Kaplan devamında gizli tanıklık mefhumunun kaldırılması gerektiğini söyleyince Başkan, “Hukuki görüşlerini sonra alalım.” karşılığını verip, “Özrünü aldık, kabul ettik.” dedi.
Sanıklardan Barış Kurt tahliye talebinde bulunurken bilişkinin hazırladığı HTS raporunun gerçekleri yansıtmadığını, aldıkları bir baska raporla müşteki Erkan Doğan’ın anlattıklarının doğru olmadığını ortaya koyduğunu tekrarlarken şunları söyledi:
“İnanmayın, ama bir bakın Allah aşkına. Erkan Doğan’la bazımız da yolumuz da kesişmiyor. Geçen sefer anlattıklarımdan sonra Erkan Doğan’ın beyanlarını düzelttiler. Bugün anlattıklarımdan sonra da düzeltme yaparsa hiçbirinize hakkımı helal etmem.”
BİRİLERİNİN KOLTUK BUNUN PARA SEVDASI
AKP eski Ankara İl Başkan Yardımcısı ve Çankaya Belediye Meclis Üyesi olan Barış Kurt, yaşananların sebebini de şöyle açıkladı:
“Birilerinin koltuk derdi, bunun para sevdasından oldu. Erkan Doğan’ın sadece Samsun ve Ankara’da 34 dosyası var, İzmir’i saymıyorum bile. 2018’de örgüt dosyası yapılıyor, 2020’de bitiyor. O dosya da bu olay da ben de yokum. Madem bu kadar önemli, niye konmamış? 2018’de bu örgütte yokum da sonra nasıl girdim? İlk gün Bora Kaplan’ı, başkalarını satsam, dedikleri isimleri versem başıma bunlar gelmezdi. Koltuk için, bazı insanlara ulaşmak için beni bu dosyaya monte ettiler. Bazılarının koltuk, para sevdasına beni arada kaynatmayın. Ben rastgele bir adam değilim. Bora Kaplan’la hiçbir ilgisi olmayan şirketime niye el koydunuz? Beni niye batırıyorsunuz?”
Barış Kurt, Bora Kaplan’ın Süleyman Soylu’yu kesinlikle tanımadığını, bilmediğini, Soylu’yla yolunun kesişmediğini ve tek kare fotoğrafının bulunmadığını kaydetti.
Kurt, gözaltına alındığında polislerin sırf, “Silah yakalandı.” demek için arabasından aldıkları silahın ruhsatını yırtıp attığını, hakkında ruhsatsız silah bulundurmaktan dava açılınca silahının ruhsatlı olduğunun görüldüğünü de anlatıp, “Bu kadar aciz, çaresiz durumdalar.” dedi.
Kurt’un avukatı Nazmi Kobal da gözaltındaki mülakatta müvekkiline, “Önceki konumun itibarıyla söyleyeceklerin diğerlerinden daha inandırıcı ve bağlayıcı olacağından şu şu şu isimleri söyle.” dediğini, ama Kurt’un bunu kabul etmediğini öne sürüp o polisler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti.
Kurt’un diğer avukatı Muhammet Hardalaç ise elektronik kelepçe uygulaması dahil tahliye talebinde bulunurken, gizli tanık M7 Serdar Sertçelik olayından sonra polisin, müvekkilinin salondan odaya geçmesine izin vermeyeceğine inandığını vurguladı.
AYHAN BORA KAPLAN POLİSLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMUŞ
Duruşmanın öğleden sonraki bölümü Bora Kaplan’ın avukatlarının savunmasıyla başladı. Av. Tarık Teoman, Kaplan’ın gözaltına alınmasında gariplik, dosyada sorun olduğuna, algının olgunun önüne geçtiğine dikkat çekip, “Gözaltına alınma görüntülerini izlediyseniz, fiili durum ile tutanak arasında ciddi manada farklılıklar olduğunu görmüşsünüzdür.” deyip Kaplan’ın operasyonu yapan o polisler hakkında 14 Mayıs’ta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, soruşturmanın devam ettiğini açıkladı.
Av. Teoman, iddianamenin temeli yapılan iki gizli tanık ve C.K. isimli tanığın beyanlarının cebir ve yönlendirme ile alındığının ortaya çıktığını belirterek bu iddianamenin artık yok hükmünde olduğunu söyledi.
Kaplan’ın diğer avukatı Umut Köroğlu da Kaplan’ın gözaltına alınmasının yasadışı olduğunu savunurken HTS’lerle ilgili raporu hazırlayan bilirkişinin kısa bir süre önce KOM’dan ayrılan bir polis olduğunu, bazları yalan yanlış tanzim ettiğini belirterek bu nedenle bilirkişi hakkında evrakta sahtecilikten suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Mahkeme Başkanı’na, “Lütfen kamuoyu baskısı ve bu kumpasa karşı bize yardım edin.” çağrısında bulunan Av. Köroğlu, çok kapsamlı olan kara para dosyasının yargılamasının da bu davayla birlikte yapılması gerektiğini söyledi.
Kaplan’ın üçüncü avukatı Rıdvan Şahin ise KOM Şube Müdürü Kerim Gökay Öner’in ifadelerine atıfla, “Öyle bir çürümüşlükten bahsediyor ki, ben olsam KOM’da çalışan hiç kimseyi bir daha Emniyetin kapısından içeri almam.” dedi. Av. Şahin şu ilginç gelişmeyi de aktardı:
“Emniyet siz, biz talep etmeden evrak gönderiyor, biz bu arada bir şey konuşuyoruz, evrak geliyor. Bakın 18 Mayıs’ta Suriye hattından biri aramış, ‘Bora Kaplan cezaevinden kaçmış, şu anda İtalya yolunda.’ demiş. Polis cezaevini aramış, ‘Bora Kaplan orada mı?’ diye sormuş ve tutanak tutulmuş, bu da dosyaya gönderilmiş. Bu medyaya nasıl yansıtılacak biliyor musunuz; ‘Bora Kaplan kaçacaktı, emniyet engelledi.’ diyecekler.”
Av. Şahin, medyada “Şu müştekiler çekildi” şeklinde haberlerin yer aldığını belirtirken de, “Hayır, bu doğru değil. O müştekilerin bizim için kıymet-i harbiyesi yok. Bizim tek müştekimiz var: Emniyet. Onlar da çekilmedi, halen burada oturuyorlar.” dedi.