Son aylarda başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Ankara’nın gündem maddelerinden biri olan AB üyeliği yeni bir krizi de beraberinde getirdi…
Avrupa Parlamentosu’nun dün kabul edilen 2022 Türkiye raporundaki ifadeler ve Avrupalı yetkililerin açıklamaları Ankara’dan sert bir tepki gelmesine sebep oldu. Konuyu haberleştiren ABD’nin önde gelen medya kuruluşlarından Bloomberg, “Türkiye, Avrupa Parlamentosu’nun Rusya’ya yaptırımlar konusundaki çağrısını yerden yere vurdu” başlığıyla gelişmeyi duyurdu.
Haberde, “Türkiye ve Avrupa Birliği, ülkenin durmuş üyelik görüşmelerini canlandırmak için yeni bir çaba içerisindeyken, Ankara Avrupa Parlamentosu’nun Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlara katılmasını eleştirdi” denildi. Haberde ayrıca, “Türkiye, Ukrayna’yı işgal ettiği için yaptırımla cezalandırmak isteyen AB ve ABD’nin artan baskısıyla karşı karşıya. Türkiye, Kiev ile Moskova arasında kendi oluşturduğu arabuluculuk çabalarına zarar vermemek için bunu kabul etmiyor” ifadesi de yer aldı.
ERDOĞAN ÇAĞRIDA BULUNMUŞTU
Geçen hafta Hindistan’da yapılan G-20 Liderler Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, orada liderlere Tahıl Koridoru Anlaşması’nın canlandırılması için Rusya’nın bazı taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini söylemişti. ABD ve diğer batılı müttefikleri ise bu öneriyi kabul etmemişti.
Geçen hafta Hindistan’da düzenlenen G-20 Liderler Zirvesi’nde Erdoğan, Rusya’nın bazı taleplerinin kabul edilmesi için çağrıda bulunmuştu.
AB Komiseri Oliver Varhelyi de Türkiye’nin bu anlaşmanın hayata geçmesi için Türkiye’nin çabalarını takdir ettiklerini söylerken Ankara’nın AB ile iş birliği içerisinde çalışması gerektiğini dile getirdi.
Dün yapılan oturumda Varhelyi, “Türkiye’nin AB ile birlikte olması önemli ve bunda Rusya’ya yaptırımlar ve yaptırım uygulanan ürünler de dahil” demişti.
ANKARA: AKIL DIŞI BULUYORUZ
Varhelyi’nin bu açıklamalarına Dışişleri Bakanlığı çok sert bir yanıt verdi. Yapılan yazılı açıklamada, “Türkiye karşıtı çevrelerin dezenformasyonuna dayalı haksız itham ve önyargılarla dolu bu rapor, AP’nin gerek ülkemizle ilişkiler gerek AB’nin geleceğine ilişkin her zamanki sığ ve vizyonsuz yaklaşımının bir yansımasıdır. Bu rapor, maalesef AP üyelerinin gündelik popülist siyasetin esiri olduklarını, hem AB’ye hem bölgemize yönelik doğru stratejik yaklaşım geliştirmekten ne kadar uzak kaldıklarını da göstermektedir” denildi.
Açıklamada, “Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden canlandırılması için bir fırsat penceresinin açıldığı, kıtamızın istikrarı ve güvenliği açısından böylesi kritik bir dönemde, AP’nin ilişkilerimizin belkemiği olan katılım müzakereleri yerine farklı arayışları gündeme getirmesini akıl dışı buluyoruz” ifadesi kullanıldı. Ankara’nın açıklamasında Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi diyaloğunun tamamlanmasının AB ile ortak hedefler olduğu da vurgulandı.
RAPORDA NE YAZIYORDU?
Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nda kabul edilen Türkiye raporu bugün AP Genel Kurulu’nda yapılan oylama sonrasında kabul edildi. AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor tarafından hazırlanan rapor 18’e karşı 434 oyla kabul edilirken 152 çekimser oy çıktı.
Hazırlanan raporda, Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki düğümlerin çözülmesi çağrısında bulunulurken, “AB-Türkiye ilişkileri için paralel ve gerçekçi bir çerçeve bulunması” gerektiğine vurgu yapıldı. Raporda, “Türkiye’deki hükümet yön değiştirmezse Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci bu şartlarda başlayamaz” denildi.
Türkiye’nin demokratik değerler, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne saygı göstermesi gerektiği belirtilirken İsveç’in NATO üyeliği ile Türkiye’nin AB üyelik süreci arasında bir bağlantı olmadığı aktarıldı. Raporda, her aday ülkenin üyelik süreci bağımsız olduğu belirtildi.
Türkiye’nin Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarını kınamasından dolayı duyulan memnuniyet öne çıkarken, Türkiye’nin yaptırımlara katılmaması ise eleştirildi.
Raportör Amor da, “Yakın zamanda, Türkiye hükümetinden AB üyelik sürecinin canlandırılmasına yönelik bir ilgi var. Bu, jeopolitik pazarlıklar nedeniyle değil, yalnızca Türk yetkililerin ülkede temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğü konusunda süregelen gerilemeyi durdurmaya gerçek ilgi göstermeleri durumunda gerçekleşecek. Eğer Türk hükümeti gerçekten AB yolunu yeniden canlandırmak istiyorsa bunu açıklamalarla değil, somut reformlar ve eylemlerle ortaya koymalıdır” dedi.