Bugün 21 Haziran. Kuzey yarımkürede güneş ışınlarının, Yengeç dönencesine 90 derece açıyla geldiği günler içindeyiz. Yarın en uzun günü ve dolayısıyla en kısa geceyi yaşayacağız… Gel gör ki, maddi böyle bir durum olmasına karşılık, ülkemiz adeta bitmeyen gecelere mahkûm olmuş durumda… İşini bilmeyen çavuşlar topluluğu, insanlarımıza gün yüzü göstermeme niyetindeler… Her neyse, Merhabalar efendim, hepinize Merhabalar…
Gördüğüm lüzum üzerine, bugün Milli Totemimizden yani BOZKURT‘tan bahsetmek istiyorum… Ülkelerin benimsedikleri veya kendilerine seçtikleri bazı hayvan figürleri vardır… Mesela, Hindistan’da, fil; Bangladeş’ te kaplan; Rusya’ da ayı gibi. Bu tercihlerin sebebi, genelde aynı coğrafyayı paylaşmaktan kaynaklanmaktadır… Sadece Türklerde durum farklıdır… Bizde karakter birlikteliğinden oluşmuş bir durum mevcuttur… Bozkurtun şahsına münhasır bütün özellikleri aynı zamanda, Türk milletinin de özellikleridir… Bozkurt, Dünya üzerinde evcilleşmeyen özgürlüğünden ödün vermeyen yegane canlıdır… Bozkurtu bir şekilde ele geçirin, onu yaşatamazsınız… Bünyesindeki zehirle , hayatına son verir…Türk Tarihinin yetiştirdiği en büyük Bozkurtlardan biri olan, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK‘ ün, “Ya İstiklâl Ya Ölüm” demesini , şimdi daha iyi anlayabiliyor musunuz…Bozkurt, lider donanımlı doğmuş müstesna bir canlıdır. Bir bozkurt karakurt sürüsüne katılırsa, oranın lideri olur… Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün nasıl lider doğduğunu ve olduğunu anladınız mı… Çanakkale’de, sıradan bir subay olarak, Limon Von Sanders emrinde iken, verdiği kararlarla savaşın seyrini nasıl değiştirdiğini hatırlayın… Bozkurt , çok yırtıcı olmasına karşı, avlanırken, yavrulu hayvana saldırmaz… Diğer hayvanlarda ana Baba ölürse, yavru da telef olur. Bozkurt sürüsünde , durum tam tersinedir… Ana baba yok olursa, sürü yavruları himayesine alır… Türk’ün, çoluğuna çocuğuna sahip çıkışı, onları hiç bir zaman tehlikeye atmaması , öne sürmemesi aynı karakter değil mi… Bozkurt avına, sağ ve sol cenahtan hilâl şeklinde saldırır… Uçları kapatır ve yok eder… Türk Savaş tarihini incelerseniz, durum aynen öyledir…Sultan Alparslan Malazgirt’te bu taktikle Bizans İmparatoru , Romenos Diyojen’i bozguna uğratmıştır… Bozkurtun tek eşi olur ve onu da çok kıskanır…Türk Toplumu da aynıdır… Araplaşmış veya, devşirne artığı olanlar hariç. Onlar 4. eş olmaya veya Koca’larını paylaşmaya razıdırlar. Bozkurtun dişisinin yani Asena’nın erkeğinden bir farkı yoktur. Yan yanadırlar… Türklerde de öyledir. Cengiz Han, bütün buyruk beylerimi toplamış, “Ben sizin Hanınızım” dedikten sonra, yanında oturan karısını işaret ederek “Bu da benim Hanım” demiş… “Hanım” lafının oradan geldiğini biliyor muydunuz? Bu olayda maalesef, empoze edilmeye çalışılan, Arap kültürü etkisiyle, epey yara almış durumda…
Her şeyde olduğu gibi Bozkurtun da çakması vardır… Bazıları ona çok benzese de, siyah- beyaz farkı kadar ayrı özelliklere sahiptirler… Halkımız Bozkurtu isim veya soyad olarak çok kullanmıştır ama, köpek ve çakaldan haz etmemiştir. Bu mahlûkların adlarını, küfür niyetine kullanmıştır…”Kurt gibi adam” lafıyla, koltukları kabaran, insanımız; “Köpekleşme, çakallık yapma” gibi laflarla, neredeyse cinayet işleyecek seviyeye gelir… Bu niçin böyledir kısaca bakalım… Kurt boynuna tasma taktırmaz. Köpek, boynunu uzatır. Kurdun önüne bir ton bonfile koyun, sizin adınıza başkalarına havlamaz. Köpeğe; iyice sıyrılmış bile olsa, kemik attığınız zaman sizi sahip bilir dışarıya havlar… Kurdu kapınıza bekçi olarak bağlayamazsınız, intihar eder… Ama köpeği, nereye bağlarsanız bağlayın sürekli dışarıya havlar… Sahibinin yanında iken, ondan daha önce, ona fırsat bile vermeden, hırlar, havlar. Bu yüzden “Köpeklik yapma” tabiri; bize fayda sağlasa bile makbul bir laf değildir… Maalesef gerek işyerlerimizde gerek aile hayatında kurt gibi davranmaktan vazgeçtik… Bu olayların artması karşısında gene Türk motifli bir sözle son noktayı koymak isterim… “Türk Millet’ i Titre ve Kendine dön“…
Kurt sadece Orta Asya Türklerin de kullanılmış değildir… Etrüsklerin Türk olduğuna dair kuvvetli kanıtlar vardır. Peki bu Etrüskler kimdir… Roma İmparatorluğunu kuranlardır… Kurucuları kimdir… Romus ve Romulus Kardeşlerdir… Roma kaynaklarını araştırırsanız; bu kardeşlerin, dişi bir kurt tarafından emzirilerek hayatta kaldıklarını öğrenirsiniz… Dünyanın en büyük imparatorluğunu kuran Romalıların, milli güçlerini nereden aldıkları aşikâr değil mi… İtalyan tarih kitapları, dişi kurdu emziren iki çocuk resimleriyle doludur…
Velhasıl-ı kelâm, kurtlukta asalet vardır. Köpeklikte sefalet vardır… Bir müddet zahmetsiz olarak, kemik sıyırmak hoş gelebilir ama, sadece kendinizi yakmazsınız. Torunlarınıza bile kötü bir miras bırakırsınız…
Dostlarım haydi… Aynı şerefli nokta da gene bir araya gelelim… Hep birlikte uluduğumuz zaman, ortada ne çakal kalır ne köpek kalır… Atalarımız ne demiş “Çakalların Beyliği, kurtlar ortaya çıkana kadardır“. Hatırlayın, bir ara gazete ilanlarını…Doğan görünümlü Şahin diye ilanlar olurdu… Siz esasında Şahin alırdınız ama etrafa Doğan havası atardınız… Doğan görünümlü Şahinler her alanda var… Bu çakmaları tespit edip, sakın peşlerinden gitmeyin… Yoksa, sadece siz değil, Millet’ çe hepimiz helâk oluruz... Gerçek Bozkurtların lideri de ancak gerçek bir Bozkurt olur… Hasbelkader bir yerlere gelmiş çakmaların, şaibelilerin peşini bırakıp asıl sürünüze dönün. Orada sizi kucaklayarak, hüngür hüngür ağlayacak kardeşlerinizi bulacaksınız… Dünya payeleri uğruna zihinlerini kiraya verenlerle işimiz yok… Bize; Kara Budunun karayağız, tertemiz kardeşleri yeter…
Anadolu’da bir laf vardır. “Herkes Anamı sorar, Babamı soran çıkmaz” diye… Muhtemelen , kapitalist sistem, biraz da ticareti arttırmak için, Analar Gün’ ü gibi , şaşaalı olmasa bile , bizleri de hatırlar ve sorar oldu… Ben de bu vesileyle, bütün Baba ve Baba Adaylarının , “gün”ünü kutluyorum… Memleket değerlerini “Babalar gibi satarım” diyerek, Babalık müessesesine farklı bir misyon yükleyen eski Maliye Bakanımız, Kemal Unakıtan’ı ( Kemal Abi) hatırlamadan geçemeyeceğim… Yalnız; Ülke değerlerini satmayı, Babalık sistemiyle alakalandırdığı için, sadece onun “Gün”ünü kutlamıyorum… Gelen , gideni aratır sözünü , öksüz bırakmayan Yılışık Damadın da , “Gün”ünü kutlamakta kararsızım… Gerçi her ikisi de Milletimizin Babasından , eşseklerin su keyfiyle alakalı iyi bir dayak yediler ama , gene de yüreğimiz soğumadı… Bu sene, Babasız ilk Baba’lar Gün’ ünü idrak edeceğim… Sevgili Babam İmam Rıza Ören geçen Yıl 12 Eylül’de Hakk’ın rahmetine kavuştu… Onun için bir Fatiha’yı esirgemezseniz beni ve onu ihya edersiniz…
Radyo’da şu an çok sevdiğim bir şarkı çalıyor…”Her güzel şey gibi bitmeyecek mi, bırakıp ta bizi gitmeyecek mi“… Sizlerle birlikteliğim çok güzeldi, ama bitti. Fakat, hiçbirinizi, bırakıp gitmem asla mümkün değil. Sadece kısa bir ayrılık söz konusu… Sayılı gün çabuk geçer, bu istekle, buluşacağımız günün heyecanını hissetmeye başladım bile…Siz de durum nasıl… Hepinizi Allah’ a emanet ediyorum. Hoşça kalınız…