Tuzla Piyade Okulu’ndaki 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni’nde, bir teğmenin Atatürk fotoğrafı takmaması üzerine yaşanan olaylar sonucunda TSK’dan ihracına karar verilen teğmenlerden birisinin avukatı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’ndaki savunmasında, “Naif küfürler etmişler. Bana göre, daha ağırlarını hak ediyorlar.” dedi.
Tuzla Piyade Okulu’ndaki 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni‘nde, bir teğmenin Atatürk fotoğrafı takmaması üzerine yaşanan olaylar sonucunda TSK‘dan ihracına karar verilen teğmenlerden birisinin avukatı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu‘ndaki savunmasında, “Naif küfürler etmişler. Bana göre, daha ağırlarını hak ediyorlar.” dedi.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu‘nun 18 Ocak’ta oybirliğiyle aldığı, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler‘in de 8 Şubat’ta onayladığı ihraç kararlarının gerekçesi dün itibarıyla teğmenlere tebliğ edildi.
10 ve 13 Kasım’da yaşanan tartışmalarda yer almayan, bunun için de idari tahkikat raporunda adı geçmeyen ancak daha sonra ek bir karar alınmadan dosyaya dahil edilerek ihracına karar verilen teğmen B.Y., olaylardan sonra WhatsApp grubunda yayımladığı bir ses kaydıyla “tarikatçı” olduğu öne sürülen üç teğmene küfretmekle suçlandı.
Teğmen B.Y. ile ilgili ihraç kararının gerekçesinde yer alan ayrıntılara göre, disiplin soruşturması aşamasında B.Y. şu savunmayı yaptı:
“Tam olarak tarihini hatırlamamakla birlikte olaydan sonra 13 veya 14 Kasım gece saatlerinde gruba hitaben yaklaşık 1 dakikalık ses kaydı paylaşmıştım. Bu paylaşımı Atatürk’e ve Cumhuriyet’in niteliklerine saygısızlık yaptıklarını düşündüğüm teğmenler A.A., M.F.Ş. ve F.A.’yı kast ederek, şu anda pişman olacağım şekilde bazı olumsuz sözler sarf ettim. Amacım onları hedef göstermek değildi. Kimseden çekinmediğim için konuşmanın başında adımı söyledim. Şu anda ne dediğimi tam hatırlamıyorum. Sonradan bu paylaşımı silmeye gerek görmedim. Zaten kayıt eden kayıt etmiştir. Yaptığım için çok pişmanım, şimdi olsaydı yapmazdım.”
B.Y. daha sonraki yazılı savunmasında ise kendisine yapılan suçlamayı kabul etmediğini belirterek, “Savunmaya dayanak belgeler bana ve avukatlarıma verilmediğinden fiilen savunma yapmam mümkün değildir. Yüksek Disiplin Kurulu’nda sözlü ve yazılı savunma yapacağım.” dedi.
ATATÜRK’E HAKARETE KÜFÜR TSK’NIN İTİBARINI KORUR
B.Y.’nin avukatları da Yüksek Disiplin Kurulu‘ndaki savunmalarında dikkat çekici ifadeler kullandı.
Öncelikle suçlamanın dayanağı olan ses kaydının ele geçiriliş biçiminin soruşturma raporunda belirtilmediğini ve mahkemenin iletişimin tespiti kararı doğrultusunda elde edilmediğini, dolayısıyla hukuka uygun olmadığını kaydeden avukatlar, buna bir delil değeri yükleyip işlem yapılmasının hukuka aykırı olacağı uyarısında bulundu.
Avukatlar, olayların kamuoyuna yansıması olgusunun, önerilen cezaların miktar ve mahiyetini etkilediğini vurgularken de şunları söyledi:
“Olayların kamuoyuna yansımasının, polis karakoluna gidilip ifade verilmesi ile başladığı anlaşılmaktadır. Üç teğmenin ifadeleri incelendiğinde, kendilerine yapıldığını düşündükleri haksızlıkların kapatılabileceği varsayımıyla olayların birlik sınırları içinde kalmasını istemedikleri, kendilerinin bu konuda ikaz edildikleri halde sivil mecraya taşıma istek ve eğiliminde oldukları görülmektedir. Atatürk’e hakaret eden, Atatürk’ün fotoğrafını buruşturup atan, devrimlerini kötü gösteren birisine karşı tepki olarak küfredilmesi TSK’nın itibarını zedelemez, aksine TSK’nın itibarını korur. Cumhuriyet’in değerlerine bağlılık, Atatürk ve Cumhuriyet değerlerini korumak gibi konular gözetilerek, ölçülülük ilkesine uygun bir karar verilmelidir. Vereceğiniz karar, Türk milleti tarafından da tartışılacaktır.”
FEVZİ ÇAKMAK’IN SÖZÜ
Teğmen B.Y.’nin bir avukatı ise şu ifadeleri kullandı:
“Fevzi Çakmak, ‘Tarikat ve cemaatler haçlıların ileri karokollarıdır.’ der. Haçlı ileri karakolları ile mücadele eden teğmenler, bana göre, sinkaflı sözlerinde naif davranmış; daha ağırlarını hak ediyorlar. Türk Ordusu’nu bekleyen en büyük tehlike birlik ve beraberliğin bozulmasıdır. Teğmenlerin böyle bir oluşuma tepki göstermemeleri vahim olurdu. Naif küfürler etmişler. Stresli iş ortamında çalışanlar, ağır koşullarda görev yapan insanlar bu tip yollara başvurmuşlardır. İnsanlar kızdığında bir takım sinkaflı ifadele kullanırlar. Askerler de kullanır. Silahlı Kuvvetlerin itibarının zedelenmemesi çok önemli. Bu konuda ilk haberi çıkaran Yeni Şafak gazetesinin kimlere hizmet ettiği biliniyor. Teğmenlerin kusuru olmadığı açıktır. Biz avukatlar olarak basına hiçbir şekilde bilgi verilmemesi kararı aldık. En ufak bir bilgi verilmedi. Hukukun dışına çıkılarak bir karar verildiğinde hem TSK hem de kişi zarar görecektir.”
Bir başka avukat da, “TSK’nın itibarını Atatürk fotoğrafını buruşturan, laiklik ilkesine saldıranlar sarsmıştır. 15 Temmuz’u yaşadık. 15 Temmuz’un müsebbibi bu gibi teğmenlerdir. Bunlara tepki koyan teğmenler bu üniformayı hak ediyor.” şeklinde savunma yaptı.