Önce Melih Bulu, ardından da Prof. Dr. Naci İnci‘nin usulsüz bir şekilde, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü görevine atanmasından bu yana üniversitede öğrencilerin özgürlüğünü kısıtlayacak adımlar atılmaya devam ediliyor. İki yılı aşkın süredir öğrenci protestolarının devam ettiği üniversitede bu kez de öğrenci kulüplerine ait olan odalar boşaltıldı.
Kahramanmaraş depremlerinin ardından yapılan çalışmalarda, Boğaziçi Üniversitesi’nde bulunan dört yurt binasının depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yaklaşık 1200 öğrenci yurtlarından çıkarılmış, okul yönetimi ise bu öğrencileri geçici olarak kulüplerin odalarına yerleştirme kararı almıştı. Ancak öğrencilerin iddialarına göre üniversite yönetimi bu odaları fakülte haline getirmek istiyor.
”Yönetim, öğrencilerin getirdiği çözüm önerilerine kapalı”
Kulüpler, taşınma kararına tepkili
Dört senedir çalışma yürüten bir öğrenci kulübünün üyelerince yapılan ortak açıklamada, yönetimce odaların taşınmasının planlandığı yerle ilgili şunlar söyleniyor:
“Kulüp odalarının taşınması planlanan yer, çalışma yapmaya elverişli değil. Burayı büyüklüğü itibarıyla ancak depo olarak kullanabiliriz fakat bodrum katta bulunan ve güneş almayan bu havasız alan, kulüp altyapılarını sağlıklı bir şekilde muhafaza etmeye de imkan sunmuyor.
Kulüp odalarının taşınması, yönetimin öğrencileri kampüslerden uzaklaştırmaya yönelik politikalarının çok önemli bir parçası çünkü biz birtakım görüşmelerde uzun vadede yönetimin bizi çıkarttığı yurt binasını ve güneydeki kız yurdunu fakülteye çevirmek istediğini de öğrendik. Böylece Boğaziçi Üniversitesi’nin sembolikleşen kampüsünde barınma imkanı kalmayacağı için bir gününün tamamını kampüste geçiren hiçbir öğrenci olmayacak.”
Kulüp üyeleri, bu kararın öğrencilere karşı bir politika içerdiğini belirtirken durumun öğrencileri nasıl etkileyeceğine şu sözlerle dikkat çekiyor:
“Güney Kampüs’te yer alan erkek yurdunun ilk katında, 27 kulübün kullandığı, 15 kulüp odası bulunuyor. Planlar, buradaki kulüp odalarını yurt odalarına çevirip yaklaşık yüz öğrencinin bu odalarda ‘üç katlı ranza’ sistemine geçerek barınmasını öngörüyor. Kulüp odalarının yurda çevrilmesi hâlinde bile binden fazla öğrencinin nerede barınacağı belirsiz.”
”Kulüpler bizim için aynı zamanda birer okul”
Öğrencilik yıllarında kulüp üyesi olarak çalışma yürütmüş bir Boğaziçi Üniversitesi mezunu kulüplerin öneminden şu şekilde bahsediyor:
“Boğaziçi Üniversitesi çok köklü bir kulüp geleneğine sahip. Kulüpler bizim için aynı zamanda birer okul. Burada birçok sanatçı, fikir insanı, önemli iş insanları yetişmiş ve bu kişilerin çoğu Boğaziçi’ndeki kulüplerde çalışma yürütmüş, hatta bazıları mesleklerini kulüplerde edindiği birikimle seçmiş. Boğaziçi Üniversitesi’nde 43 kulüp var. Bu kadar fazla kulübün çalışmalarını sürdürebilmesi için ciddi bir altyapıya ihtiyacı var. Zaten son yıllarda kulüpler altyapı konusunda zorlanmaya başlamıştı. Yeni fakülteler açıldı, bölüm kontenjanları arttı… Kulüplerin kullandığı çalışma alanları bu nedenle yetersiz hâle gelmeye başladı.”
”Boğaziçi’nin o meşhur fotoğraflarındaki hayat ancak öğrenciler ordaysa var”
Son olarak kulüplerin imkanlarının kısıtlanması yerine arttırılması gerektiğini söyleyen üniversite mezunu, Boğaziçi Üniversitesi’nin imajı ve kalitesi için öğrencilerin memnuniyetinin önemini ise şu sözlerle aktarıyor:
“Aynı zamanda güney meydanda, Boğaziçi Üniversitesi denilince aklımıza gelen ilk yerde bu çalışmaları yürütüyor olmak; öğrencilerin sosyalleşmesi, üretim alanları içinde bulunması, öğrenciler arası dayanışmanın kurulabilmesi için çok kritik. Güney meydanın öğrencilerden ve kulüplerden arındırılmaması gerekiyor. Çünkü Boğaziçi’nin o meşhur fotoğraflarındaki hayat ancak öğrenciler ordaysa var.”