Siyasi ahlâk yasası, Ahmet Devitoğlu tarafından gündeme getirildi ama, teklifçinin başını yedikten sonra da asla gündeme gelmemek üzere, bir siyaset fantezisi olarak tozlu çatı arasına kaldırıldı… Bu işe şiddetle karşı çıkan ne diyordu, hatırlayanınız var mı… Anlaşıldı, Hoca Nasrettin gibi işin kolayına kaçıp “Hatırlayanlar, hatırlamayanlara anlatsın” demeyeceğim… “Bu yasa çıkarsa, il veya ilçe başkanı bulamayız” sözlerinin söylendiğini deyip herkesi rahatlatacağım… Sizce bu siyasi teşekkülün bundan iyi bir röntgeni olabilir mi…Siyasi ahlak yasası çıkarsa, birilerinin il ve ilçe başkanı bulmaları mümkün değilmiş… Daha net bir itiraf olabilir mi?
Hoş geldin Ekim. Bize ne getirdin bilemiyoruz, tıpkı ne götüreceğini bilemediğimiz gibi. Gerçi siyasal ve ekonomik olarak gayet açık, her şey ortada. Gene maddi ve manevi değerlerimizin törpülenmesini göreceğiz, en derinden hissedeceğiz. Hepinize merhabalar olsun…
“Ben ekonomistim, bunların kafası basmaz” diyen kantin muhasebecisinin, ekonomiden anlamadığı ortaya çıkalı epey oldu… Kafası basmayandan, halkın kastedildiğini de seçim neticeleri itibariyle hepimiz öğrenmiş olduk… Eğer halkın kafası bassa idi, şu ana kadar bir tanesi bile tutmayan tahminlere itibar etmezdi… Eğer halkın kafası bassa idi, denilenlere göre, sert inişi, yumuşak inişi halledip, Ay’daki kupon arazilere gökdelenler dikmeye başlamıştık bile… Milli gelir 25 bin dolar olmuştu, çoktan ilk on ekonomi içindeydik. Daha neler, neler. Bunların hiçbirinin olmadığını biliyoruz, buraya kadar problem yok ama yirmi yıldan fazla dinlememize rağmen, olmayacak aynılarını, ağzı açık ayran delisi gibi alkışlıyoruz…
Siyasi ahlâk yasası, Ahmet Devitoğlu tarafından gündeme getirildi ama, teklifçinin başını yedikten sonra da asla gündeme gelmemek üzere, bir siyaset fantezisi olarak tozlu çatı arasına kaldırıldı… Bu işe şiddetle karşı çıkan ne diyordu, hatırlayanınız var mı… Anlaşıldı, Hoca Nasrettin gibi işin kolayına kaçıp “Hatırlayanlar, hatırlamayanlara anlatsın” demeyeceğim… “Bu yasa çıkarsa, il veya ilçe başkanı bulamayız” sözlerinin söylendiğini deyip herkesi rahatlatacağım… Sizce bu siyasi teşekkülün bundan iyi bir röntgeni olabilir mi…Siyasi ahlak yasası çıkarsa, birilerinin il ve ilçe başkanı bulmaları mümkün değilmiş… Daha net bir itiraf olabilir mi?
RTE’nin ABD gezisine çok kısa değinebilmiştim. Şimdi gene kısa ama öncekinden az uzun değerlendirelim… Elon Musk ile başlayalım mı? Acaba Musk, RTE nin yanında hediye olarak top getirdiğini öğrenince, çocuğunu da mı alıp geldi yoksa RTE her ziyaret öncesi yanına top veya toplar mı alıyor? “Ee” hiçbiri diyecekler için son seçenek… Her karenin mizanseni çok uzun uzun çalışıldı… Emita’nın kitabının (!!!) Bile, Musk’ın elinde göstere göstere gidişi, akıllara bunun için neler peşkeş çekildi sorusunu getiriyor… Ortada dolaşan laflar, cip için elzem olan, bor minerali üzerine yoğunlaşıyor… Hadi hayırlısı. Sizler sade vatandaş olarak, her ihtimale karşı sırtınızı duvara dayayıp, arkanızı emniyete alın… Bunlar, Mehmet Cengizhan’ı aratırlar benden söylemesi…
Emita’nın, “Sıfır atık” gibi bir konuda Fırsat lady’lerle yaptığı ve de kendisini herkese hayran bıraktıran temasları ikinci bir gövde gösterimiz oldu…Mutlaka ki, çok sayıda lisana aşinalığı sayesinde kalpleri kazandı…Ama “White Sea” konusunda emin değilim…
RTE katıldığı, TV programında, siyaset harikaları oluşturdu… Bir gazetecinin, siyasi tutuklularla ilgili sorusu üzerine, “Bu sizi niye ilgilendiriyor” diyerek azarlaması müthişti. O biliyor ki, bütün gazeteciler, sadece ellerine sıkıştırılan soruları sorarlar, başka bir şeye burunlarını sokmazlar… Sunucunun araya girmeye çalışması, onun da azardan nasibini almasını sağladı… Yani özet olarak, tam bir “Kasımpaşalı” karakteri oluşturularak, delikanlı halkımızın teveccühleri sağlandı…
Bir ara, “Katil”e kadar demedik laf bırakmadığımız Binyamin Netanyahu, sanki kırk yıllık kankasıydı. Böylece devlet adamlığı ve politik kararlılık sergilenmiş oldu… Davos’takı birinci “One minute” mağdurunun bir nebze de olsa gönlü alınmış oldu. Daha sonraki el açıp, pamuk eller cebe dediğimizde en azından, lobi faaliyetleri bakımından destekleri cebimize kondu…
TV programında hakikaten g özlerim yaşardı. Meğerse biz ne kadar demokratikmişiz ne kadar kanunlara ve tecelli kaynağı mahkemelere saygılıymışız. Aslında, Gezi’cilerin, çıkmasını istesek bile adalete saygımız mâni oluyormuş… Ah, sunucu kızım niye hatırlatmadın? Rahip Branson’u teslim ederken bu saygı geçici olarak mı rafa kalkmıştı? Alman vatandaşı gazeteci nasıl, adaletin elinden alındı? Hani “Bu can bu bedende olduğu sürece Papaz’ı kimse alamaz”dı? Yoksa bu can gitti de başka birisimi klonlandı yerine…
Dönelim içeriye… TCMB faizi beş puan daha arttırdı… “Amerika’da, Avrupa’ da faiz artar ama bizde düşer” diyen, nasstan bahseden, kimdi bileniniz var mı? Hatırlamamanız gayet normal yoksa seçimlerde böyle davranmazdınız… Ama, en azından benin dediğimi anımsayın. “Nass, bunların elinde olur tas”. Hatırladınız değil mi? Alın size bir “Demiştik” daha… Tas oldu hem de hamam tası oldu… İleride muhtemelen tekrar gündeme gelecek Siyasi Ahlak Yasası hazırlanırken, mutlaka bu konularında dikkate alınması gerekir diye düşünüyorum… Sizde düşünürken, ben vedaya gidiyorum. Hepiniz Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…
