Dünya ekonomik sistemleri ve onu yöneten, sermaye mümessilleri, insanların 65 yaşına kadar çalışmalarını, emekli olduktan sonra da çok yaşamamalarını istiyor… Bu durumla ülkemizde de karşı karşıya olmamıza rağmen, devleti yönetenlerimiz, ilave tedbirlerle olayı desteklemektedir… Nasıl mı? Memurlarla aynı oranda zam alan emeklileri bu sefer, seyyanen 8-9 bin liradan mahrum bırakıldılar. İlk defa böyle bir uygulama %300’leri aşan gerçek enflasyonla değerlendirildiğinde, açlık ve neticesi ölümlerin kaçınılmaz olacağı kesindir… Her ne kadar kızsam, çekin cezanızı desem de “Açız, açız” diye bağıran bu biçare kesime acil yardım gerekmektedir..
Ekimin tam göbeğinden, “Sarıların” bizleri terk ediş hazırlıkları yaptığı, adı kara ama aslen beyaz olan kışın kapıda belirdiği bir zaman diliminden, hepinize merhabalar…
Son ayların ve de önümüzdeki ayların en yoğun gündemi ve konusu, emeklilerin durumu… Bir hatırlatmayla başlamak istiyorum. Tekrar nükseden Covid olayında biraz da komplo teorilerini hatırlatan yaklaşımlarım olmuştu. Hepsini tekrarlayamam, isteyen arşivden inceler… Bir laboratuvar ürünü olan bu mikroskobik cani, ihtiyar nüfusun kontrolü için üretildi. Arada bir gençlere de sirayet edince, güncellenmek ve tam nokta hedefi vurabilmek için tekrar laboratuvarına geri döndü. Dünya ekonomik sistemleri ve onu yöneten, sermaye mümessilleri, insanların 65 yaşına kadar çalışmalarını, emekli olduktan sonra da çok yaşamamalarını istiyor… Bu durumla ülkemizde de karşı karşıya olmamıza rağmen, devleti yönetenlerimiz, ilave tedbirlerle olayı desteklemektedir… Nasıl mı? Memurlarla aynı oranda zam alan emeklileri bu sefer, seyyanen 8-9 bin liradan mahrum bırakıldılar. İlk defa böyle bir uygulama %300’leri aşan gerçek enflasyonla değerlendirildiğinde, açlık ve neticesi ölümlerin kaçınılmaz olacağı kesindir... Her ne kadar kızsam, çekin cezanızı desem de “Açız, açız” diye bağıran bu biçare kesime acil yardım gerekmektedir… Bir diğer konu… Sık sık bazı ilaçlar SGK’nın ödeme listesinden çıkarılmaktalar… Bunun neticesi olarak, ortalama 7-9 bin lira maaş alan emeklilerimiz, bankaya gittiklerinde ilaç kesintileri sebebiyle boş hesaplarla karşılaşmaktalar. Eskiden oğlu Kızı yanında kalarak, hane bütçesine ciddi katkılarda bulunan emeklilerimiz, şu sıralarda, torunlarına gofret bile alamaz duruma gelmişlerdir. Bir ülkenin gelişmişliği, yaşlılarına davranışlarıyla ölçülen dünyamızda, durumumuzu nereye koyacağınıza sizler karar verin… Bizi kıskanan ülkelerin yaşlı-emeklileri, her ay başka bir dünya ülkesini ziyaret ederken, emeklilerimiz, bayramlarda köyüne bile gidemez durumdalar. Şimdi ne olacak, gene tekrarlayayım. Bu kesimin meselesi, TBMM oyalamalarıyla, yeni yıl doğal zamlarına kadar uzatılır. Yılbaşı yürürlüğe giren sistemin farkı şubat başında alınır ve Mart Ayında da gönül huzuruyla oyunuzu ilgili yere verirsiniz… Bu seçimden sonra ise hiçbir umudu kalmamış kimseler olarak, bu günkü halinizi ararsınız ve de bizler sizlerin ekran karşısındaki açlık feryatlarını 4-5 sene daha dinleriz…
Geçtiğimiz günlerde, yanılmıyorsam AKP Sakarya Milletvekili olan bir arkadaşın sızlanmalarını da dinledik… Değerli kardeşimiz 80-90 bin lira olan milletvekili maaşıyla geçinemediğini anlatıyordu… Bir araştırdık ki, def-i hacetinde boncuk olan bu müstesna, bir arpalıktan da 65-70 bin lira huzur hakkı alıyormuş ve de üstelik emekli maaşı da varmış… Şimdi yapılacak tek iş kalıyor. Onu da sadece kendini kurtarmış TBMM Başkanı Numan Hoca’nın yapması gerekiyor… IBAN yayınlamak. Halkımız, vekillerinin mağduriyetini görmek istemez. Hadi bakalım, pamuk eller cebe…
Her ay sendikalar ve ciddi ekonomik kuruluşlarca, açlık ve yoksulluk değerleri açıklanmaktadır… Bu miktarlar baz alındığında, Türkiye’de sadece 2 milyon civarında kimsenin bu sıfatlardan uzak olduğunu görüyoruz… Bu 2 milyon kişi kimler ve de nasıl oluştular? Bir ana merkez düşünün. Bu genellikle kutsallaştırdığımız kişi de olabilir. Etrafı hemen yalaka, menfaatperest, münafık riyakâr, sahtekâr ve bilumum negatif sıfatlara haiz kimselerce kuşatılır… Bu halka hortumlarını sürekli çalıştırıp, gerekli cesamete ulaştığında, her birinin etrafında yeni bir halka daha oluşur… Örnek verecek olursak, mesela ABD Devlet Başkanı Biden’in etrafında ki halkalardan, enişte, dünür kayınço vs vs öyle bir duruma gelir ki, onlarında ana karaya bağlı, ama müstakil etraf halkaları ortaya çıkar… Böylece katmanlar halinde saadet zincirleri oluşur. Nüfusun cüzi bir kısmı da olsa, milyonlara varan elit menfaatperestler, işte böyle meydana çıkıyor… Bunlar Jeep kullanır, saray yavrusu müstakil villalarda oturur, en az kallavi 3-4 maaş alırlar, görev ve sıfatları gereği, günlük şahsi harcamaları keselerinden değildir… Bunlardan kurtulmak, için her biriyle tek tek uğraşarak neticeye gitmek, asla mümkün değildir. Yani sivrisinekleri tek tek öldürerek sonuç alamazsınız. Yegâne çare bataklığı kurutmaktır. Tepe noktaya yapacağınız ufak bir darbe, genişleyen yıkıcı halkalar vasıtasıyla, bütün sistemi tarumar edebilir… Bunu bilen bu seçme elitler (!!!) canları pahasına, “Kraliçe Arıyı” korumak zorundadırlar. Yani onun gitmesi demek, milyonları bulan halkaların tarumar olması demektir…
Filistin- İsrail olaylarının arasına karıştı. PKK’nın Ankara saldırısına değinemedik… Bir Bakan düşünün… Teröristlerin, Kayseri’den yakalanmadan, araç tanıma sistemine takılmadan nasıl geldiklerine, herhalde uzun yoldan geldiler diye cevap veriyor… Kabahat bizde (Basında), gidip simitçiye sorsalardı, daha tatmin edici bir cevap alabilirlerdi… SİHA olayı da önümüzdeki yazılar gündemine girebilir. Ümit Hoca’nın değerlendirmesi ve soruları çok önemliydi… Keza Filistin tespitleri de… Yakın zamanda yazdıklarımla adeta çakışıyor… İlk fırsatta tekrar yazacağım. Şimdilik Allah’a emanet olun. Hoşça kalınız…