İddialar şunlar;
- Üniversite sınavlarında hile yapıldı.
- Kamu personel sınavlarında soru dağıtıldı.
- Hâkim ve savcı alımları torpil üzerine oldu.
- Askerî okullara öğrenci alınırken torpil yapıldı.
- Polis Okulu ve Polis Akademisi sınavları bir cemaat kontrolündeydi.
- Üniversitelere personel ve akademisyen alımında malum cemaat etkili oldu.
Oyun kurdu.
Yetmedi;
- Tayin ve terfilerde etkili oldular.
- Türk Ordusuna kumpas kurdular.
- Türk Yargısına kumpas kurdular.
- Polis Teşkilatında,
- Milli Eğitim Teşkilatında,
- Sağlık Teşkilatında,
- Dışişleri Teşkilatında,
- Üniversitelerde,
- TÜBİTAK ve Devletin ve Kamunun olduğu her yerde etkinlik oluşturdular.
İnisiyatifi ellerinde tuttular.
Bütün bunlar Türk Milletinin gözü önünde yaşandı.
Türk Milleti ve Devletinin kurumlarına alenî ve açıktan operasyon çekildi.
Hâlen Fenerbahçe kulübü 3 Temmuz operasyonunun mağduru.
Özellikle vurgulamak istiyorum!
Bütün bunlar olurken her türlü insan hakları ihlalleri yaşandı.
Devlete ve Türk Milletine bağlı insanların itibarsızlaştırılması için ne lazımsa yapıldı.
Kozmik Oda operasyonu ve buna bağlı olarak şehit edilen 800 devlet görevlisini unuttuk mu?
Yine cezaevlerinde ölenleri, intihar edenleri ne çabuk hafızamızdan sildik.
Kozmik oda operasyonu Bülent Arınç’a suikast iddiası ile yapılmıştır.
Her şeye konuşan Arınç’ın bu konuyla ilgili bir açıklaması olmamıştır.
Açıklama yapmak Arınç açısından zaruriyettir.
Şimdi görülüyor ki giden cemaatin yerini başka cemaat yapıları almış.
O cemaat şurada, şu cemaat burada etkin ifadeleri yazılıyor, konuşuluyor.
CHP Genel Başkanı Sayın Kamal Kılıçdaroğlu’na katılmıyorum.
Bu ifade aynı zamanda ritim bozukluğunu da ifade eder.
Türkiye’de davul, tokmak cemaatlerin elinde.
Kısaca onların zurnası ötüyor.
Sayın siyasilerin Mümtazer Türköne üzerinden başlattıkları örtülü affın izahı yok.
Adil yargılanma fikri hepimizin şiârıdır.
Ama Türk Milleti ve Devletine kast edenleri affetmek kimsenin hakkı ve haddi değildir.
