TÜİK gerçekten ve de siyasetten arındırılmış düşünceler bazında, ciddiye alınacak bir kurum olmaktan çıktı… Beyzadelerim önceki 9.1 olan işsizliği, 8.5’a düşürmüşler… Mevsimlik, tarım, orman yangını, turizm vs. muazzam bir kitlenin çalışma hayatından çekilmesine rağmen, bu durum oluşmuş… Bu trend bizi nereye götürür… Seçim öncesi, ters durum oluşur. Çalışma Bakanlığı yetkilileri, kaliteli; Sağlık Bakanlığı yetkilileri de dişlerini kontrol etmek için, bir türlü bizi kıskanmaktan vazgeçmeyen Almanya’ya, isçi getirmeye gidebilirler..
Her şeyin bir başlangıcı bir de bitimi vardır. Tanrı harici canlı cansız hiç kimsenin de olaydan muafiyeti söz konusu değildir. Bu gerçek ışığında, ancak her şeyin güzel başlayıp güzel bitmesinden başka bir dua edemiyoruz. Hepinize merhabalar…
Artık alıştınız. Olayları sindirmeden, ne olacağını görmeden topa girmiyorum…Kısa bir hatırlatma… Ne demiştim, şu anki reel milliyetçi oyların toplamı %25’in üzerinde. MHP + İYİ + Zafer topladığınızda çıkan sonuç bu… CHP, AKP BBP vs içindekileri de kattığınızda alt sınır %30 olur… Bu oyları tek bir Başbuğ etrafında toplarsanız, birinci veya en kötü ihtimalle ikinci parti olmak, zarureti ortaya çıkar… Bunu, solcu, sahte solcu, dinli, dinsiz herkes biliyor ama bir tek biz bilmiyoruz derken, Ümit Hoca’nın da, durumun farkında olduğunu gördük… İlk adımı attı…İYİ Parti’yi seçim ittifakına davet etti… Defalarca tekrarladı ama, 165 gr eksikliğini ön plana çıkaran, duymazdan geliyor… Ortağı Dersimlinin aksine, defolma fukarası Meral, son direnişlerinde… Bir “Özü-başı” lafının arkasında, intihar güzergahında… Özet olarak diyor ki, sonucuna ben katlanacağım, size ne… Bak Meral, ortağın Gandi’nin, acaba olur mu denemesi, beş yılımıza mâl oldu… Sana verecek yıllarımız kalmadı. Ne yapalım, insan ömrü sınırlı, önümüzde 100-150 senemiz daha olsaydı, lafımı olur, beş sene de sana feda olsun, diyebilirdik ama yok… Bu olay gündeme geldikten sonra, Ümit Hoca’ gibi, ilgi duyanlar beri gelsin. Milliyetçi posta bürünenlerin ve sessiz kalanların, en basit olarak, ajan olduklarını düşünüyorum… Şu an itibariyle, nerelerde ne kadar hamburgere tamah ettiklerini de araştıracağım… Hadi biat ehli seçmenleri anlıyoruz, peki diğerleri… Sizler kendinizi ne zannediyorsunuz… Bizim oylarımız cebinizde, sizde istediğiniz yere boca mı edeceksiniz. Öyle mi zannediyorsunuz… Eyyy, bizim evin kızı… Boyunun ölçüsünü alacaksın. Sen ne dersen de oylarımız Mansur Başkan’a bilesin… Biz her yerde, seçilme şansı olan, Milliyetçi -ATATÜRK’çü kimseleri tespit edip yanlarına kümeleneceğiz ve de oylarımızı vereceğiz… Timur Leng (Aksak), 1402 Ankara Savaş’ı sırasında hafif körlüğü olan Yıldırım’ı kastederek, “Bu dünya, bir köre ve bir topala kaldı , bak şu işe” demiştir… Türkiye’de ki Milliyetçilerin kaderi de maalesef bir edepsizle, bir arsıza kalmış.
Gözümüz aydın, nihayet, İngiliz Mafya Lider’i de İstanbul’da yakalandı. Bu duruma baktığımızda, Avrupa bize pozitif yaklaşıyormuş… Aslında “Gri” değil “Kara “hatta “Kapkara” listede olmamız gerekiyormuş… Bu işlerin altyapısı, Fenomenler ve bağlı, güzellik (!!!) salonları aslında kara paraların ” Ak” hale gelmelerini sağlıyorlarmış… Polat çiftinin kodes gelişmeleri, sizleri olabilir ama, beni hiç şaşırtmadı… Bu dini bütün kardeşlerimiz, işten güçten fırsat bulamadıkları ibadetlerine, içerde başlamışlar… Namaz, Kuran, hatimin bini bir para olmuş. Hatırlayın 17-25 olaylarında, yakalanan banka müdürünün ilk lafı ne olmuştu… Paraları, İmam Hatip yaptırmak için toplamıştık… Bu kardeşlerimiz ilk fırsatı kaçırdılar. En azından, İlahiyat Fakültesi açacaktık diyebilirlerdi… Her neyse yakında, Hatim ve sakal Duası için DİB Başkanı, hapishane camiinde, gereğini yapabilir. Adnan Hoca ve kediciklerinin farklı versiyonları sergileniyor…Polat çiftinin En kısa zamanda, suçsuzluklarının anlaşılacağına eminim… Peki, dışarı çıktıklarında yeni işleri ne olur, bilin bakalım… Bileniniz çıkmadı, en iyisi cevabı bir fıkrayla vereyim… Arasatta toplanan ruhlar, zaman zaman, ahrete intikal edenlerden, Dünya ahvalini sual ederlermiş… Gene böyle bir durumda, “Memleket nasıldı” sorusuna yeni gelen şu cevabı ı vermiş… Bekri Mustafa’yı, bilir misiniz, dediğinde, hepsi, bilmez miyiz demiş… Ruh: Bekri, Fatih Camii ne İmam oldu, varın gerisini siz hesap edin, demiş… Halimiz bu… Halden bahsedince, bir Urfa lakırdısıyla, son yapalım… Halimiz, itte yok, keyfimiz Bey’de yok…
TÜİK gerçekten ve de siyasetten arındırılmış düşünceler bazında, ciddiye alınacak bir kurum olmaktan çıktı… Beyzadelerim önceki 9.1 olan işsizliği, 8.5’a düşürmüşler… Mevsimlik, tarım, orman yangını, turizm vs. muazzam bir kitlenin çalışma hayatından çekilmesine rağmen, bu durum oluşmuş… Bu trend bizi nereye götürür… Seçim öncesi, ters durum oluşur. Çalışma Bakanlığı yetkilileri, kaliteli; Sağlık Bakanlığı yetkilileri de dişlerini kontrol etmek için, bir türlü bizi kıskanmaktan vazgeçmeyen Almanya’ya, isçi getirmeye gidebilirler…
Bugün 23 Aralık… Türkiye Cumhuriyeti, henüz çok gençken 1930 yılında İzmir Menemen’de, istenmeyen olaylar oldu… Mustafa Kemal’in Asker’i olan genç bir Zabit, hepimiz adına göğsünü siper etti… Kubilay, toprağa bir tohum olarak düştü… Şu an milyonlara ulaştılar… Tuzla piyade okulundaki olaylardan bahsetmeye ar ediyorum… Harb Okulunda, 1283 aramızda diye bağıranların yanında bir de sessiz kalanlar varmış… Eğer ATATÜRK, hayatta olsa, mutlaka onların da içinde olurdu. Bu kadar…
Freni patlamış kamyon gibi, yeni yıla doğru gidiyoruz… Hepiniz Yaradan’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…