Pek öyle olmasa da hafta sonlarının, sihrine kapılmış fert edasıyla gene de “Merhaba“mızı çakıp yola çıkalım… Yola çıkalım dedim de aklıma geldi… Bu olay öyle yazıldığı kadar kolay değil… Evde unutulan bir şey için, Temelli’den geri döndüğümü bilirim… Bu nerden mi aklıma geldi. Kafamda bambaşka bir konu var iken, eve geri döndüm ve yeni konu ile karşınıza çıkmaya hazırlanıyorum…
Corona olayında başından beri sergilenen “Algı Operasyonları” iflas etti… Halk tabiriyle, takke düştü, kel göründü… Şimdi bir de bizim açımızdan olaya bakıverin. Sürekli bir imaj yayıldı… Türkiye çok başarılı diye… Aslında öyle bir olay yok. Yapılan buz gibi “Gri Propaganda“… Kendimizi; yaptıkları hatalardan ders çıkardığımız ülkeler ile mukayese ettik… Ciddiye almayarak zor günler geçiren, İtalya, Fransa, İngiltere gibi Ülkelerin rakamlarının arkasına sığındık. Devekuşu gibi başımızı kuma gömdük. Alınan abuk sabuk kararları, tıpkı +65 gibi, dahiyane fikirler gibi lanse ettik… Herkesi aptal yerine koyarak, ölenlerin %90-93’ü +65 dedik… Peki bu ileri yaşı 3 Ay, eve kapatmasaydık oran %100’e mi çıkacaktı. Tabi ki hayır. Belki daha aşağı inecekti. Akil pozisyondaki kimseler, toplumu disipline edebilirlerdi… Anayasaya ve İnsan haklarına aykırı bir şekilde ben dahil birçok kimseyi haksız yere evlerine kapatıp; sanki koruyormuş modunda, hepsini ölüme hazır hale getirdik… Kısa hafta sonu yasağı biter bitmez gece 24.00’de kendini sokağa atanlara hak verip, üç aydır, evde hapis kalanlara “Biraz daha sabır” dedik…
Dedim ya hep çok kötüye bakarak, kötüyü iyi gibi göstermeye uğraştık… Avusturya bu işi 3 Hafta yasak uygulayarak bitirdi… Yunanistan 163 ölü ve sıkı önlemlerle normale döndü… KKTC bile neredeyse “0” hasarla durumu kurtardı… KKTC’nin WHO ya alınması için yapılan, durum değerlendirmeleri ve siyasi baskılar olmasa vaziyetten hiç haberimiz olmayacak, “Yaşa Sahip” diye bağıracaktık… Bu saydığım Ülkeleri ve neticeleri bahseden var mı… Kötüden biraz iyi olduğumuz, abartılarak, çok iyiymişiz gibi servis edildi… Geçtiğimiz günlerde, anlı şanlı Sağlık Bakanımız çıkıp son noktayı koydu ve ağzındaki baklayı çıkardı…Olaydaki başarıyı (!!!) CB Hükümet sistemine bağladı ve Ağasına teşekkür etti… Derler ya, Allah’ın sopası yok ki…diye. Hazretin yalakalık halinin üzerinden 24 saat geçmeden, vaka sayıları katladı 1500’leri aştı... İşin sevabını Ağasına bağlayan, kabahati kime bağlayacak durumu nasıl kurtarmaya uğraşacak, nasıl kıvırtacak hep birlikte izleyeceğiz… Gene kuru sıkı tehditler havada uçuşmaya başladı… Asarız, keseriz, sıkı önlemler vs. laflarının bini bir para… Kimse inanmıyor zaten. Genel bir karantina mümkün değil. Bu iş için “Süper Durumdaki” Maliyemizin verecek 5 parası yok. Bu yüzden kabak gene +65 in başına patlayabilir… Vur Abalıya. Salarız, ablaları “Bu size Allah’ın bir lütfu, kendinizi ibadete verin” gibi yaklaşımlarla kapımıza dayanırlar… Sosyal Medyaya çıkıp, “Corona da neymiş” deyip, göğsünü yumruklayarak bizi zorla , Darvinci yapmaya uğraşan kişiler ; olayı çörekotuna olmazsa, yanmaz kefene bağlayan Cübbeli , cübbesiz bir sürü soytarı varken; AVM’ler de , asker uğurlamaların da, taziye evlerinde sorumsuz insanlar fink atarken, inanın ki kabak bizim başımıza patlar… RTE , bir Gün TV’lere canlı bağlanır.(Hangi gün bağlanmıyor ki), “+ 65’ler, kendilerine sağladığımız imkanları layıkıyla değerlendiremedi, vaka sayısında patlamalara sebep oldu.” deyip izin saatlerimizi 10.00-20.00 dan 10.30-19.30 a çekebilir… Bütün cahillerimiz de hep birlikte “Adam işi biliyor” diye elleri patlayana kadar alkışlar… Kampanya devam ediyor…”65’e zulme, oy ok” her fırsatta yayalım…
Gelelim ikinci konuya. Hükümet, bilerek ve kasıtlı olarak Ayasofya işini gündeme taşıdı. Hiçbir konuda başarılı olamayanlar, acaba bir iki şaşkın bulup mindere çekebilir miyiz diye hesaplar yaparken, kendilerine altın tepside sunumlar yapıldı… Bu konulara girenin yanacağı bir siyasi iklim varken ve de , Gn. Bşk.ı , dini konularda tartışmaya girmeyin talimatını vermişken biri çıkıp yapacağını yaptı… Cahilin birisi, işi daha da ileri götürerek, “Sultan Ahmet Camii de Müze olsun” dedi… Mermisi bitmiş rakibe , roketatar sundu… Kendimi frenleyerek, bu adama en hafifinden “Kripto AKP’li” veya “Tuva Atı” demekten başka çarem var mı… AKP Sözcüsü Ömer Çelik , anında durumu değerlendirdi… Şimdi Abla’ lara da gün doğdu, kapı kapı, Zat- ı Muhteremin sesini herkese dinletip, klasik sonla, “Zaten bunlar camileri de ahır yapmadı mı” ile noktalayacaklar… Atalar ne demiş…”Senin gibi dost varken, düşmana ne gerek…”
Gelelim, şuurda ne işimiz var, burada ne işimiz varcılara. Sonra da çıkarlar, biz niye ABD gibi değiliz, niye Rusya gibi değiliz derler… Bu Emperyalistlerin, Dünya’nın her yerinde ne işleri var. Adam 15.000 km uzaktan geliyor, sınırımızda bir terör devleti kurmaya çabalıyor ama bizim, sınırdan 100 m girmemize cevaz yok… Türkiye bunlar gibi evveliyatı olmayan bir devlet değildir. Binlerce yıllık, geleneklerimiz olan bir ülkeyiz. Sadece Mısır’da kaç Devlet kurduğumuzu bilemezler. Tolunoğulları’ndan , Memlüklüler’e kadar… Ayrıyeten bunların, CB forsunda yerleri bile yoktur… O Coni , gelecek, burnumuzun dibinde iş çevirecek, biz seyredeceğiz. Yok öyle bir Dünya… Bu mal varlıkları tehdidi olmasa, işin boyutu çok farklı olacaktı… Libya olayı esasında daha mühim… Akdeniz’de boğulmak üzereyken, Cahit Yaycı Paşa gibi değerli komutanlarımız sayesinde, tam anlamıyla kefeni yırttık… Amerika, İsrail, Yunanistan, Mısır, Kıbrıs Rum’u dondu kaldı. Şu an bile parpazlıyorlar, sık sıkta saçmalıyorlar ve cevabını da alıyorlar… Denizde bu aç gözlü canavarlarla boğuşurken, karada karşımızda kimler yok ki… İnanın yedi düvel var… BAE sinden, Afrikalısına, Rus’un yan kuruluşu Wagner’e kadar, Mısır’a kadar herkes var. Hepsini de galebe çalıyoruz… Aklıma ne geldi biliyor musunuz… Şu AKP mitinglerine, kefen giyip gidenler var ya, onları Kef-Er diye bu Rus paralı askerlerinin karşısına dikelim, görsünler günlerini… Bayanlardan gitmek isteyenleri de, Türk dil kuralları gereği Keferiye veya kefere adı altında yollayabiliriz…
Son olarak, Emine Hanım harikalar yaratıyor. Memleketin ufkunda sabit, parlak bir güneş gibi duruyor… Paraguay Devlet Başkanı bile kendilerinden yardım talep ettiler…CB Eşi diye resmi bir makam var mı bilmiyorum. Yoksa, Hanımefendi yardımlar için hangi kuruluşa, talimat verecek… Kendi imkânlarıyla yollaması da mümkün. Hermes Çanta ile Cucci eşarbı bozdursa, bir uçak dolusu malzeme eder… Benden söylemesi: Hanımefendi için, derhal Azerbaycan modeli gündeme gelmeli, yoksa Arap Birliği çok önemli görevler teklif edebilir… Aklıma takıldı. Bizim şu meşhur “Tosun” Latin Amerika’da, orada Paraguaylı, Bolivyalı, Kolombiyalı vs bayanları, İslam’a davetle meşgul… Acaba Paraguay Devlet Başkanına tiyoyu O’ mu verdi… Fazlası dedikoduya girecek, ne me lazım, günaha girmeden veda edelim. Hepiniz Allah’ a emanet olun, hoşça kalınız…