Yusuf Dülger
Yusuf Dülger

Aklını Kaybeden Bir Toplum

featured

Bu çöküntülerde Türkiye’yi yönetenlerin eli var. Böylelerinin her biri ya bir odun veya şeytandır. Bunların arkasında Emevî dinciliği ve Batı sömürgeciliği var. “Bizdensandıklarımızın çoğu ölüm meleğidir. Köy okullarının sonu bunun kanıtıdır. Kim olursak olalım, bunu bileceğiz. Eceline susamış canlılar olmaktan çıkacağız.

 

8-12 Ağustos 2023 günlerinde Bozkır ve Hadim’in bazı köy ve yaylalarını gezdim, toplumun aklını kaybettiğini gördüm. Bir iki örnekle anlatayım.

Giderken yolda kavun, karpuz satan, birkaç ülke gezmiş, “uyanık” diyebileceğiniz bir yurttaşımız, yaptığımız alışverişten sonra, FETÖ-AKP mücadelesine girdi, FETÖ’yü aklamaya çalıştı, akıl kaybını gösterdi.

Doğup büyüdüğüm köyüme (Yeniköy) girince, okuduğum ilkokula gittim. Baktım perişan, yüreğim sızladı.  Bahçe duvarları çökmüş, büyüttüğümüz ağaçlar kurumuş, balkonlarında dahi diken bitmiş, kapısı bir teneşir sehpasıyla kapatılmış.

Rahmetli Ahmet Altay ve Hasan Aydemir öğretmenlerin yeşerttiği bahçede, babalarımızın imece usulüyle yaptığı MEKTEPTE kıyamet kopmuş.

Cumhurbaşkanlarından muhtarlara, millî eğitimcilerden köydeki yurttaşlara kadar hepimiz bunun sorumlusuyuz. Seçilmişlerin erdemsiz, atananların ehliyetsiz, seçenlerin ahmak olduğu bir ülkeyi görmek isteyenler, Yeniköy İlkokulu’nu görsünler yeter. Bu acı sırf Yeniköy’de değil; okulları kapanan tüm köylerde var. Bu eğitim öğretim yaramızla ilgili bir iki bilgi vereyim.

 Osmanlılar döneminde halkımız okuma yazma bilmezdi. Köy ve kasabalarda okul yoktu. Halk cahildi. Halk “aşar” vergisiyle sarayı besler, savaşlarda ölürdü. Sürü yerine konur, kendisine REAYA denirdi. Ulus ve bağımsızlık bilinci yoktu.

 T.C. kurulduktan sonra, Mustafa Kemal bir AYDINLANMA-ULUSLAŞMA dönemi başlattı. Herkes kendi okulunu yaptı, Cumhuriyet’in eğitmen ve öğretmenleriyle tanıştı. Mektup yazmayı, alışveriş etmeyi, hesap yapmayı öğrendi. Bayrağımızı ilk kez o okullarda görüp selamladık. İstiklal marşlarımızı o okulların önünde söyledik. Bağımsızlık coşkusunu, vatan sevgisini oralarda kazandık.

Gelinen noktaya bakın; “TAŞIMALI EĞİTİM” gerekçesiyle o okullar kapatıldı. Artık köylerde İstiklal Marşımız söylenmiyor, bayrağımız dalgalanmıyor. Bugün köylerimizde, halkı aydınlatacak öğretmenlerimiz yok.

Geçmiş yıllarda Köy Enstitüsü ve Öğretmen Okullarını bitirmiş eğitimcilerimiz; bize ağaç çukuru kazma, meyve fidanı yetiştirme gibi güzel huyları aşılarlardı. Onların yerini bugün, tarikat-cemaat-siyaset bağımlısı, bağnaz hocalar, tembelleşmiş köylüler aldı.

Büyük Asarlık’ta, Selçuklu dönemine ait tarihi caminin hemen önüne yeni yapılmış beton caminin önünde oturan birisiyle sohbet ettim. 30-40 yıllık güzelim sedir ağaçlarını göstererek: “Bunları keseceğiz. Yerlerine çınar dikeceğiz dedi.” Niye deyince, “çamın döküntüleri camiyi kirletiyor da ondan” yanıtını verdi. Yazık olur, nasıl eliniz varacak, bunu kim planladı deyince; “birkaç köylü ve imam” dedi.

Adama, beni imamın evine götür dedim. Amacım hem camları kestirtmeyin demek hem de kapalı tutulan tarihi camiyi açtırıp içini görmekti. Gittik, imam köyde yokmuş. Şu kafaya bakın, köyün birkaç akıllısı (!) ile imamı, “camiyi kirletiyor” diye nefis çamları kestirecekler. Cemaat olsun, imam olsun, gerçekten çoğumuzun beyinleri kireçlenmiş. Nefes borularımızı, can damarlarımızı kesiyoruz da bilen yok.

 Köy okulları yıkılırken; köy yol ve yaylalara ihtiyaçtan fazla mescit yapıldığını gördüm. Okula sırtımızı dönmüş, mescit yarışına girmişiz. Demek biz, İslam dinini bilmediğimiz kadar da riyakâr (sahte) bir Müslüman kitlesi olmuşuz. Yaratan “Oku” diyor, biz okulları kapatıyoruz. Yaratan, “çalışan, üreten” insanlar olun diyor, biz tüketici, Uzak Doğu’nun ilkel dindarları oluyoruz.

Bu çöküntülerde Türkiye’yi yönetenlerin eli var. Böylelerinin her biri ya bir odun veya şeytandır. Bunların arkasında Emevî dinciliği ve Batı sömürgeciliği var. “Bizdensandıklarımızın çoğu ölüm meleğidir. Köy okullarının sonu bunun kanıtıdır. Kim olursak olalım, bunu bileceğiz. Eceline susamış canlılar olmaktan çıkacağız.

Umutsuzluk yok. Cumhuriyet’in yetiştirdiği aydınlar bu kötü gidişi önleyecektir. Küçük bir örnek vereyim. Küçük Hisarlık Köyü’nden emekli öğretmen Sn. Mithat Arı, köyünde kapatılan ilkokulun yıkılıp gitmemesi için köylülerine: “Okulun bakımını yapalım, düğün, dernek ve bayramlarda toplanıp kaynaşalım” demiş. Öneri kabul görmüş, okul yıkılmaktan kurtulmuş. O okul şimdi köyün sosyal hizmetleri için kullanılıyormuş. Demek herkesin yapabileceği bir hizmet var.

Gezi ve gözlemlerimi anlatmayı sürdüreceğim.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!