Büyük Taarruz öncesi gerekli kararlar alındı. Atılacak her adım planlandı.
Gizlilik, savaşın yazgısını değiştirecek denli önemli; açığa vurulanlar her hareket ise yanıltıcı olacaktı. Ulus ve Ülke uğruna ne gerekirse yapılmanın zamanı gelmişti.
Büyük Taarruz emri verildi. Türk askerleri ikinci gün plandaki tüm tepeleri ele geçirmeyi başardı. Düşman Çiğiltepe’de direniyordu. Karşısında 57. Tümen vardı. Komutanı Miralay Reşat Bey…
Atatürk telefonla aradı ve sordu:
“Niçin hedefinizi alamadınız?”
Cevap kısa ve kesindi:
“Yarım saat sonra alınacaktır Paşam!”
Yarım saat geçmiş ve Çiğiltepe henüz alınamamıştır. Komutan:
“Verdiğim sözü yerine getiremediğim için yaşayamam!” diye bir not bırakır ve beylik tabancasıyla intihar eder.
TAM 15 DAKİKA SONRA ÇİĞİLTEYE’YE GİRİLİR ve 45 DAKİKA SONRA ARTIK ÇİĞİLTEPE ELİMİZDEDİR.
Atatürk haberi duyduğunda gözyaşlarını tutamaz ve ”Allah rahmet eylesin, Reşat Bey büyük bir vatanseverdir.” der.
TBMM, Miralay Reşat Bey adına ailesine Kırmızı şeritli İstiklal Madalyası vermiştir. Soyadı Kanunu çıkınca Atatürk de ailesine “Çiğiltepe” soyadını layık görmüştür.
***
Yıllar sonra onun unutulmazlar arasında olan adı Ankara-Mamak’taki bir ortaokula verilmiştir.
Ankara-Mamak Çiğiltepe Ortaokulu…
Bir vefa, bir minnet olsun diye.
Bir teşekkür, bir saygı olsun diye.
Hepsinden öte bu ülke uğruna can verenlere sadakat gösterilsin diye…
***
Ne güzel değil mi?
Ankara-Mamak Çiğiltepe Ortaokulu…
O okulda okuyanların hiçbir zaman unutamayacağı ulusal bir kahramandır Miralay Reşat Çiğiltepe!
Onurun, gururun zirve yaptığı isim…
Elbette Ankara-Mamak Çiğiltepe Ortaokulu’nda okuyan öğrenciler:
Verilen sözün ne demek olduğunu bilerek okuyacaklardır.
Ulusal kahraman olmanın donatımının ve özünde yatan cevherlerin ne olduğunu anlayarak o okulu anımsayacaklardır.
***
Ama ne olmuş biliyor musunuz?
Bilinmeyen bir el,
Anlaşılmayan bir inanç ve düşünce,
Kabul edilmeyen bir yaklaşım,
Kör kütük olmuş bir akıl,
Ve ne yaptığının bilincinde olmayan bir cehalet,
Onur dolu levhayı indirip yerine:
Ankara-Mamak Turhan Polat Ortaokulu adını vermişler…
Neden böyle bir körlük ve duymazlığın konusu olmuşlar bilemeyiz?
Sayın Turhan Polat’ın kim olduğunu bilmiyoruz. Konumuz zaten o kişi değildir.
Konumuz ulusumuz ve ülkemizin değerlerinin hoyratça zedelenmesi ve kaldırılıp atılmasıdır.
***
Bu ülkenin düzenini hiçbir güç bozamayacaktır! Buna tüm varlığımızla inanıyoruz.
Ne Koronavirüs salgını/belası, ne alabildiğine başını alıp giden ekonomik krizler ne de önünü görmeyenlerin bu ülkeye verdiği zararlar.
Hiçbiri ama hiçbiri!..
Ancak,
Değerlerimiz ayaklar altına alınıyorsa eğer iş korkulacak kadar vahimdir.
Söyleyiniz Allah aşkına bu gidişin sonu uçurum değil de nedir?
Ne olur kendimize gelelim artık!
Vahamet!..
