Önce “Suriye demokratik güçleri SDG” adı altında PKK’ya ordu kurdurdu ve bunu “kara gücü” ilân etti… Ardından PKK’ya işgâl ettirdiği Suriye’nin kuzey ve doğusuna, “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi” adını verip sözde meclis kurdurdu… Bu sözde yönetime çeşitli Avrupa ülkelerinde temsilcilikler açtırdı…Ve işte sıra, teröristlere belediye seçimleri yaptırıp tam bir yönetim kurulmasını ve de onun tanınmasını sağlamaya geldi… Ez cümle; durum acildir. Gerçekten Türkiye’nin bekası düşünülüyorsa, Erdoğan’ın Emevi Camii’nde Esad’la birlikte namaz kılmasının zamanı çoktan geldi de geçmektedir!..
Ankara, güya PKK-YPG-PYD’yi “terör örgütü” saymayı ve ülkemize uygulanan silah ambargosunu kaldırmayı kabul ettikleri için İsveç’in ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay vermişti, değil mi?
Bakın geçen hafta ne oldu?
Erdoğan’ın “teröristan” olarak nitelendirdiği; teröristlerin “Rojava özerk yönetimi”, Barzanilerin “batı Kürdistan”, ABD’nin de “Self Administration for North and East Syria (SANES) – Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi” dediği bölgeden bir heyet İsveç’i ziyaret etti.
İsveç, “Rojava özerk yönetiminin” temsilcilik açmasına izin veren ülkelerden birisiydi. Suriye’den giden bu heyet, “Rojava özerk yönetimi Avrupa ve İskandinavya temsilcileriyle” birlikte İsveçli yetkililerle “Rojava’da 11 Haziran’da yapılacak olan yerel seçimlerin” yanı sıra “Türkiye’nin gerçekleştirdiği saldırılar ile halen devam eden IŞİD tehlikesini” ele aldı!..
Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan dün Prag’daki NATO Dışişleri Bakanları toplantısındaydı. Ziyaret öncesinde Fidan’ın katılacağı bu toplantı ve yapacağı ikili görüşmelerde; “Türkiye’nin müttefiklik ruhuna uygun davranılması konusundaki beklentisi doğrultusunda savunma sanayii alanındaki yaptırım, kısıtlama ve engellemelerin tamamen kaldırılması gerektiğinin altını çizeceği, ayrıca başta PKK/PYD/YPG olmak üzere terör örgütleriyle mücadele konusunda Türkiye’nin beklentilerini bir kez daha dile getirip terör örgütleriyle çıkar temelli ortak ilişkilere girilmesinden derhal vazgeçilmesi çağrısında bulunacağı” bildirildi.
Demek ki, verilen sözler kağıt üzerinde kalmış, milletimize anlatılanlar da yalanmış!..
Oldu Bittilere İzin Vermeyecekmişiz
Salı günü MGK toplantısı vardı. Toplantıdan sonra yapılan açıklamada; yurt içinde ve yurt dışında terör örgütlerine yönelik başarılı operasyonlardan söz edildikten sonra, “Irak ve Suriye’de gasp ettiği toprakları terör yuvası hâline getiren PKK/KCK-PYD/YPG’nin ve ona sağlanan desteğin bölgemizdeki tüm unsurlarıyla birlikte bertaraf edileceği, millî güvenliğimiz ve komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına herhangi bir oldubittiye fırsat verilmeyeceği” vurgulandı.
Bu açıklama da medyada, “MGK’dan PKK’ya ve destekçilerine net mesaj: oldu bittiye izin vermeyiz” başlıklarıyla duyuruldu.
Aynı gün o açıklamayla birlikte medyada şöyle haberler ve köşe yazıları da yer aldı:
“Teröristan’ın temeli 11 Haziran’da atılıyor… ABD’nin PKK’ya devlet oyunu…”
Evet, bu gelişmelerden de anlaşılacağı üzere “büyük Kürdistan” görünümlü “büyük İsrail” projesinin Suriye ayağında kritik bir aşamaya gelinmişti.
Nitekim Cumhur İtitfakı’nın ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli, partisinin Salı günkü Meclis grup toplantısındaki konuşmasında bu konuya geniş şekilde yer ayırırken Erdoğan, önceki günkü Meclis grup toplantısında Gazze’den, köpeklerin uyutulmasından, İstanbul’un fethinin yıldönümünden ve yeni anayasadan söz etmesine karşın “teröristan” hakkında tek kelime etmedi.
Erdoğan konuya değinmedi; ama aynı gün basını bilgilendiren MSB kaynakları, PKK’nın Suriye’de sözde yerel seçim hazırlıklarına ilişkin olarak, MGK bildirisindeki, “oldu bittiye fırsat verilmeyecek” ifadeleri tekrarlayıp, “Terör örgütü, üçüncü tarafların verdiği cesaret ve destekle kendini meşrulaştırmaya çalışmaktadır.” tespitini yaptı.
Nihayet son bir haftadır, “Terör örgütünün devlet oyunu… Ankara’daki PKK raporu… İsrail’i Türkiye’ye komşu yapma planı devrede… !” başlıklarıyla ülke gündemine gelen gelişme şu:
Terör örgütü 11 Haziran’da Suriye’de yerel seçim yapacak!..
Bundan evvel 30 Nisan’da “Rojava özerk yönetimi halklar meclisi”, yeni sözde “idari bölgeler kanununu” onaylayarak yürürlüğe koymuş, buna göre Rojava’nın 6 büyükşehir, 40 şehir ve 105 beldenen oluşacağı açıklanmış, ama Ankara nasılsa duymamıştı!..
İşte şimdi; “Müttefikimiz ABD’nin PKK’ya Suriye’de öncelikle özerk bir statü sağlayacağı, sonrasında ise bağımsız bir devlet kurma planını devreye sokacağı” konuşulup, “Bu bizim için beka sorunudur.” deniliyor.
Çünkü birinci adımda Suriye’yi böleceklermiş, ikinci adımda da sıra Türkiye’deymiş!..
Hasılı; “11 Haziran’da ‘sarı öküzü verirsek, bunun devamı gelecekmiş. O nedenle ABD’nin bu adımı atmasına izin vermememiz gerekiyormuş. Yarın çok geç olabilirmiş”!..
Herkese günaydın!..
“Sarı Öküz” Listesi
Öncelikle şu “sarı öküz” benzetmesinden başlayalım.
- AKP iktidarının verdiği ilk sarı öküz, Irak’ı parçalayan ABD işgâlinin desteklenmesi ve “Barzanistan”ın tanınmasıdır…
- İkincisi; yine ABD’nin Suriye’yi parçalama projelerine ortak olunmasıdır…
- Üçüncüsü; Trump’ın, “ekonominizi mahvederim” tehdidinden sonra TSK’nın Suriye’deki operasyonlarının durdurulmasıdır…
- Dördüncüsü; terör örgütlerini donatıp eğittiği ayan beyan ortada olan ABD’ye “müttefik” denmeye devam edilmesidir…
- Beşincisi de; ABD-NATO yalan veya tehditlerine teslim olup, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine onay verilmesidir…
Diyeceğimiz; terör örgütünün ABD himayesinde 11 Haziran’da yapmayı planladığı sözde seçim ilk sarı öküz değildir ve iktidarın bu gidişatı itibarıyla son da olmayacaktır!..
CIA’nın Kafasındaki Suriye
ABD’nin, Suriye’de “teröristan” kurması hangi aşamalardan geçti, özetleyelim:
- Önce “Suriye demokratik güçleri SDG” adı altında PKK’ya ordu kurdurdu ve bunu “kara gücü” ilân etti…
- Ardından PKK’ya işgâl ettirdiği Suriye’nin kuzey ve doğusuna, “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi” adını verip sözde meclis kurdurdu…
- Bu sözde yönetime çeşitli Avrupa ülkelerinde temsilcilikler açtırdı…
Tüm bunlar olurken de iktidar kuru demeçler patlatmak dışında hiçbir şey yapmadı.
Ve işte sıra, teröristlere belediye seçimleri yaptırıp tam bir yönetim kurulmasını ve de onun tanınmasını sağlamaya geldi…
Tesadüfe bakın ki; CIA’nın Suriye sayfasında birkaç gün önce şöyle güncellemeler yapıldı:
“Başlıca siyasi örgütler” olarak PYD, SDG sıralanırken, “fiili yönetim birimleri” adı altında da, “Kuzeydoğu Suriye demokratik otonom yönetimi – DAANES, Suriye geçici hükümeti – SIG, Suriye kurtuluş hükümeti – SSG”den söz edildi.
Bu arada “Suriye Demokratik Güçleri-SDG”nin, “Kürt güçleri, özellikle de Halk koruma Birlikleri (YPG) milisleri tarafından yönetildiği, ABD’nin 2015’ten beri SDG’yi desteklediği, SDG’nin IŞİD’le mücadele kapsamında ABD’nin yerel ortağı olduğu, SDG’nin iç güvenlik, terörle mücadele ve komando birimlerinin bulunduğu” da açık açık belirtildi.
Ez cümle; durum acildir.
Gerçekten Türkiye’nin bekası düşünülüyorsa, Erdoğan’ın Emevi Camii’nde Esad’la birlikte namaz kılmasının zamanı çoktan geldi de geçmektedir!..