Şehir merkezindeki Üç Kümbetler’in yanında 11 bin metrekarelik alanda kurulan müze, arkeolojik ve etnografik eserlerle Erzurum’un tarihini ve kültürünü yansıtıyor.
Müzede, tunç, demir ve kalkolitik çağ, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler ve görsellerin yanı sıra, Erzurum kültürünü yansıtan Oltu taşı işlemeciliği, yöresel oyun hançer barı ve ata sporu cirit oyununa ait eserler ve görseller de yer alıyor.
Müze Müdürü Yardımcısı Çetin Erbenzer yaptığı açıklamada, müzenin açılışından sonra 1 ay ücretsiz ziyaret edildiğini söyledi.
Erbenzer, ziyaretçi yoğunluğunun kendilerini mutlu ettiğini belirterek, “Ziyaretçi sayımız 35 bin civarında. İnşallah yıl sonuna kadar 100 bin ziyaretçi hedefliyoruz. Bu rakamı tutturabilirsek, iyiyiz diyebiliriz” dedi.
Erbenzer, önceki müze binasının teşhir salonlarının yetersiz olduğunu belirterek, eski binanın depreme dayanıksız olmasından dolayı yıkıldığını hatırlattı.
Kentte müzeciliğin 1947-48’de başladığına işaret eden Erbenzer, “En dikkat çeken eserimiz önceki müzede olmayan Şenkaya’nın Ormanlı Mahallesi’nde bulunan taş baba heykelimiz. Bu eserimiz milattan önce 9. yüzyıla ait.
Bahçemizde de Oltu’da bulunan taş baba heykelimiz var. Bunlar Orta Asya’daki Türklerin ölü gömme mezar geleneğiyle ilgili bulunan gruplarımız. Bunların Erzurum ve Anadolu’da bulunması ‘1071’den önce Türkler burada yoktu’ tezini ortaya koyanlara en büyük cevap” dedi.
Erbenzer, Milli Eğitim Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının protokolleriyle yoğun öğrenci ziyareti aldıklarını anlatarak, şunları kaydetti:
“Çocukların gelmesinden memnunuz çünkü bazen kültürümüzü okullarda tanıtırken yetersiz kalabiliyoruz. Girişte Pasinler’de kazıda bulduğumuz mamut fosilimiz var. Deniz yumuşakçalarına ait fosiller ile yanardağ lavlarının soğumasıyla meydana gelen obsidyenlerin sergilendiği bölümümüz var.
Sanırım öğrencilerin en beğendiği eserimiz mamut fosili çünkü göze hitap eden bir fosil. Çocukların yoğun ilgi gösterip görmek istediği hatta müzeden ayrıldıktan sonra gidip arkadaşlarına anlattığı bu eserimizi özellikle müzenin girişine koyduk.” (AA)
