Bugünkü din eğitim ve öğretimi ilkeldir, durağandır, bu alanda devrim yapmak gerekiyor. Mevcut yöneticilerimiz, Diyanet, hoca ve öğretmenlerimiz bu devrimi yapamazlar. Bu durumda devrim görevi size düşüyor. “Biz bunu yapamayız. Gücümüz yok” demeyin, yaparsınız, kendinize güvenin yeter. Devrime hazırlık için, büyüklere yanlışlarını söyleyin, “doğrusu şudur, bunu yapalım” deyin. Yapmazlarsa, gün gelecek, bu çıkarcı din anlayışı çökecek, dindeki devrimi kesinlikle siz yapacaksınız.
Yazımın çocuk ve torunlarınıza okutulması dileğimle.
Sevgili çocuklar,
Size küçük yaşta öğretilen dini inanç ve davranışlar taklit, ezber, korku ve çıkar esaslıdır. Böylesi bir inanç ve yaşayış yanlıştır. İddialarımı biraz açıklayayım.
Siz çocuk yaşta iken, aile, çevre ve bazı yöneticilerinizce, “Dindar çocuk, imanlı gençlik” olmak için yönlendiriliyor, buna zorlanıyorsunuz. Yaratan çocuklara inanma, ibadet etme zorunluluğunu getirmemiştir.
Anne babalar, çocuklarını ergenlik çağına yaklaştıkça dürüst, evrenin işleyişine uygun yetiştirmeliler, çocuklarını dinin merkezine oturtmamalılar, hepsi bu kadar.
Çocuklar, anne babanız, öğretmenleriniz ve hocalar sizi: “Namaz kılmazsan işin aksar, ahrette yanarsın” diye korkutuyorlar. Çocukluğunuz gidiyor, dünyanız alt üst oluyor. Böylece, çalışmadan, dünyayı kavramadan ahrete yöneliyor, ona buna muhtaç oluyorsunuz. Öyle ise, sizi bu hallere düşürenlere güvenmeyin.
Sevgili çocuklar,
Belediye Başkanından öğretmen, imam ve bazı büyüklerinize kadar çok kişi size, ÇIKAR HESAPLI bir dini düşünce ve hayatı aşılıyor. Örneğin size diyorlar ki: “Camide şu kadar gün cemaatle sabah namazı kılarsan, sana bisiklet var. Cuma namazı kılan çocuklara cami çıkışında dondurma verilecek.” Anne babanız, “Oruç tutarsan sana hediye var” diyor. Böyle yapmayın, “çıkarcı dindar” olmayın. Menfaate dayalı bir ibadet insana bir şey kazandırmaz, kaybettirir. Büyüyünce, Kuran’ın Türkçesini okursanız, görürsünüz ki, Allah size: “Kulluğu sırf benim için yapın” diyor. Eğer dini çıkar aracı yaparsanız, kişiliğimiz bozulur; dilenci ve hırsız olursunuz.
Sevgili öğrenciler, size yaşanmış bir olayı anlatayım.
Hz. Muhammed bir gün namaz kılarken yeğeni Ali: “Amca ne yapıyorsun” diye sormuş. O’da: “Ben Peygamberim. Bana inanır mısın” deyince Ali, “anne babama sorayım” demiş. Bir süre sonra çocuk Ali amcasına demiş ki: “Allah beni yaratırken anne babama sormadı. Kendim düşündüm, sizin Peygamberliğinize inandım.”
Gördüğünüz gibi Peygamber Ali’yi zorlamamış, Ali’ye çıkar vadetmemiş, Ali’yi kendi haline bırakmış. Ali de düşünerek, çıkar hesabı yapmadan, AKLINI KULLANARAK karar vermiş. Siz de her işte böyle davranın.
Çocuklar! Ben bir din görevlisi gördüm. 30-40 gün sabahın karanlığında, bisiklet almak için küçücük kızını camiye götürüp getirdi. Bir anne, aynı amaçla, sabahın köründe kızını camiye bıraktı, kendisi dışarıda bekledi. Bir caminin önünde camiden çıkıp sıraya giren çocukları görünce, ne duruyorsunuz diye sorunca: “Dondurma verecekler” yanıtını almıştım. Bir düşünün, bunlar insanlık ve uygarlığa yakışmaz!
Sevgili çocuklar, kıymetli öğrenciler! Size anlatmak istediğim şudur:
Bugünkü din eğitim ve öğretimi ilkeldir, durağandır, bu alanda devrim yapmak gerekiyor. Mevcut yöneticilerimiz, Diyanet, hoca ve öğretmenlerimiz bu devrimi yapamazlar. Bu durumda devrim görevi size düşüyor. “Biz bunu yapamayız. Gücümüz yok” demeyin, yaparsınız, kendinize güvenin yeter.
Devrime hazırlık için, büyüklere yanlışlarını söyleyin, “doğrusu şudur, bunu yapalım” deyin. Yapmazlarsa, gün gelecek, bu çıkarcı din anlayışı çökecek, dindeki devrimi kesinlikle siz yapacaksınız.
Bir sonraki yazımızın konusu: Günlük Yaşamımızda Devrimdir.
Hoşça kalın.