Benim seçim sonuçlarından okuduğum, adım adım iki partili sisteme yerleşiyor olmamızdır. Yani Amerika modeli. Dolayısıyla bu sistem hiç masum değil. Dostluklar baki kalsın ama ittifaklar bir an evvel bitsin.
Öncelikle cesaret gösterip muhtar ve Belediye Başkan adayı olan, tüm samimiyeti ile canla başla çalışan herkesi kutluyorum.
Siyasetin en zor alanı seçimler ve halkın beklentilerine cevap vermek oluyor.
Seçimlerde başarısız olmanızın elbette farklı nedenleri var. Bazen partinizin yanlışlarının faturasını ödemek zorunda kalabiliyor bazen de kendinizi yeterince anlatamadığınız için görünmez olabiliyorsunuz. Bu noktada da, halkın sağduyusuna güvenmek, iradesine razı gelmek zorundasınız…
Gelelim seçim sonuçlarına.
Geçen hafta “Seçmen, adayların geçmişine ve inandırıcılığına göre oy kullanacaktır, adayın partisini ve partisinin liderini göz ardı etmeyecektir.” dedim. Etmedi! Çoğu adaylar, partileri ve liderleri yüzünden kaybetti. Özellikle çizgisi belli olmayan, seçim odaklı partiler ve liderler halk tarafından cezalandırıldı. Bu cezalandırılmayla başarısızlığa uğrayan partiler bugün değilse bile yarın, akşam güneşi gibi yavaş yavaş batacaktır.
İktidar partisinin ekonomideki başarısızlığını düşünürsek, AKP’nin kaybını anlayabiliyorum. İktidar olmak üzere yola çıkan İYİ Partinin ve liderinin bu kadar başarısız olmasının nedenlerini ise daha çok konuşacağız. Toplum için değil kendi için siyaset yapanlar, sadece kazançlarına odaklananlar, kimliklerinden uzaklaşanlar… Derken ektiğinizi biçmek kaçınılmaz oluyor.
Dünün sözde ülkü devleri kendi menfaatleri için inançlarına ters davranırken, o partide bu partide koltuk ararken, idealleriyle birlikte saygınlıklarını da kaybetmiş durumdalar… Zannediyorlar ki, rozet ve makam bir itibar göstergesidir.
Yıllar evvel vekil adayı olduğumda, beraber çalıştığım söz de ülkü devi diye adlandırılan biri bana, “Sen siyaset bilmiyorsun… Önce kendin için çalışmalı, bunun için de her yanlışı görmemeli, ortamı ve kişileri idare etmelisin.” demişti. Hâlbuki ben siyaseti, ülkümü gerçekleştirme aracı ve saygınlık mertebesi olarak görüyordum.
Nihayetinde “Niyetiniz neyse ameliniz de o oluyor.”
Sonuç olarak;
Benim seçim sonuçlarından okuduğum, adım adım iki partili sisteme yerleşiyor olmamızdır. Yani Amerika modeli. Dolayısıyla bu sistem hiç masum değil. Dostluklar baki kalsın ama ittifaklar bir an evvel bitsin.
Şimdilik seçimsiz geçireceğimiz bir 4 yıl var… Umarım bu dört yıl içinde iktidar başarısızlığını sorgular, ülke sorunlarının çözümü için daha ciddi adımlar atar… CHP de kazanmanın rehavetine kapılmaz, iç çekişmelerine bir ara verir, ortak arayışından vazgeçer. MHP özüne ve davasına sahip çıkacak insanları çatısının altına toplamayı başarır. İYİ Parti nerede duracağına ve kimlerle yürüyeceğine karar verir. Zafer Partisi ise ortaya koyduğu mücadelesini daha geniş kitlelere ulaştırır… Aslında siyasi zaferler, halkın gönlünde filizlenerek adım adım gelirler.
Unutmayalım dünyanın savaş eşiğinde olduğu bir dönemden geçiyoruz. Ülke olarak daha fazla birlik olmak ve huzuru bozacak eylemlerden kaçınmak zorundayız… Siyasetin en önemli sorumluluğu da budur.