Amerika Adalet Bakanlığı, adil rekabeti engellediği ve gücünü kötü yönde kullandığını iddia ettiği Google ile karşı karşıya gelecek.
Google, 25. yaş gününde büyük bir mücadeleye hazırlanıyor. Üstelik, Adalet Bakanlığı Google’a karşı açtığı davada başarılı olursa, bu durum internette radikal bir değişime de yol açabilir.
20 Ekim 2020’de ABD hükümeti Google’ı, tekel olmakla suçladı. Hükümet, Google’ın arama motorunu kendi platformlarında varsayılan hale getirmek için telekomünikasyon ve cihaz üreticileriyle anlaşmalar yaparak rekabete yasa dışı bir şekilde zarar verdiğini ve arama hizmetinde yüzde 80 veya daha yüksek bir pazar payına sahip olmasını sağladığını ileri sürdü.
Örneğin eski bir Google çalışanı tarafından kurulan ve bu yılın başlarında kapanan yeni bir arama motoru olan Neeva’nın değeri bir zamanlar 250 milyon dolardı, ancak iOS’ta varsayılan arama motoru olma ayrıcalığı olmak için Google’ın Apple’a ödediği tahmini 18 milyar doları ödemesi mümkün değildi.
EN ÖNEMLİ DAVA
David McCabe ve Cecilia Kang’ın New York Times’ta yazdığı gibi Google davası, Adalet Bakanlığı’nın 1998 yılında web tarayıcısını Windows ile birlikte sunduğu için Microsoft’a dava açmasından bu yana ABD hükümetinin bir teknoloji şirketine karşı açtığı en önemli dava.
Ancak Google tarafı, dava için sıkı bir şekilde hazırlanıyor gibi görünüyor. Şirketin Küresel İşler Başkanı ve Alphabet’in Baş Hukuk Sorumlusu Kent Walker, hükümetin durumunun pek iyi olduğunu düşünmüyor.
Walker’a göre; Google’ın dağıtım için ödeme yapması standart bir pazarlama gideri. Hatta bu, bir gıda üreticisinin ürünlerini bir bakkal reyonunun sonunda tanıtmak için ödeme yapmasından farklı değil. Ve bu ödemeler, diğer tarayıcıların geliştirilmesini sağlayarak rekabeti de teşvik ediyor.
Ayrıca Walker varsayılan arama aracı Google olmadığı takdirde insanların Google ile arama yapmak için çaba harcadığını da ileri sürdü. Walker bu hafta verdiği bir röportajda, “Windows cihazlarda arama yapan kişilerin çoğunluğu Google kullanıyor. Varsayılanlar önemlidir, ancak belirleyici değildir” dedi.
“GOOGLE İÇİN VAROLUŞSAL BİR TEHDİT”
Walker, Google’ın arama ve reklamcılık alanındaki hakimiyeti konusunda da zorluklarla karşı karşıya olduğunu savunuyor. Özellikle Amazon’un güçlü bir rakip olduğunu belirtirken ChatGPT’nin yükselişi ve OpenAI’nin büyük bir tüketici internet şirketi olarak ortaya çıkışı, Google’ın karşılaştığı sorunların arasında olduğunu ileri sürdü.
Google’ın, arama pazarının yüzde 80’inden fazlasını kontrol ettiği göz önüne alındığında davanın sonucu teknoloji dünyasında pek çok şeyi değiştirebilir. Google muhalifi olan Luther Lowe, hakimin şirketin dağılması kararını verebileceğini söylüyor: “Bu dava Google için varoluşsal bir tehdit” dedi.
Antitröst davası Google’ın 25. doğum günüyle aynı ayda gerçekleşecek. CEO Sundar Pichai bir blog yazısında şöyle yazdı: “Arama hâlâ misyonumuzun merkezinde yer alıyor ve yapacak daha çok şey varken bu hâlâ bizim en büyük hedefimiz.”
YAPAY ZEKÂ SORUNU
Google için tek tehlike bu tarihi dava da değil. Davada adil olmayan rekabet koşulları yarattığı ileri sürülse de şirketin tüm rakiplerini yendiğini söylemek şu an için çok zor. Özellikle de yapay zekâ teknolojisine hazırlıklı olmak zorunda, zira Google için şirket tarihindeki diğer tüm teknolojilerden daha yıkıcı olma tehlikesi yarattı.
OpenAI bu yıl 1 milyar dolar gelir elde etme hızına sahip, bu da çoğunlukla GPT dil modellerinin ve abonelik ürünlerinin popülaritesinden kaynaklanıyor ve açıkça hızlı bir şekilde büyüyor.
10 hafta sürmesi beklenen davayı tek başına karara Yargıç Amit P. Mehta bağlayacak. Ayrıca hükümetin elindeki delillerin yetersiz olacağı düşünülse de Google davaya hazırlık için yüksek bir bütçe ayırıp yüzlerce kişiyi görevlendirdi. Şirket, davaya üç büyük hukuk firmasının öncülüğünde katılacak.
Şirketin kaybetmesi halinde teknoloji dünyası kelimenin tam anlamıyla altüst olabilir. Şirket hakkındaki adil olmayan rekabet koşulları yaratmaktan arama sonuçlarına müdahale etmesine kadar pek çok iddianın kanıtlanması halinde teknoloji alanında oyunun kuralları tamamen değişebilir.
