Sonuç olarak; uzun süredir “bir parti nasıl iyi olmaz”ı ortaya koyduktan sonra, yerel seçimlerde de umduğunu bulamayan İYİ Parti’de “başkanlık mücadelesi” başladı. Başkan adayları çok tanıdık… Bir tarafta Akşener’den icazet alarak siyasetini tanzim edenler, diğer tarafta kendi iddiasıyla yola çıkanlar.
Partiler de liderler gibi şartların oluşmasıyla doğar. Özellikle ekonomik krizin siyasal krizi derinleştirmesi, bu dönemlerde halkın yeni çıkış noktaları araması, partilerin iç bölünmesi yeni parti arayışı doğurur.
Türkiye’de parti kurmak kolay ancak partiye bir kimlik kazandırarak yaşatmak zordur.
Dolayısıyla krizler, toplumsal ve ideolojik bölünmüşlük, parti içi demokrasi yokluğu ve lider arayışı devam ettiği müddetçe yeni partilerin ortaya çıkması kaçınılmazdır.
Yeni kurulan partiler toplumun beklentisine cevap verecek şekilde güncellenir. Yine de partilerin kitlesini oluşturacak olan ortaya koydukları amaç ve ilkelerdir. Bu amaç ve ilkeler zamanla partinin kimliğini oluşturacaktır. Lider odaklı olsalar dahi…
Partilerinin gidişatını beğenmeyenler, partinin taraftarı olduğu ideolojik çizgiden saptığını düşünenler, seçim yenilgileri ve liderlerinden şikâyetçi olanlar, genellikle çareyi başka bir siyasi parti kurmakta bulur. Bunun nedeni parti içinde mücadele etmek yerine başka bir parti kurmayı daha kolay görünmesidir. İşin ilginç tarafı, yeni parti eski yöntemlerle doğar, aynı düzeni yaşatmaya çalışır.
Diyeceğim o ki, her şeyi eski sadece adı yeni olan partiler; eski siyasi kimliklerin kendini gösterme ve iddia alanı haline geliyor.
Bugün seçim anketlerine bakıldığında onlarca partinin varlığına rağmen kararsızların çok önemli bir yer teşkil etmesinin nedeni de budur.
Yeni partilerle “eski köye yeni adet” gelmiyor. Köy de eski köy, adet de eski adet…
Gelelim İYİ Parti’ye…
Bazı İYİ Partililerin kendilerini ne sağda ne solda görmediklerini, herkesin oyuna talip olduklarını söylemeleri, İYİ Partiyi merkez partisi yapmıyor… Siyasi figürler aynı olduğu müddetçe inandırıcı olmaları da pek mümkün gözükmüyor.
Demokrasiyi ve siyasal katılımı sadece partilerinin yaşaması olarak gören bu partililer, akçalı işlerin peşine düşerken, partilerini de kısa yoldan köşe dönmenin bir aracı olarak görmüşlerdir.
Sonuç olarak; uzun süredir “bir parti nasıl iyi olmaz”ı ortaya koyduktan sonra, yerel seçimlerde de umduğunu bulamayan İYİ Parti’de “başkanlık mücadelesi” başladı. Başkan adayları çok tanıdık…
Bir tarafta Akşener’den icazet alarak siyasetini tanzim edenler, diğer tarafta kendi iddiasıyla yola çıkanlar.
Bir tarafta taşıdıkları ideolojik kimliklerini yok sayarak, merkezde olacakları iddiasında olanlar, diğer tarafta Türk milliyetçiliği hareketini bir zeminde tekrar buluşturmak iddiasında olanlar…
Unutmayın! Siyaset üretemeyenler, fikirlerin ölmezliğine inanmayanlar, kitlelerin takibini ciddiye almayanlar saman alevi gibi yükselir ve söner.
İYİ Parti Başkan adaylarına başarılar dilerken, “insanlara sahte umut vermeyin, makamlar için değil, fikirler için mücadele edin, yol arkadaşlarınızı iyi seçin… Yukarıda merkez sağcı, sahada ülkücü ve milliyetçi gömleği giymeyin…” diyorum.