Lütfullah Kaleli
Lütfullah Kaleli

Üçgen

featured

Öyle ise gaza gelmeden akılcı tavırlar geliştirmeliyiz, isteğimize ulaşmak için yerine ve zamanına göre hazırlanmalıyız. Elbet devlet aklı bunları bilmektedir, birilerini de dizginlemelidir.

 

Aslında bu hafta kantarın topuzunu yazacaktım. Ancak , gelişen olaylar beni her iki konuyu birlikte ele almaya zorladı.  Yazıyı okurken komşuları ile birlikte görünen bir Türkiye haritasının önünüzde olmasında yarar var.

Merkezinde Ankara olan bir üçgen tasarlayalım. Üçgenin açı ortaylarını çizelim. Açı ortaylarının kesiştiği noktada   Ankara bulunmaktadır. Üçgenin köşelerine birer ülke ismi yazalım. Tepe noktaya , Ermenistan- alt kenarlardan birine , İsrail- diğerine ise Yunanistan’ı koyalım.

Üçgenin merkezinde gelişen olaylar ile işe başlayalım. 1960’lı yıllardan beri, kaynayan bir Türkiye! Daha öncesinde ; İhanete uğramış, dışarıdan borç para almış , ordusu ABD silahları ile donatılmış bir Türkiye! 

1980 öncesi ve sonrasında, terör eylemleri ile mücadele eden – sınır ötesine operasyonlar yapan bir Türkiye!  Üçgenin köşelerine yardımcı ülkelerin adlarını yazalım. Tepe noktasına İran – alt köşelerden birine Suriye- diğer köşeye de Sırbistan’ı koyalım.

ABD’de yaşayan Roja Welat aracılığı ile Türklerle Kürtlerin arasına ayrılık tohumları ekilmişti. Öncesinde ise 1800’lü yıllarda İngilizler, Topçu Hüseyin Paşa ile ilk isyanı başlatmışlardı. Sonrası bilinen şey; Partiya Karkaren Kürdistane (Kürdistan İşçi Partisi ,-PKK) ile işe devam edilmişti.

Ermenistan’ı tamamlayan ülke İran’dır. Atatürk’ün Sadabad Anlaşması’nı imzaladığı İran dönüştürülmüş Türk ve İslam düşmanı bir İran ortaya çıkmıştı. Kafkaslarda PKK isyanını Tamamlamak üzere Ermenistan harekete geçirilmiş Azerbaycan toprakları işgal ettirilmiş, Filistin’deki gibi türlü vahşetler yapılmıştı. İran PKK olayında ve işgal sırasında hep Türklerin ve İslam’ın karşında yer almıştı. Halen de bu politikasında ısrar etmektedir.

İsrail ise kuruluşu dini esaslara dayanan, 2000 yıllık bir rüyanın gerçekleşmesidir. Rüyanın tamamlanması için Türklerin ve Türkiye’nin yok edilmesi zorunludur. Ancak Türklerin ve Türkiye’nin de bir rüyası var! Oğuz Kağan’ın vasiyeti dünyaya düzen verme! Türkiye bu rüyaya oldukça yaklaşmış vaziyettedir.

Türkiye’nin düşmanları asla(!) para ve silahın birlikte Türklerin elinde olmasın istemezler.  Önümüzde on yıllarca sürecek dünyanın yarıdan fazlasının karşımızda olacağı bir savaştan bahsediyorum. Bu öyle bir savaş olacak ki kaybetme riski ortaya çıktığında Filistinlilerin yerinde olmak için yüce Çalap’ımıza yakarır olacağız.

Onun için , ihtiyaç duyacağımız silah- para – personel- yönetici kadroları- ve akla gelen her şey büyük bir hızla hazır edilmelidir. Hem de yedekleri ile beraber.

Hazırlıklarımızı tamamlamaya fırsat olmayacak gibi görünüyor. Türkiye’yi hazırlıksız bir savaşa sokmak için ellerinden geleni arkalarına bırakmayacaklar. Gerekirse, Mescidi Aksa’yı- Kabe’yi- mescidi nebeviyi bile bombalayacaklardır. Fahrettin Altay paşayı Medine müdafaasını hatırlayalım.

Şimdilerde Türkiye’de siyasal İslamcılar söz sahibi, saydığım yerler yumuşak karnımız. Halkımız sanki erken bir savaşa hazırlanıyor gibi. Kendi derdimiz unutturuldu. Varsa yoksa Filistin! Başlayan ve ne durumda olduğu bilinmeyen bir Suriye operasyonumuz vardı, ekranlardan doğru dürüst bilgi alamıyoruz.

Neden! Derhal daha da güçlenmeliyiz! Yetmez. Her gün güçlenmeye devam etmeliyiz. Basınımız kantarın topuzunu kaçırmamalı dengeli hareket ettirilmeli. Tüm hastalıklar vücutta dengenin bozulması ile başlar ya öldürür ya da süründürür. Devletler de böyledir.

Üçgenin son köşesine! Orada bulunan Yunanistan ,uydurulan sürece yayılan megalo idea ile kurulmuş bu uğurda çok yurttaşını yitirmiş bir ülkedir. Devlet politikası Türk düşmanlığı üzerine oturtulmuş bir ülkedir. Avrupalılar ve ABD tarafından Türkiye’yi yutmak için hazır tutulan bir ülke şimdiye kadar yaşananlar herkes tarafından biliniyor.

Sırplar ise Türklerin batıya yürüyüşünü durdurmak, Balkanların yeniden şekillendirilmesi için Yunanlıları tamamlayan bir ülkedir. Bosna- Kosova’da yaşanalar ve yaşanacaklar bunun ispatıdır.

Kıbrıs için yazılan Wilson mektubunu hatırlayalım. Şimdide İsrail için ortaya konan tavrı görelim. Aralarında bire bir bağıntı var her ikisi de Türklere –Türkiye’ye karşı konmuş bir tavır.

Öyle ise gaza gelmeden akılcı tavırlar geliştirmeliyiz, isteğimize ulaşmak için yerine ve zamanına göre hazırlanmalıyız. Elbet devlet aklı bunları bilmektedir, birilerini de dizginlemelidir. 

Duygularımızla değil; aklımızla hareket etmeliyiz. Yüce Çalap’ımız bu aklı boşuna mı bizlere verdi.

Kısa kısa verdiğim örnekler sadece başlangıç noktalarıdır. Düşmanlarımızın Bahsettiğim şeytan üçgeninden yararlanmalarının önüne geçilmelidir.

Görklü Çalap’ımızın görkemli selamları , akıl ile davranan- ömrünü yüce Türk ulusunun yükselişine adamış,  Akıl sahiplerinin üzerine olsun vesselam.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!