi bekleyen kitle yok sayıldı… RTE çıkıp, yüzü kızarmadan “Her mezun devlette çalışacak diye bir şey yok” dedi. Kimse ve özel sektörde “İhtiyaç alanlarını bana mı sordun” diyemedi…
- Şu an için genç nüfus varlığımız uygun iken, bu kesimin işsizlik oranı, emekli olacak kesimlerin insafına terk edildi…
- Çalışan ve emekli arasındaki makasın açılması, her kesin hakkını sonuna kadar kullanma zaruretini ortaya çıkardı. Memurlar 65 yaşına kadar çalışmak zorunda, yoksa emekli maaşıyla açlığa mahkûm olacak durumdalar.
- Tasarruf tedbirlerinden kimler muaf: KKM’tan para alanlar. Bankalarda yüklü mevduatı olanlar. Vergi affı müdavimi müteahhitler . YİD modeli sistemler vs… Peki kimler muaf değil… 10 bin lira aylıklı emekliler, 17 bin lira gelirli asgari ücretliler, bunlardan da düşük alan dul, yetimler…
- Enflasyonun mayısta tepe yapacağı her mekânda dile getiriliyor ama, asgari ücretliye zam yıl sonu yani senede bir kere yapılacak… Usul böyle diyenlere, YİD’lere niye senede dört kere zam yapılıyor diyeceğim…
- Çoklu maaşlar aynen duruyor. Ayıp olmasın diye üst sınır getirildi. Yani bir milyon değil, dokuz yüz bin gibi… Sözün özü, tasarruf gene vatandaşın sırtında…
Bütün bunları bir tarafa bırakın, beklenen tasarruf 100-200 milyar olarak tahmin ediliyor. Beklenen yıl sonu bütçe açığı ki, hiçbir zaman tutmaz, 2,7 trilyon olduğu düşünüldüğünde, rakamın ne kadar komik kaldığı hemen anlaşılır. Kopartılan yaygaraya bakılırsa, sonuç “Dağ fare doğurduyla” bile izah edilemez… Umman’da bir tas su değerindeki neticeyi elde etmek için, garip gurebaya bu eziyet değdi mi? Bunun tek sebebi var. Kamudaki yandaş sistemlerin gizlenmesini sağlamak. Mesela THY’deki 1.400.000 TL’den başlayıp, basit bir müdürün 350 binlik maaşlarını saklamak… Yani, ipteki cambaza bak denirken, arkamızdan iş çevrilmesi gibi.
Şimdi size hepinizin bildiği ama hatırlatmakta fayda gördüğüm bir Nasrettin Hoca fıkrası anlatacağım… Adam, Beş çocuk, kaynana vs. bir göz eve sığmadıkların söyler ve yardım ister. Hoca, ilk önce köpeği, daha sonra, eşeği, sonra da ineği içeri al der her defasında sonuç hüsrandır. Bu sefer hepsini teker teker çıkartır, adam nihayet rahata erdik diye, Hoca’nın ellerine sarılır… Önümüzdeki 3-4 yılın muhasebesi ve özeti bu… Son yıla kadar, köpek, eşek, inek içeri girecek, son yıl hepsi dışarı ve “Aman dünya varmış” diyeceğiz ve oyları teslim edeceğiz… İşin yüklenici firması RTE AŞ., ise Yeni Kripto… Hayırlı olsun.
Geldik finale. Birkaç akşam önce, Fatih Portakal‘ın ana haber bültenini dinlerken, hayretlere düştüm. İsrail’den ve Gazze’den bahsederken , RTE’nin korkuları tabanlı bir değerlendirme yaptı. “İsrail, Suriye’ye de, Mısır’a da, İran’a da hatta Türkiye’ye de girebilir” dedi ve ekledi, kimse de bir şey yapamaz… Bu milleti tanımayanlar, Kurtuluş Savaş’ını ve şartlarını iyi değerlendiremeyenler, böyle düşünebilir… Bak, Portakal. Sen hiç korkma… Atsız Hoca’nın dediği gibi bizi Arnavut’la da bir tutma. Bırak İsrail’i, bütün ağaları bir araya geldi Çanakkale’de denedi, olmadı… Denerse sonu olur hüsrana uğrar, belki bir ATATÜRK daha çıkarmamıza vesile olur.
Hepiniz Yaradan’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…