Partisinin 1. Olağan Düzce İl Kongresi’nde konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. “Ülkeyi yönetenler, bu salgını da kötü yönetti” diyen Babacan, Koronavirüs vaka sayılarının aylarca açıklanmamasına dair “Siz bu millete hizmet etmek için seçildiniz. Bu millete hizmet edecek kişi halktan hakikati gizleyemez” ifadesini kullandı.
Gerçek sayıdan emin olmadıklarını dile getiren Babacan, “Hiçbir şey olmuyormuş gibi iş hayatı devam ediyor. Alışveriş merkezleri açık. Adliyeler açık. Belediyeler açık. Tüm kalabalık mekânlar açık. Bu halk sizin salgını kötü yönetmeniz nedeniyle, yanlış politikalarınız nedeniyle ölüyor. Artık buna bir son verin” açıklamaında bulundu.
Ali Babacan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Ülkeyi yönetenler, bu salgını da kötü yönetti. Önlem alması ve salgını kontrol altında tutması gerekenler neredeyse sadece izlemekle yetindiler. Sözde pandemiyle mücadele için Bilim Kurulu kurdular. Onlardan da hakikati gizlediler. Aylardır hepimizden vaka sayılarını gizlediler. Daha yeni yeni açıklamaya başladılar ki uzmanlar bu sayıların da gerçek olmadığını söylüyor. Doğruyu söylemedikleri ortaya çıktı, hâlâ da gizlemeye devam ediyorlar. Siz bu millete hizmet etmek için seçildiniz. Bu millete hizmet edecek kişi halktan hakikati gizleyemez. Böyle bir hakkı olamaz. Göreviniz bu ülkeye, bu millete hizmet etmek olmak zorunda.
Gizleyemezsiniz! Bu halktan bilgi gizleyemezsiniz. Şeffaf olmak zorundasınız. Bunun aması, fakatı, lâkini yok. Hiçbir mazereti yok. İnsanlar ölüyor. Halkımız ölüyor. Bundan daha acil, daha önemli hiçbir gündem olamaz.
Salgın başladıktan sonra Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı çeşitli reklamlarda şöyle yazıyordu, hatırlıyor musunuz: ‘Koronavirüs alacağınız tedbirlerden güçlü değildir’. Ben de buradan hükümete sesleniyorum: Koronavirüs hükümetin alacağı tedbirlerden güçlü değildir.Aylardır tedbir almayan sizsiniz. Aylardır yapılması gerekenleri söyleyenlere kulaklarını kapatan da sizsiniz. Bugün eğer bu kadar fazla can kaybediyorsak, bugün eğer hastalık hızla yayılıyorsa, bu sadece iktidarın yanlış politikasından kaynaklanıyor. Kimse suçu başka yerde aramasın.
Salgınla mücadele iyi yönetilmedi. Özellikle hazirandan beri, neredeyse hiç önlem alınmıyor. Turizmden biraz para gelsin de ekonomi hareketlensin‘ zihniyetiyle baktıkları için önlem almadılar. Hastalığın yayılmasını umursamadan vatandaşa ‘maske tak‘ demekle yetindiler. Bugünlerde, resmi verilere göre, günde yaklaşık 200 vatandaşımızı kaybediyoruz. Özellikle ‘resmî’ diyorum. Gerçek sayıdan emin değiliz. Hiçbir şey olmuyormuş gibi iş hayatı devam ediyor. Alışveriş merkezleri açık. Adliyeler açık. Belediyeler açık. Tüm kalabalık mekânlar açık. Bu halk sizin salgını kötü yönetmeniz nedeniyle, yanlış politikalarınız nedeniyle ölüyor. Artık buna bir son verin.
Geçtiğimiz pazartesi gecesi cumhurbaşkanı salgınla ilgili yeni önlemleri canlı yayında açıkladı. Tüm Türkiye ne olacağını merak ettiği için ekran başındaydı. Ama huylu huyundan hiç vazgeçer mi? Vatandaş can derdinde bunlar başka bir şeylerin derdinde. Yine başladı muhalefete saldırmaya.
Sayın Erdoğan, bir kez olsun, mesela söz konusu sağlık iken, aklınıza tüm Türkiye’nin cumhurbaşkanı olduğunuz gelmiyor mu? Bir kez olsun, anayasa gereği tarafsız olmanız gerektiği aklınıza gelmiyor mu?
Kavgasız, hamasetsiz konuşamıyorlar. Ülke bütünlüğünü değil kutuplaştırmayı ilke edinmişler. Ama biz bu zihniyeti kabul etmiyoruz. O yüzden biz, tüm Türkiye’nin sesi olmak için çalışacağız. Ayrımcılık yapmadan ülkemizin ve halkımızın menfaatleri için çalışacağız.Şu anda hastanelerde yer yok. Yoğun bakımlar doldu. İnsanlar torpil ayar-lamaya çalışıp yakınlarına yatak arıyor. Halkımız nefessiz kalıyor, tedavi imkânına ulaşamıyor. Bunları medyada görebiliyor muyuz?
Bu vesileyle, hâlâ çoğulcu demokrasi adına mesleğini hakkıyla yapan, yap-maya çalışan gazeteci arkadaşlarımızı da anmak isterim. Bugünkü iktidarın ekonomik yıpratmasının yanı sıra, ideolojik denetim aracına dönüştürdüğü RTÜK cezalarıyla karşı karşıyalar. Geçtiğimiz gün Habertürk televizyonu RTÜK tarafından cezalandırıldı. Biz halkımızın haber alma hakkının ve basın özgürlüğünün çoğulcu demokrasi için bir zorunluluk olduğunu söylüyoruz. Basının baskıyla karşılaşması tüm ülke için, demokrasi için bir tehdittir. Özgür basının yanındayız, susturulmaması için elimizden gelen çabayı göstereceğiz.
Son dönemde haber alma hakkını kullanabilmek için elimizde kalan tek yer, kısıtlı erişimiyle sosyal medya. Ama arkadaşlar bugünkü iktidar orayı da engellemek için çalışıyor. Biliyorsunuz bir yasa çıkardılar. O yasaya göre yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Yandaş medyada ve devlet kanalında ne yayınlanıyorsa sosyal medyada da sadece onu görmemizi istiyorlar. Eğer bu inatlaşma devam ederse içe kapalı, dünyadan kopuk, daha da fakir bir ülke olacağız.
Bakın, Hazine ve Maliye Bakanları kayıplara karışmadan evvel, istifasını sosyal medyadan paylaştı. Kendi abisinin başında olduğu gazete ve televizyon bile istifayı yayınlamadı. Eğer sosyal medya olmasaydı, kayıp bakan istifasını duyuracak mecra bile bulamayacaktı. Özgürlük herkese ve her zaman lazım. Size bile…
Aylar geçti, halkımız hem sağlığıyla boğuşuyor, hem açlık sınırında yaşıyor. Bunlar hazineyi boşalttılar ama kendi harcamalarına kaynak buluyorlar. Sıra vatandaşa gelince bırakın yardımı, IBAN vererek vatandaştan yardım toplamaya çalışıyorlar.
Bir de dün bir açıklama yapmışlar. ‘Salgın nedeniyle sıkıntı yaşayan bazı ülkelere bütçe desteği vermeye çalışıyoruz’ demişler. Anlıyoruz ki artık şuur falan da kalmamış… Ekonomi çökmüş, vatandaş aç biilaç yaşıyor. Madem paranız var, bu vatandaştan ne istiyorsunuz? Ne diye hâlâ yardım istiyorsun, ‘vergi vergi’ diye yakasına yapışıyorsun?