MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, FETÖ ve bölücübaşı Öcalan’a övgüleri ile Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik hakaretleriyle bilinen Rasim Ozan Kütahyalı’dan sonra eşi Nagehan Alçı’yı da telefonla aradığı ve FETÖ’den tutuklu Mümtaz’er Türköne için yaptığı çağrı ile ilgili bilgi verdiği ortaya çıktı.
Konuyu bugünkü köşesine taşıyan Alçı Bahçeli olan diyaloğunun bir bölümünü şu şekilde aktardı;
“Ben ‘Sağlık durumu giderek kötüleşen ve adeta içeride çürüyen 65 yaşında bir insan için çağrı yaptınız. Çok vicdanlı davrandınız ama maalesef burada bile kin ve intikam istekleri ile bağıran insafsız bir çevre var Devlet Bey’ dedim.’Maalesef öyle Nagehan Hanım. Ben de sizin son dönemdeki objektif yazılarınızı ve ekrandaki yorumlarınızı dikkatle izliyorum’ dedi.”
Alçı’nın yazısı şu şekilde;
Ciddi sağlık sorunları olduğu halde ceza evinde 4.5 senedir adeta unutulan ve benim dışında anaakım medyada kimsenin yazmadığı Mümtaz’er Türköne için çağrı yapan MHP lideri Devlet Bahçeli’yi dün bu köşede yürekten alkışlamıştım.Yazım üzerine Devlet Bey aradı. Aramızda çok güzel bir telefon sohbeti oldu.Ben “Sağlık durumu giderek kötüleşen ve adeta içeride çürüyen 65 yaşında bir insan için çağrı yaptınız. Çok vicdanlı davrandınız ama maalesef burada bile kin ve intikam istekleri ile bağıran insafsız bir çevre var Devlet Bey” dedim.
“Maalesef öyle Nagehan Hanım. Ben de sizin son dönemdeki objektif yazılarınızı ve ekrandaki yorumlarınızı dikkatle izliyorum” dedi.
Sevgili okurlarım, Devlet Bahçeli’nin cezaevinde çok ağır sağlık sorunlarıyla boğuşan Mümtaz’er Türköne için çağrı yapması şu açıdan da çok vicdanlı bir hareket. İzah edeyim…
Türköne, her ne kadar 80 öncesi ülkücü de olsa 1997’den beri MHP’nin başında olan Devlet Bahçeli’nin hep sert bir muhalifi oldu.
23 senelik süre zarfında Bahçeli’yi destekleyen tek satırını bulamadığınız gibi Devlet Bey yerine başkalarının MHP’nin başına gelmesi amaçlı da yazılarına rastlarsınız.
Hep Bahçeli aleyhine yazdı Türköne.Tüm bunlara rağmen Devlet Bey’in hiç beklenmeyen bir anda kendisinin sert muhalifi Mümtaz’er Türköne’yi hatırlatması ve artık tahliye edilmesi gerektiğini ima etmesi özgüvenli ve klas bir duruştur.
Ben de 17-25 Aralık darbe teşebbüsü esnasında alenen FETÖ kanadını desteklediği için Mümtaz’er Türköne ile kavga etmiş bir insanım.Ne kadar yanlış tutumlar almış olursa olsun 65 yaşında ve türlü hastalıklarla boğuşan bir akademisyenin adeta içeride ölüme terk edilmesi asla doğru değil.
Ayrıca Mümtaz’er Türköne mahkeme ifadelerinde Fetullahçı örgütün zaman içinde bir terör örgütü haline gelerek darbeci amaçları olduğunu ve sivil hükümeti devirmeye teşebbüs ettiğini kabul ediyor. Birçok yazısından pişman olduğunu ifade ediyor tıpkı Nazlı Ilıcak gibi.
Mühim olan size siyasi olarak yakın insanların haklarını savunmak değil size uzak olan ve hatta geçmişte kavga ettiğiniz insanların da hakkını hukukunu savunabilmektir.
BAHÇELİ’NİN BAHSETTİĞİ İLGİNÇ TESADÜF
Devlet Bey sohbetimiz esnasında Türköne’nin 80 öncesi yaşamını yitiren kardeşiyle ilgili çok ilginç bir bilgi verdi:“Nagehan Hanım Mümtaz’er Türköne’nin kardeşi bizim ülkücü şehidimizdir. 23 Haziran 1979’da hayatını kaybetmiş yiğit bir gençti. Yalnız ben bu çağrıyı 23 Haziran tarihinde yaparken kardeşinin ölüm yıldönümü olduğunu bilmiyordum. Yani özellikle o tarihe getirmedim. Çok ilginç bir tesadüf.”Bu olayın bir başka ilginç boyutu da var sevgili okurlarım…
Sayın Devlet Bahçeli’nin Mümtaz’er Türköne’nin tahliye edilmesi gerektiğini söylemesinden iki gün önce ışık evlerinde çekirdekten örgüt militanı olarak yetiştirilmiş bir şakirt “Tahliye edilme sırası Mümtaz’er Türköne’ye gelmeli” diyenleri ajan ilan etmişti.
Acaba Devlet Bey’e de aynı iftirayı atmaya yüreği yetecek mi, merak ediyorum…
İktidar medyasının ve genel olarak da AK Parti’nin bir kanadına sızmış ve çocukluktan beri Fetullahçı örgütün hurafeleriyle büyütülerek delirmiş ve sonra da terör örgütünden atıldığı için hükümet tarafında gibi gözüken bir ekip var.Bunlar şu an “Erdoğan iyidir ama ailesi kötüdür” şiarını benimsemiş durumdalar. Erdoğan Ailesi’ne yönelik takıntıları var. Özel olarak da sembol gibi gördükleri Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a düşmanlık yapıyorlar.
AK Parti içi bu yöntemlerle mücadele verenler de bu şakirtleri kullanıyorlar.Bu isimler, ABD’de FETÖ tarafından özel eğitime gönderilmiş ekipten. Hem örgüt tarafından Amerikan menfaatleri yararına eğitilir hem de sevmediklerine Amerikan ajanı diye iftira atarlar. Ekrem Dumanlı, Abdülhamit Bilici, Bülent Keneş, Bülent Korucu Erhan Başyurt, Faruk Mercan, Mehmet Kamış vs ile aynı ekipti bunlar.
Kafaları da özünde aynıdır. Sadece örgüt içi çıkar hesaplaşması ile Dumanlı onları örgütten tasfiye etmişti.Bakın Mümtaz’er Türköne gibi kökenden FETÖ’cü olmayan dışarıdan Zaman yazarı olmuş isimlerle çocukluktan beyni yıkanarak örgüt disiplini içinde yetiştirilmiş ve adeta mankurtlaşmış bu şakirt Zaman ekibi asla karıştırılmamalı.
Aslında ben bunlara kızmıyorum bilakis üzülüyorum. Fetullahçı örgütün bebekken alıp beynini iğdiş ettiği adeta insanlıktan çıkardığı çocuklar bunlar.
Geçmişte Zaman yazarlığı yapmış ama tıpkı Mümtaz’er Türköne gibi kökenden Fetullahçı olmayan Fehmi Koru bu şakirtleri Ekrem Dumanlı kovunca onlara sahip çıkmış, TRT’de ve diğer kimi hükümete yakın kurumlarda iş bulmuştu.
İşte bunlar o dönemin kalıntısı ekip.Mümtaz’er Türköne gibi insanlara hâlâ nefret duyup içeride ölmelerini isteyecek kadar delirmelerinin nedeni de Gülen’in bu şakirtlere hiç değer vermeyip Türköne gibi dışarıdan Zaman’a gelen aydınlara büyük önem atfetmesi. Şimdi de kendilerince o nedenle duydukları kompleksin intikamını almak istiyorlar. Neyse ki Sayın Devlet Bahçeli bu oyunu bozdu.