Türkiye siyasetinin mutfağını maalesef askeri müdahaleler sürekli tahrip etti.
- 27 Mayıs 1960 darbesi,
- 12 Mart 1971 muhtırası,
- 12 Eylül 1980 faşist darbe,
- 28 Şubat 1977 süreci,
- Nihayet 3 Kasım 2002 seçimleri ve AKP iktidarı.
Şu anda AKP’nin uzun uzun Türkiye’yi nasıl kötü yönettiğini anlatmayacağım.
Sadece iki örnekle siyasetin nasıl yönlendirildiğine örnek vermek isterim.
1-Deniz Baykal’a kaset operasyonu
2-MHP’sine yapılan kaset operasyonu
Yine MHP’nin kongre süreci ve alınan mesnetsiz ve hukuksuz mahkeme kararları insanların hafızasında.
İYİ Parti’nin kurulma süreci, atılan ahlâksız iftiralar ve seçime sokmamak için yapılan iğrenç ayak oyunlarını unutmak mümkün değil.
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu şimdi daha önceden birlikte haksızlık yaptıkları siyasi yapının haksızlığına muhataplar.
Kimse siyaset yapma özgürlüğünden ve hür basından söz etmesin.
Edenler varsa onlarda buna inanmıyorlar.
Siyaset Bekri Bekir fıkrası gibi. Güllü televizyon, televizyon gezip hükümete övgüler düzüyor.
Yine hükümet adına muhalefete çamur atmakla meşgul.
Esas gelmek istediğim şu;
Nerede siyaset yaptığınız kadar, nasıl siyaset yaptığınızda önemli.
Her yere talip olmak, herkes kadar sizin de hakkınız.
Kendinizi ve projelerinizi en güzel ve doğru biçimde anlatmalısınız.
Bütün bunların hem siyasete hem de şahıslara katkı sağlayacağından hiç şüphem yok.
Fakat kendinizi ve haklılığınızı anlatırken;
a) Muhataplarınızı irite ediyorsanız,
b) Eleştiriniz hakaret niteliğinde ise,
c) Yalan ve iftiraya dayanıyorsa,
d) Hakaret ve haksızlık varsa,
Bütün bunların çok sevdiğimiz ülke ve milletimize hiçbir faydası olmaz.
Bir noktaya gelse bile, bunlara dikkat etmeyen bütünlüğü sağlayamaz.
Sosyal medyada yönetici olan arkadaşları uyarmak isterim!
Hakaret ve iftira olabilecek paylaşımlara karşı daha dikkatli olmaları herkesin faydasına olur.
Kongrelerimiz hayırlı uğurlu olsun.
İyiler çok daha dikkatli, çok daha iyi olmaya mecburdurlar.
