Unutmayın, her yeni gün, geçmişin ötesine geçmek için yeni bir fırsattır. Geçmişin size yük ve pişmanlık olmasına izin vermeyin; bunun yerine, onu geleceğinizi şekillendirmek için bir zenginlik ve fırsat olarak görün. Geçmişte edindiğiniz tecrübeleri, geleceğe atılacak adımlar için değerli birer ders olarak görürseniz, kendinizi daha iyi tanımlayabilir, bugününüzü daha bilinçli bir şekilde yönlendirebilirsiniz.
1980’lerde Ülkücü Hareket, Türkiye’nin siyasi ve sosyal yapısında derin izler bıraktı. Ve bu izler birçok kişinin kimliklerinde, ideallerinde ve siyasi görüşlerinde etkili oldu.
Gençlik arasında popülerlik kazandı ve birçok genç, ÜLKÜCÜ hareketin ideolojisi ve misyonuyla özdeşleşti. Milliyetçilik, vatanseverlik, Türk milli değerlerine bağlılık gibi temalar etrafında şekillenen bu hareket, gençler arasında güçlü bir dayanışma ve hareket kabiliyeti oluşturdu.
Ancak, darbeler ve engellemeler neticesinde, Türkiye’nin siyasi ve sosyal yapısındaki değişikliklerle birlikte Ülkücü hareketin etkisi de yapısı da değişti. Ülkücü kavramının içeriği tartışılır hale geldi. En kötüsü de 12 Eylül’ün mağdur ülkücüleri, durumlarını ve yaşadıklarını sorgulamaya başladı.
“Geçmiş, geleceğin inşası için gerekli olan malzemeleri sağlar ve bu malzemelerle, kişi idealine daha bilinçli yaklaşır.”
Bugün, o yılların bazı Ülkücüleri, o karanlık dönemin derin izleriyle geçmişte yaşamaya devam ederken, bazıları ideallerine bağlı kalarak günümüz Türkiye’sinin siyasi ve sosyal dokusunu etkilemeye çalışıyor… pişmanlık duymak ve geçmişe takılıp kalmak yerine, yaşadıkları acı tatlı deneyimlerden dersler çıkarıyor.
Unutmayın, her yeni gün, geçmişin ötesine geçmek için yeni bir fırsattır. Geçmişin size yük ve pişmanlık olmasına izin vermeyin; bunun yerine, onu geleceğinizi şekillendirmek için bir zenginlik ve fırsat olarak görün. Geçmişte edindiğiniz tecrübeleri, geleceğe atılacak adımlar için değerli birer ders olarak görürseniz, kendinizi daha iyi tanımlayabilir, bugününüzü daha bilinçli bir şekilde yönlendirebilirsiniz.
Sürekli geçmişteki kayıplarınıza veya kaçırdığınız fırsatlarınıza yanmak, sizi bugünle de küstürür.
Çoğunuz geçmişin yorgunluğunu arkanızda bırakıp ideallerinizin hangi aşamada olduğunu sorgulamak yerine, geçmişten gelen çözümlenmemiş sorunlarınızı günümüze taşımaya devam ediyorsunuz. Bu yanlış!
Öyle ki üzerinizde yaptığı kalıcı etki, hayatınız boyunca kararlarınızı ve ilişkilerinizi olumsuz yönlendiriyor… Bu da çoğu zaman sizdeki değişimi, kendiniz olma durumunu engelliyor. Kendi yaşam öykünüzden kaynaklanan olumsuzlukları yok etme gücünüzü köreltiyor. Yaşadığınız ana odaklanamadığınız için bir farkındalık da ortaya koyamıyorsunuz.
Sonuç olarak; 12 Eylül ülkücüleri gittikçe cepheyi terk etse de kalanlar mücadelelerini geçmişin izleriyle gölgelememeli. Geçmişin ağırlığı altında ezilmek yerine, onu birer kanat yaparak yükselmek, hayatınızda yeni ufuklar açmak için kullanmalısınız. Bu sizin daha bilge olmanızı sağlayacaktır.
Geçmişinizi hayatımızın bir parçası olarak kabul etmeniz, kendinizi geliştirmeniz ve öfkelerinizi doğru kullanmanız açısından önemli bir adımdır.
Geçmişin değiştirilemeyen bir gerçek olduğunu kabul ettiğiniz gün de kendi kontrolünüzü yeniden ele geçirmiş olursunuz.
Gerçek umut bir değişim olasılığına dayalıdır. Amacınız geçmişin üzerinizdeki engelleyici etkisini kırmak, kendinizi yeniden yapılandırmak olmalıdır. Gerçek mücadele, geçmişinizin olumsuz duygularından ve yükünden kurtulmuş bir şekilde şimdinin gerçekliğine girme ve günü sorgulama cesareti bulduğunuzda başlayacaktır.