Umudun bittiği yer, her şeyin kabullenildiği yerdir. Her şeyin kabullenilmesinin ileri aşaması, köleliktir. Bu safhaları geçip, kölelik noktasına gelmiş, çoğu da ferasetinden emin olduğumuz %50’lik bir kitlemiz var. Salim yarınlara, aydınlıklara çıkmak için, başımızdakilerin hayat suyu olan bu kesimi eritip siyaset ekonomisine kazandırmamız acil olarak gerekmektedir. Yoksa, uğruna öleceğimiz bir Yurdumuz bile kalmayacak… Hepinize Merhabalar olsun, canlarım…
Bu aralar, Cumhur ittifakı ve de ağırlıklı olarak Ca-Ce üzerinden, büyükşehir belediyeleri hakkında laflar üretilmekte, bunlara istinaden de, tehlike ortamı oluşturularak, herkes Yüzsüz, Arsız, Kripto etrafında toplanmaya davet edilmektedir... Yani bir bakıma, genel seçimlerde olduğu gibi, ölümü gösterilip, sıtmaya razı olma ortamı oluşturulmaya çalışılıyor… Beyler, O Pazar bitti… Bizim Urfa’da bir tabir vardır, sevgili Kardeş’ im Rüştü’den özür dilerim, Şanlıurfa’da bir tabir vardır… “Eşek olan bir kere düşer” derler. Bizde ikinciyi düşersek, rahmetli babamızın kemiklerini sızlatırız… Kripto Kemal Efendi %25 oy alırsa, “Altı partiyle aldığım oyu tek başıma aldım, seçimin galibi benim” der… %30-35 alırsa, “CHP, oy patlaması yapmış, halkımızın teveccühüne mazhar olmuştur” diyerek gene zeytinyağı rolü üstlenir, %15-25 arası oy alırsa “Halkımız bize muhalefet görevi vermiştir. Mesajı aldık gereğini yapacağız” diyerek, ancak pantolonu ve koltuk arasındaki tutkalları kalınlaştırır… Yani Kısacası CHP işi bitmiştir... Ne zamana kadar asla gündeme gelmez? Atatürkçüler iş başına geçene kadar... İçinizden, peki belediyeleri, AKP’ye mi bırakacağız diyenlere de, hayır diyor ve çareyi söylüyorum… Başta Ankara olmak üzere, İstanbul, Adana, Mersin, Antalya, Eskişehir vs Belediye Başkan veya adayları, üye iseler partilerinden istifa edecekler, bağımsız olarak aday olacaklar ve Cumhur İttifakı’nın karşısında ki her oya talip olacaklardır… Bizim bir daha CHP gibi bir oluşuma, hele hele, yüzsüz ve arsızın olduğu bir yere oy vermemiz mümkün değildir…
Yıllardır söylediğimiz, olacakları da önceden bildirdiğimiz konuya gelelim… +65 rezaleti. İstismarın bu boyuta çıkmasının, netice olarak tedbirlerin alınmasına sebebiyet vereceği ortadaydı. Nitekim olmaya da başladı… Burdur halk otobüsleri isyan etti. İlk önce 1-8-2023 itibariyle, daha sonra da 15-10-2023’ten sonra +65’i ücretsiz taşımayacaklarını ilan etti… Türkiye genelinde 15 Ekim itibariyle bir karar alınacak. Aşağı yukarı belli olan sonuca göre de ücretli dönem başlayacak. Hani bir laf vardır. Deveye sorarlar, inişimi seversin, çıkışı mı diye . Cevap, “Allah düz yolu göğe mi çekti“dir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ortayı bulamadık. Makulü yakalayamadık… İki kere ölçüm yaptım. Ön koltuğa oturup saydım. Otobüse binen on kişiden sekizi +65’ti. Nüfusa bakıyorsunuz %10, otobüse bakıyorsunuz %80. Şimdi bu hoyratlığa çözüm bulunacak, olay nihayetlenecek. Olan da garibanlar olacak. Kırk yıl başı, hastaneye, laboratuvar gitmek mecburiyetinde olanlara da külfet gelecek… Sadece eleştiri değil, yanına çözümü de koyan birisi olarak tekrar ediyorum. Acil olarak, suistimal abidesi kartlar günde iki kere kullanımla sınırlanmalıdır… Evet büyük kentlerde hastaneye çift vasıtayla gidilmekte. Bunun için de bir gün öncesinin hakkı ancak bir gün sonrasına kalabilmelidir… Benden daha iyi çözüm getirenler çıkabilir, onlara da saygım var ama lüzumsuz boş yere işgal dönemi bitmiştir… Hepinizin bildiği, altın yumurtlayan tavuk hikayesi vardır. Tamahkâr insan, tavuğu keserek, bütün altınlara hemen konmak istemiştir ama elindekinden de olmuştur… Ey +65’ler siz, altın yumurtlayan tavuğu kestiniz. Defalarca ikaz ettim ama nafile… Şimdi tabana kuvvet…
Hoca’nın oğlu, Fatih şu sıralar babasını anımsatmaya başladı. Meclis’teki oylamalarda, Haktan yana davranıyor. En son gaz ve petrol çıkışı itirafı kayda değerdi…Kim olduğunu hatırlamıyorum ama demek ki iyi bir yalancı, TV’lere çıkarak Gabar’dan 100 bin varil çıkıyor, gibi laflar etmişti. Her seçim öncesi bunların olduğunu Defaatle yazmıştık ama kime yazdık… Şimdi de Cumhur İttifakı’nın önemli bir ortağı olan Fatih Erbakan ne gazın ne de petrolün gerçek olmadığını, hepsinin hikâye olduğunu söylüyor… Emekli zulmü içinde muhalefetle birlikte hareket eden Erbakan, sanki 2028 seçimleri için şimdiden çalışmaya başladı gibi… Belki de, babasına isyan edip onu madara edenlerden böyle intikam alacak. Sanki Yerli ve milli Arap Emita ve Banker Bilo, avucunu yalayacak gibi…
Her güzel şey de zaman gelir biter, tıpkı birlikteliğimiz gibi. Bitmenin sevindirici olan yanı nedir diye sorulsa, kötülüklerin de bir gün biteceği derim. Allah’a emanetsiniz. Hoşça kalınız…