Gelelim ay meselesine…Hayır hayır, sonunu bir türlü getiremediğimiz ay meselesi değil bildiğimiz, hani Heybeli’de, mehtabına çıktığımız aydan bahsediyorum. Rahmetli Münir Nurettin’i de saygıyla analım… Biz 2023’te aya önce sert, sonra da yumuşak iniş yapacaktık… Her ne faydası varsa, uzaya bir Türk gidecekti… N’oldi? Bu lafları edipte seçimden sonra ağzına almayanlara ne denir? Tamam öyle de denir ama, ben “Şakacı” demek istiyorum..
Gözlerin açılıp kapanması, beşerî konulara ne kadar yardımcı olur… Bunu ekonomi konusunda sınadık. Aylarca kapatmış olsak da açtığımızda bir şeylerin değişmediği ortaya çıktı. Yani ne kadar kapatsanız da cahil beyinlere dayanan ilimden bilimden uzak, hüküm ve kararların, müsbet yöne hareketlerinin gözle bir alakası olamaz… Gözünüzü kapatarak ancak kendi kendinizle hesaplaşabilirsiniz… Ebedi kapatışınızda , Cenab-ı Allah’ın sorgu ve hesabını da unutmamak gerekir… Hepinize merhabalar…
Geçtiğimiz günlerde kanıma dokunan bir video seyrettim… Almanya’da, yol kenarında ufak çaplı bir manav oluşturulmuş ama başında kimse yok. Her şeyin fiyatı üzerinde yazıyor, tartı ve ödemeler için kredi kartı okutma sistemleri de mevcut… En ufak bir problem olmuyor. Alışveriş yapanlar, paralarını ödemeden gitmiyor… Böyle bir şeyin, Türkiye’de de işleyebileceğini kaç kişi garanti edebilir? Kendi hesabıma konuşuyorum, en ufak tahta parçasına kadar sökülüp götürülür, hem de bir gecede… Bir büyüğüm, epey önce demişti… Onların her meziyetleri var, sadece Kelime-i Şahadetleri eksik, bizim ise sadece Kelime-i Şahadetimiz var, gerisi yok… Ne kadar doğru bir teşhis… En anlaşılır şekilde konuyu noktalayayım… Onlar gavur, biz müslim…
Bu konuyla kısmen bağlantılı, başka bir konuyu da gündeme taşımak istiyorum… Muhtelif kanallarda sık sık duymaya başladık. Gün olmuyor ki, ihraç sebze ve meyvelerimizden iade olmasın. Gerekçe hep aynı. Olmaması gereken kimyasallar… Buraya kadar bir problem yok. Problem, iadelerin akıbeti. Siz hiç imha olan bir malın görüntülerine rastladınız mı…Rastlayamazsınız, çünkü hepsi iç piyasa da tüketiliyor. Yani bizler yiyoruz. Tespitlerine göre, ikaz etmek istiyorum… Herhangi bir marketin aşırı ucuzlatarak satış listesine aldığı ürünün menşeine dikkat edin. Üç kuruşluk menfaat size, istikbalde telafisi imkânsız sağlık sorunları çıkarabilir…
Gelelim ay meselesine…Hayır hayır, sonunu bir türlü getiremediğimiz ay meselesi değil bildiğimiz, hani Heybeli’de, mehtabına çıktığımız aydan bahsediyorum. Rahmetli Münir Nurettin’i de saygıyla analım… Biz 2023’te aya önce sert, sonra da yumuşak iniş yapacaktık… Her ne faydası varsa, uzaya bir Türk gidecekti… N’oldi? Bu lafları edipte seçimden sonra ağzına almayanlara ne denir? Tamam öyle de denir ama, ben “Şakacı” demek istiyorum…Size bu şakaya bağlantılı bir fıkra anlatayım… ABD’li astronot aya inmiş, etrafı dolaşırken biteviye sesler duymaya başlamış. O tarafa doğru yönelmiş ki, ne görsün, biri basket sahasında, basket topuyla çalışıyor… Göz göze geldiklerinde “Merhaba, ben Neil, dünyadan” dediğinde cevap gelmiş. “Merhaba Bende Efe Aydan” Bunu “Merhaba, ben de Aydan Siyavuş” diyenlerde var… Bu et yokluğunda biraz da tebessüm lazım, avantadan iki kalem pirzola yedik bile…
Bu günlerde, Adnan Hoca programları gene rağbette. Yayıncı kanal, sunucu ve konuk arasına sürekli kediciklerin videolarını koyarak, ilgi ve reyting avında… Peki bu çakma hoca, bu kadar pis işleri yaparken, neyin arkasına sığındı… Evet dinin arkasına sığındı… Bunu hatırladıktan sonra gelelim başka ve ondan daha daha büyük belaya. Fetoş, bizi neyle kandırmaya uğraşıyordu, bildiğiniz gibi dinle… Size özel bir soru… Şu an böyle bir yol seçen veya devam eden var mı? Bence yok, ne dersiniz… Ama siz, siz olun gene de dini altyapılı propaganda ve davranışlara kulak asmayın… Her zaman dediğim gibi, gene diyorum ki, Din kişiseldir. Kimsenin, günahının veya sevabının bir diğerine etkisi yoktur… Kimse kimseyi yola getirme gayreti içine girmesin. Allah, Resul’üne, sevgili Habibine bile sadece, tebliğ ve davet hakkı vermiştir. Birileri, maddi sebeplerden ötürü, içi farklı olsa bile, sizlere çok değişik görünebilir. Münafıklığa alt yapı oluşturmaya gerek yoktur…
Yargıda rüşvet ve kokuşmuşluk, artık resmen tescil edildi… Bir Başsavcı ki, hem de İstanbul’un başsavcısı, işi kâğıda kaleme dökerek, mutlaka belgeleriyle birlikte HSYK’ya başvurdu… Bizler din tabanlı sistemlerin etkisine girdikçe maalesef, din dışı ve de yasak olan şeylerle çok sık karşılaşmaya başladık… Bir AYM üyesi, çok önemli bir konuda, açıklandığı zamana kadar gerekli incelemeyi yapıp karar noktasına gelemiyor… Acaba önüne, mesela Dolmabahçe’de birtakım videolar mı kondu… Daha sonra detaylarız, şimdilik nokta.
Hepiniz Yaradan’a emanet olun. Hoşça kalınız…
