Geçtiğimiz 24 Ağustos günü saat 06.30 sıralarında, Ankara Sakarya Caddesi’ndeki bir eğlence mekânından çıkış sırasında yoldan geçen kadınlara yönelik sözlü ve fiziki saldırıda bulunup havaya ateş ettikleri iddiasıyla aynı gün açığa alınıp tutuklanan iki polis ile bir bekçi tahliye edildi.
Olayla ilgili olarak 14 Kasım’da düzenlenen iddianamenin kabulüyle, sanıklardan polis memuru T. S. Ö. tahliye edilirken, diğer sanıklar olan komiser S.A. ve çarşı-mahalle bekçisi A.Ş.’nin tutukluluk halinin devamına karar verilmişti.
Olay Basına Yansıdığı İçin
İddianamede, sanıklar hakkında “sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel saldırı” suçlamasıyla ilgili kovuşturmaya yer yok kararı alındığı belirtilirken “müşteki şüpheli” olarak kabul edilen tarafların “mala zarar verme, basit yaralama, aleni hakaret, silahla tehdit” suçlamalarından cezalandırılmaları istendi. Ayrıca komiser S.A.’ya, “Görevi yaptırmamak için silahla direnme, ruhsatsız silah bulundurma ve cinsel taciz” suçlamaları yöneltildi. Öte yandan sanıkların tutuklanma gerekçeleri arasında, “olayın basına yansıdığı, bunun kamuoyu üzerindeki polise ve devlete olan güven duygusunu zedeleyici nitelikte olduğu kanaatine varılması” şeklindeki tespitin yer alması da dikkat çekti.
“Onlar Bizden Daha Alkollüydü”
Davanın bugün Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk celsesine tutuklu sanıklar S.A. ve A.Ş. ile geçen ay tahliye edilen T.S.Ö.’nün yanı sıra müşteki şüpheli kadınlardan bazıları ve avukatları katıldı.
Tutuklu sanıklardan çarşı mahalle bekçisi A.Ş. savunmasında, arabada otururken kaldırımda duran kadınların “Sigara var mı?” diye sorduğunu, kendisinin de boşluğuna gelerek, “Bende var.” cevabını verdiğini, bunun üzerine birisinin açık camdan çantayla gözüne vurup hakaret ettiğini, ardından diğerlerinin de hakaret ve küfür etmeye başladığını anlattı. Arabayı kullanan komiser S.A.’nın hareket ettiğini, bir süre sonra durup indiklerinde kadınların gelip kendilerine vurmaya başladığını, kalabalık artınca da S.A.’nın havaya ateş açtığını belirten A.Ş. “Kimseye cinsel tacizde bulunmam, hakaret etmem sözkonusu olamaz. Devlet memuruyum, kanunları biliyorum. Öyle terbiyesizlik yapmam. Kendilerinden şikâyetçiyim.” dedi.
Komiser S.A. ise başka bir ilde görevli olduğunu, senelik izin için Ankara’ya geldiğini, arkadaşlarıyla buluşup alkol aldıklarını, araba içinde otururken kaldırımda yürüyen kadınlı-erkekli grupla arasında sigara konusunun gündeme gelmesinin ardından A.Ş.’nin gözüne çantayla vurulduğunu kaydedip şunları söyledi:
“Hareket ettik. A.Ş.’nin gözü kanamaya başlayınca durup indik. Arkamızdan geldiler. Onlar bizden daha alkollüydü, küfrettiler. Sakarya’daki mekancılar da geldi. Birisi, ‘Bıçak yok mu?’ diye bağırırken bir diğeri yanıma gelip, ‘Gidin, bıçak getiriyorlar.’ deyince ona tokat attım. Adamlar gelince de havaya dört el ateş açtım. Silahı tehdit unsuru olarak kullanmadım. Görüntülerde de var, arkam kadınlara dönüktü. Onlara yönelik hiçbir eylemim olmadı. Bir kişi gelip belimden silahımı aldı, onu kovaladım. Sonra karakolda polis Y. M.’nin belinde silahımı gördüm. Ben Çankaya sivil ekiplerde iki yıl çalıştım. Gasp edildiğini belirterek bunu kimden aldığını, tutanak tutup tutmadığını sordum. Kimden aldığını bilmediğini söyleyince, ‘Ben sana rızamla vermiş olayım.’ diyerek silahı istedim. Vermeyince çekip aldım, sonra da verdim. Gaspın tutanağını tutmama hatasını örtbas etmek için benden şikâyetçi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca kadınların çocukları olay yerinde yoktu. Görüntülerden, daha sonra geldiği anlaşılıyor. Arabama zarar verdikleri ve küfrettikleri için kendilerinden şikâyetçiyim.”
Tutuksuz sanık T.S.Ö. de 15 yıllık polis memuru olduğunu, olay sırasında arabanın ön tarafında uyuduğunu, A.Ş.’nin “Gözüm çok kötü.” demesi üzerine uyandığını, kadınları sakinleştirmeye çalışırken birisinin arkadan gelip çantasıyla vurmaya başladığını, kendisinin de onu ittiğini, karakola götürülürken bile kadınların saldırılarının sürdüğünü ve o gün silahının yanında olmadığını anlattı.
“Bana mı Ona mı Laf Atarsın?”
Sanık A.Ş.’ye çantayla vurduğu öne sürülen müşteki şüpheli S.S. ise olayların Ç.D.’ye laf atılıp kötü sözler söylenmesi üzerine başladığını, ancak çantayla vurulduğunu hatırlamadığını belirtti. Bunun üzerine sanık S.A.’nın avukatı, görüntülere göre, Ç.D.’nin arabadan epey uzakta, S.S.’nin ise en yakında olduğunu belirterek, “Niye size değil de ona sataşsın?” diye sordu. Ç.D.’yi işaret eden S.S., “1.50 boyundayım. Bana mı karşıdakine mi laf atarsın?” karşılığını verdi.
Asliye Ceza Hakimi’nin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isteyip istemediğini sorması üzerine S.S. istemediğini bildirdi. Avukatı uyarınca da, “Bilmiyorum. Ne bileyim ben. Elimdeki kağıt…” diye konuştu.
Müşteki şüpheli H.B. ise gülerek daha önceki ifadelerinin geçerli olduğunu söyleyince Hakim, “Gülecek bir şey yok.” uyarısında bulundu.
Diğer müşteki şüpheli K.B. de, “Polis olduklarını farklı şekilde söylediler. Çantayla ben de vurdum. Şikayetçiyim.” dedi.
Sanık A.Ş.’in avukatı, anlık gelişen olaylarda müşterek failliğin sözkonusu olamayacağına dikkat çekerek iddianameyi şöyle eleştirdi:
“Savcı kimin kime vurduğunu, kimin kime hakaret ettiğini anlayamadığı için sanıklar için müşterek faillik, diğerleri için ise bireysel suç değerlendirmesi yapmış. Sözel suçlarda müşterek faillik zordur. Sanki orkestra halinde küfretmişler gibi iddianame düzenlenmiş.”
“Ayıkken Hakime ‘Sen’ Diyen”
Sanık S.A.’in avukatı da, müşteki şüphelilerin kasıtlı olarak olayın belli kısımlarının görüntülerini medyaya yansıttığını öne sürerek şunları söyledi:
“Sanki bu olayları görevli kolluk yapmış gibi toplum baskısı oluşturuldu. Bu heyecanla da hukuka aykırı işlemler yapıldı. Savcı, müştekilerin iddialarını bilirkişi raporu gibi yansıtmış. Oysa tek sesli görüntü, onların medyaya servis ettiği ve burada da iddia edilen küfürler yer almıyor. Haklı haksız; ilk fiziki saldırıyı S.S.’nin yaptığı ortada. Ardından ikinci müşteki Ç.D. de çantasıyla saldırıyor. Ayrıca müştekilerin polisteki ifadeleri de çelişkili. Nitekim S.S. ayık vaziyette bile Hakim’e ‘sen’ diye hitap etti. 2.5 promil alkol [etkisi] altındakinin neler söylediğini tahmin etmek zor değil. Ruhsatsız silah denilen, S.A.’nın görev silahı değil, ikinci silahı. Bunun belgesinde de ‘Görev süresince devam eder.’ yazıyor. O yüzden ruhsatsız olduğu öne sürülemez. Ayrıca olay yerinde iki çocuk yok, sonradan geliyorlar. Zaten ifadeleri de yok ve bugün burada değiller. Çünkü en yalın çocuklar anlatır.”
Müşteki şüpheli kadınların avukatı dosyadan bugün haberdar olduğunu, o yüzden daha sonra savunma yapacağını bildirirken olay yerinde bulunduğu öne sürülen çocuklardan birisinin avukatı, polisin çocuğu dinlemediğini, şikâyetlerinin devam ettiğini, çocuk üzerinde baskı kurabilecekleri gerekçesiyle de sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Bunun üzerine mahkemenin savcısı, çocuğun niye dinlenmediğini sordu. Avukat, “Dosyayı yeni aldığım için bilmiyorum.” dedi.
Beyanların tamamlanmasının ardından Savcı, “olayın oluş şekli, tanık ve mağdur ifadeleri, delil durumu ve tutukluluk hali dikkate alınarak”, komiser S.A. ile çarşı mahalle bekçisi A.Ş.’nin tahliyesi yönünde mütalaa verdi.
Hakim de sanıkların tahliyesine ve haklarında adli kontrol uygulanmamasına karar verirken, ayrıca bilirkişiden sanık bazlı anlatım raporu isteneceğini bildirdi. Hakim, duruşmaya gelmeyen iki mağdur hakkında zorla getirme kararı alırken, çocuk için de müşteki şüpheli kadınlara, “Okula gittiği için zorla getirme olmasın. Bir dahaki duruşmada hazır edin.” uyarısında bulundu.