Evde, işte, pazarda, parkta… Herkesin dilinde aynı cümle: “Çok pahalı.” Ekonomik kriz her geçen gün büyürken alım gücü aynı oranda düşüyor. Eskiden 15 yıl çalışan biri kendine ait küçük bir apartman dairesine sahip olabilirken şu an kiralık bir ev dahi tutamıyor. Sokaklar herkes için çok tehlikeli! Ülkenin her karış toprağında eşitsizlik ve adaletsizlik hakim. Umudu kalmayanlar çareyi başka coğrafyalarda arıyor…
SINIRI GEÇENLERİN SAYISINDA ARTIŞ
ABD Gümrük ve Sınır Koruma Dairesi’nin verilerine göre, 2020 yılında bin 944, 2021 yılında 4 bin 989 2022 yılında ise 24 bin 362 Türkiye vatandaşı Meksika sınırından ABD’ye sığınmacı olarak gitti.
Ali ve Furkan* da daha iyi bir hayat yaşamak için tehlikeli “Amerikan Rüyası” yolculuğuna çıkanlardan.
Ali ve Furkan, Türkiye’den Meksika’ya, Meksika’dan ABD’ye gitmek için bir çeteyle anlaşıyorlar. Ali Meksika polisi tarafından deport ediliyor, Furkan ise ABD’ye gitmeyi başarıyor.
ÇETE TÜM İŞLEMLERİ YAPIYOR
Ali, çeteye bir tanıdığı aracılığıyla ulaşıyor. Çetedeki kişilerle yüz yüze gelmediğini telefonla konuştuğunu söyleyen Ali, “Kimse kimseyi görmüyor ama konuştuğunuzda size güven veriyorlar” diyor.
Vize ve uçak bileti işlemlerinin çete tarafından yapıldığını belirten Ali, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Sen sadece gideceğin tarihi belirliyorsun. O gün geldiğinde de gidiyorsun. Uçağa bindikten sonra Meksika’daki adamlarına senin fotoğraflarını yolluyorlar. Uçaktan indiğinde o kişi seni karşılıyor. Hangi kapıdan geçeceğini söylüyor.”
10 SAAT ALIKONULDU
Meksika’ya indiği zaman çok fazla Türk ile karşılaştığının altını çizen Ali, Meksika polisi tarafından ülkeye alınmıyor.
Ali neler yaşadığını şöyle anlatıyor:
“O kapıdan geçmek şans. İspanyolca bildiğim halde gönderildim. Havaalanında karantina bölgesine alındım. Yaklaşık 10 saat orada kaldım. Normalde oradan cezaevine gönderiyorlar. 3 gün cezaevinde kalıyorsun ama beni ilk uçakla Türkiye’ye yolladılar.”
ÜCRET İADESİ
Suç olmasına rağmen Türkiye’de insan kaçakçılığı, rant elde edilen bir “sektör” haline geldi. Ali’nin anlaştığı çete de bu ranttan büyük bir pay alıyor. Bu nedenle de çete üyeleri, Ali’nin ödediği 7 bin 500 doları iltica edemediği için iade ediyor.
Çete üyelerinin belirlediği “emanetçi”ler olduğu bilgisini paylaşan Ali, parayı iade alma sürecini ise şu sözlerle anlatıyor:
“Gidemeyince bana ‘Canını sıkma, bir bilet daha alalım tekrar dene ya da paranı iade edelim’ dediler. Ben de yasal yollarla gitmeye karar verdiğim için paramı istedim. Parayı bıraktığım emanetçilerden geri aldım. Hatta bana Meksika’ya gidiş uçak biletimin parasını bile iade ettiler.”
ÇETEDEN MESAJ
Furkan, Ali’nin aksine ABD’ye iltica etmeyi başarıyor. “Amerikan Rüyası” yolculuğunun nasıl başladığını da şöyle açıklıyor:
“Çevremde daha önce Avrupa’ya giden insanlar vardı. Onlara nasıl gittiklerini sordum, çete üyelerinin havalimanındaki görevlilerle anlaşmalı olduklarını ve bu sayede pasaport kontrolünden rahat geçildiğini söylediler. Ben de görüşüp anlaştım. Vize işlemlerimi, uçak biletlerimi ve otel rezervasyonlarımı çete üyeleri halletti. Ben hiçbiriyle uğraşmadım.”
Furkan, Meksika’ya indikten sonra telefonuna ne yapması gerektiğinin anlatıldığı bir mesaj geliyor.
Mesajda, bazı havaalanı çalışanları çetelerle çalıştığı için gişelerdeki numaraların kaldırıldığı, bu nedenle tuvaletten çıktıktan sonra solunda kalan gişeye gitmesi gerektiği, görevlide fotoğrafı olduğu yazıyor.
POLİS ENGELİ
Furkan, denileni yapıyor fakat Meksika polisi kendisini çevirerek farklı bir gişeye yönlendiriyor ve sorgu başlıyor:
“Telefonumu, biletimi aldılar, üzerimdeki parayı sordular. 60-70 kişilik büyük bir oda vardı, Türk çok fazlaydı. Meksika’da ne yapacağımın sorulduğu bir kağıt verdiler, doldurdum. Sonra 10 kişilik küçük bir odaya aldılar. Orada ülkeye girmeyi beşinci kez deneyen kişiler vardı.
Bir kadın geldi, beni alıp tek kişilik odaya götürdü. Telefonumu kontrol etti, mesajlarıma, fotoğraflarıma baktı. Şebekeyle ilgili her şeyi sildiğim için şanslıydım. Meksika’da ne yapacağımı sözlü olarak anlattım. Türkiye’de işletme sahibi olduğumdan, maddi durumumun iyi olduğundan bahsettim ve beni tekrar aynı odaya götürdü. Bir süre sonra tekrar adım okundu, gittim. Pasaportumu damgaladı ve ‘Türkiye’de seni ziyaret edeceğim’ dedi.”
Furkan, havaalanından çıkarken çetenin Meksika’daki üyesi yanına geliyor, fotoğrafını göstererek arabaya bindiriyor.
Furkan arabaya binince İstanbul’daki çete üyesi telefonla arıyor. Furkan’a güvende olduğunu, buradan otele gideceğini söylüyor. Çete üyeleri Furkan’a sınır şehri olan Tijuana için uçuş biletini gönderiyor. Furkan, Tijuana’ya vardıktan sonra tekrar polis sorgusundan geçiyor.
Tijuana’daki polislerin tek amacının rüşvet almak olduğunu söyleyen Furkan, o anları şöyle anlatıyor:
“Dünyanın en tehlikeli şehirlerinden biri, polisleri de tehlikeli. Bir sivil, bir üniformalı polis bize pasaportlarımızı açmamızı söyledi. Biletlerimizi istedi. Gidiş-dönüş biletimi gösterdim. Polis her şeyin farkında. Tek derdi rüşvet koparmak. Bizden bir şey çıkmayınca pasaportlarımızı yere attı, alıp yolumuza baktık. “
“SINIR TEHLİKELİ”
Tijuana’ya vardıktan sonra çete üyeleri Furkan’ı tekrar arıyor ve sınırın tehlikeli olduğunu, polislerin geldiğini, bu gece bir otelde konaklayacağını söylüyor.
Otele geçtikten sonra çete üyeleri, ABD’ye geçeceği alanın fotoğrafını gönderiyor.
Ertesi günün akşamı çete üyelerinden tekrar telefon geliyor: “Hemen aşağı in ve kapıdaki taksiye bin.”
“ATLA, İN, TIRMAN”
Furkan, taksiye bindikten sonra şoför telefonundan bir mesaj gösteriyor. Mesajda şunlar yazıyor: “Sizi bıraktığım noktada kapıyı kapatmayı unutmayın. Arabadan atlayın, durmayacağım. İnip tırmanın.”
Furkan, hareket halindeki arabadan atlayıp, tırmanmaya başlıyor. Ardından aşağı doğru kayarak iniyor ve bir dereden koşarak geçiyor. Bir tarafında Meksika, diğer tarafında ABD polisleri…
ABD polisi ışık tutarak yol gösteriyor ve tekrar koşmaya başlıyor. Sınırı geçmeyi başardığı anda polisler geliyor ve beklemeye başlıyor.
Bir polis aracı geliyor ve diğer kaçaklarla birlikte bir tesise götürülüyor. Üstlerindeki her şeyi çıkarıyorlar, fotoğrafları çekiliyor ve parmak izleri alınıyor. Ardından herkesi hücrelere yerleştiriyorlar. Hücreler tek kişilik değil, Furkan en az 100 kişi olduğunu söylüyor. Odanın tamamen boş olduğunu, yerlere oturduklarını, sadece ortada etrafı açık yan yana tuvaletler bulunduğunu belirtiyor.
“ABD POLİSİ KÖTÜ DAVRANDI”
ABD polisinin kendilerine çok kötü davrandığının altını çizen Furkan, “Kıyafet değiştirmemize izin vermedikleri için hepimiz perişan bir haldeydik ve pis kokuyorduk” diyor.
Sabaha karşı kelepçelenerek bir araca bindirildiklerini ve daha büyük bir tesise götürüldüklerini ifade eden Furkan, “Götürdükleri yerde sıraya koydular. Ayakkabılarımızı çıkarttılar tek tek. Hâlâ leş gibi kokuyorduk ama burası diğer tesis gibi değildi. Çok büyük, temiz ve güzeldi” diye konuşuyor.
Saat kavramının bir süre sonra yok olduğunu vurgulayarak, “Memurlar değiştikçe mesailerinin bittiğini ve yeni bir güne geçildiğini düşünüyorduk” diyor.
Furkan orada kaç gün kaldığını bilmiyor ve bir gün polis gelerek, sponsoru olup olmadığını soruyor.
Sponsorunun adresini verdikten sonra ise tekrar kelepçelenerek serbest bırakılmak üzere farklı bir yere götürülüyor.
800 DOLAR KARŞILIĞINDA TAKSİCİLİK
Furkan serbest kaldıktan sonra günlük kiralık bir eve geçiyor. Çalışma izni olmadığı için 800 dolar karşılığında bir Türkten Uber hesabı satın alıyor ve şoförlük yapmaya başlıyor.
Furkan, İstanbul’dan başlayan iltica yolcuğu için toplam 10 bin dolar para ödediğini söylüyor. Çete üyelerinin tek seferlik telefon numaraları kullandığını ve ABD’ye geçtikten sonra bir daha iletişim kurmadıklarını aktarıyor. Sponsoru olmayanlar için bu hizmeti sunduklarını da ekliyor.
“ÜLKEMİ TERK ETMEK ZORUNDA BIRAKILDIM”
Türkiye’de iyi bir işi olduğunu fakat gelecek kaygısı yaşadığını söyleyen Furkan, “Ülkemi terk etmek zorunda bırakıldım” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
“İstanbul’un orta yerinde, Orta Doğu’nun en çok turist alan yerlerinden birinde dükkan sahibiyken, bana ‘Amerika Birleşik Devletleri’nde günde 16 saat çalışıp 300 dolar para kazanayım yeter’ dedirten ülkenin ekonomik ve siyasi durumudur. Ülkemi terk etme taraftarı değildim ama birkaç yıl içerisinde daha da kötü olacağını düşünüyorum, dönmeyi asla düşünmüyorum.”
Furkan, Türkiye’den Meksika’ya, Meksika’dan ABD’ye uzanan iltica yolculuğunun çok tehlikeli ve zor olduğunu belirterek sözlerini sonlandırıyor.
(*) Kişilerin isimleri istekleri doğrultusunda değiştirilmiştir.