Konya’da çocukluğunda geçirdiği trafik kazası nedeniyle yüzde 41 fiziksel engeli bulunan ve farklı zamanlarda karıştığı ‘yaralama’ suçlarından cezaevine giren Resul Can Demir, sırasıyla Konya, Tokat ve Kocaeli’ndeki cezaevlerine sevk edildi.
Cezaevinde kalan Demir’e, Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nin yaptığı kurul incelemesiyle ‘antisosyal kişilik bozukluğu’ tanısı konuldu. Tanı alan Demir, en son Tekirdağ F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na sevk edildi.
Buradaki hücrede tek başına tutulan Demir, 2022 yılının mart ayında intihar etti.
MAHKEME, TAKİPSİZLİK KARARINI BOZDU
Demir’in intiharı ile ilgili savcılığın başlattığı soruşturma, takipsizlikle sonuçlandı. Bunun üzerine ailenin avukatı İsmail Hakkı Osmançelebioğlu, karara itiraz etti.
İtirazın kabul edilmesi üzerine başlatılan soruşturmada; cezaevindeki kamera kayıtları incelendi, olay günü görevli infaz koruma memurlarının ifadelerine başvuruldu. Savcılık, bu soruşturma dosyası için de takipsizlik kararı verdi.
Bunun üzerine ailenin avukatı Osmançelebioğlu, Tekirdağ 1’inci Sulh Ceza Hakimliği’ne başvuru yaptı. Başvuru sonrası mahkeme, devletin koruma ve gözetiminde bulunan kimselerin kendilerine verdikleri zarardan, kamu kurum ve görevlilerinin sorumlu olacağına dair verilen Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına dikkat çekip, soruşturmanın eksik yürütüldüğü belirtip, ikinci kez verilen takipsizlik kararını bozdu ve dosyayı savcılığa geri gönderdi.
SAVCILIK, SORUŞTURMA BAŞLATMADI
Bunun üzerine savcılık, soruşturmayı başlatmayınca ailenin avukatı Osmançelebioğlu, bir üst mahkeme olan 2’nci Sulh Ceza Hakimliği’ne itirazda bulundu.
Mahkeme, “Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı, toplanan delillere uygun olarak verildiği ve soruşturmanın genişletilmesini gerektirecek bir eksiklik de bulunmadığı anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, kesin olmak üzere karar verildi” diyerek itirazı reddetti.
İtirazların reddedilmesi ile aile, dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Dosya, komisyonda incelemeye alındı.
‘AYM’NİN HAK İHLALİ VERECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ’
Demir ailesinin avukatı İsmail Hakkı Osmançelebioğlu, “Süreç boyunca etkili soruşturma yükümlülüğünün yerine getirilmesi için soruşturmanın takipçisi olduk. Böylesi bir olayda birden fazla soruşturma dosyasıyla olayın aydınlatılması için tatmin edici bir noktaya gelinememiş olması, soruşturmayı yürüten makamın eksikliğidir. Olağan hukuk yollarını tükenmesiyle Anayasa Mahkemesi’ne olayı taşıdık. Yaşam hakkının ihlali iddiasının olduğu soruşturmalarda, soruşturmayı yürüten makamların mağdur tarafa da soruşturmaya müdahil olma ve yönlendirme imkanı sağlaması gerekirken; ailenin talepleri, sürekli olarak görmezden gelinmiştir. AİHM ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre, bir kamu kurumu içinde devletin gözetimi altında bulunan bir kimsenin intiharında devletin ve görevlilerin sorumluluğunun bulunduğu açıktır. Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali yönünde karar vereceğini düşünüyoruz” dedi.