Gözlüklü haliyle, masum ve çocuksu ifadesi olanın, gözlüğü attıktan sonra olumlu görünümden uzaklaştığına şahit oluyoruz… Dikkatli bakanlar, şeytanî ipuçlarını algılayabilir… 6 Mayıs’ta, “Yolumuz Deniz Gezmiş’lerin yoludur, diyenler, 19 Mayıs’ta “Yolumuz, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yoludur” diyebiliyor. Bukalemun siyasetinin tepe yaptığı devirleri yaşıyoruz… Yerli ve Milli Oval Ofus’e gidenlere bir şey mi zerk ediliyor, anlayamadım. Girerken başka, çıkarken bambaşka olunuyor.
Hoş geldin Haziran. İnşallah güzelliklerle gelmişsindir. O kadar çok ihtiyacımız var ki… Memlekette, kim neyi savunuyorsa, sanki aksini yapmakla mükellef gibi… Vaat edilenlerin hepsi tersiyle hayatımıza giriyor. Bugün denilenin, yarın tam zıddını yapmak, sanki Anayasa gereği. Hepinize merhabalar olsun…
Türk Siyaseti adeta SOS veriyor. RTE’nin, bugün söylediğini yarın inkâr edişine veya değiştirişine, o kadar alıştık ki, yeni yetmelerin marifetlerini algılayamaz olduk… Gözlüklü haliyle, masum ve çocuksu ifadesi olanın, gözlüğü attıktan sonra olumlu görünümden uzaklaştığına şahit oluyoruz… Dikkatli bakanlar, şeytanî ipuçlarını algılayabilir… 6 Mayıs’ta, “Yolumuz Deniz Gezmiş’lerin yoludur, diyenler, 19 Mayıs’ta “Yolumuz, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yoludur” diyebiliyor. Bukalemun siyasetinin tepe yaptığı devirleri yaşıyoruz… Yerli ve Milli Oval Ofus’e gidenlere bir şey mi zerk ediliyor, anlayamadım. Girerken başka, çıkarken bambaşka olunuyor. Siftahı Yaşar Büyük (küçük) anıt yapmıştı, bereketi hala devam ediyor… Özgür Efendi, ol. Kararlı. Karamanoğlu Mehmet Bey’in, “Bundan sonra, sokakta, yolda, dergâhta, her yerde Türkçe konuşulacak” dediği zamanların yıldönümünde, Arapçayı kutsal dil ilan etti… Hani bir laf vardır “Senin gibi dost varken, düşmana ihtiyaç yok” denir ya, durum aynıyla vaki… Gelişmeleri ve de söylenenleri takip ettikçe, bu zavallının, RTE’nin rakibi olarak, gene RTE tarafından seçildiği anlaşılıyor. İmamoğlu ve Yavaş’tan, İstavroz görmüş vampir gibi korkanlara hak vermemekte mümkün değil…
Şimdi sizlere, boks maçı üzerinden durumu özetleyeceğim. Taraflardan biri, İrecep diğeri Yeni Kripto… Yeni Kripto rakibini epey bunaltıyor. Son kroşeden sonra da sallıyor. Sonuç iş bitirici hamleye kalmışken, dans ediyor, devrenin dolmasını araya gidilmesini böylece de rakibinin toparlanmasını bekliyor. Tam fair-playlik bir durum ama, halk arasında argo bir tabir vardır “Kıyakçılığın sonu ayakçılıktır” diye. Genelde de öyle olur, acırsan yetime, O da gelir balyozu kafana vurur… AKP ve Reyis son seçimlerden sonra grogi hale geldi. Yenilen ordunun antlaşma istemesi gibi O’da yumuşama ve diyalog kartına sarıldı. Burada bir numaralı kriptonun hakkını yememek lazım. Ne demişti, “Müzakere değil, mücadele lazım” Evet Reyis mesajı aldı. Kendisine toparlanma süresi elde etti. İktidar çoğunluğunu kaybetmesine rağmen, hareketlerinde ve Cumhuriyetin temel değerleriyle uğraşma alışkanlıklarını kesmedi… CHP dünyada örneği olmayacak bir şeyi, hem de herhangi artı bir değer elde etmeden, siyasi rakibine altın tepsiyle ikram etti… Neyi mı? Erken seçim kartını. En azından susarak, rakibini tedirgin etmek yerine, kriptoluğun gereğini kestirmeden halletti… Erken seçime kapıları kapattı… Diyeceksiniz ki, tamam da bu milletin hali ne olacak? Hiç mi umutlanamayacak? İstenen o ama tek bir kurtuluş yolu var… Dizayn edilen sistemlerde hem iktidar hem muhalefet, kıvama ve istenilenleri yapar hale gelmiş durumda olmasına rağmen, oyunu bozacak tek unsur, asla evcilleşmeyen ve özgürlüğünü ölümü pahasına koruyan kurdu örnek alan, Ülkücülerdi… Ülkücülerden kurtulmanın mümkün olmadığı da anlaşılınca ” B” planı devreye sokuldu… Her parti içine birer tutam dağıtıldı… Bu nasıl yapıldı… MHP, Sempatizanları değil, yöneticileri tarafından, çizgiden çıkarıldı. Gayrı memnun kitleler, başka başka oluşumlara yönlendirildi veya gitmeye mecbur bırakıldı. Birkaç orta ölçekli olanı yanında, marjinal guruplar oluşturuldu… Bunun farkında olanlar, sistemi sürükleme gücü ve kapasitesi olanları göreve çağırdı. Bunlardan biri olan, ben, defalarca yazdım. Şu an eldekilerin en uygunu olan Ümit Hoca’yı göreve çağırdım. Hareket, çokluktan beklenirken, azlık altı parti bir araya geldi, bu durum işi bayağı kolayladı… Milleti artık bekletmeyin, bir araya gelin. Mevzubahis olan yurdumuzsa teferruat, yani gurur kibir vs. devre dışı kalmalıdır… “Bütün Türkler bir ordu” Projesini hayata geçirin artık…
Haziran’ın içlerine, derinliklerine doğru çıktığımız yolculuk devam ediyor. Derler ya, yolcunun halini bir tek Allah bilir. Biz de Allah’ın bildikleri bizler için iyi şeylerdir, diye dua ediyoruz. Yarın aynı yerdeyiz. Beklerken hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…