Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Alagöz, iki ayrı açıklama yaparak hükümetin ekonomi ve memur, emekli zammını eleştirdi.
Türk Milleti hayat pahalılığı altında ezilirken, AKP hükümeti yeniden bir “illüzyon” ile sabit gelirli olan memurların gelecekteki özlük haklarını gasp etmiştir.
AKP hükümeti memurların temmuz maaşlarını; toplu sözleşme zammı, üzerine enflasyon farkı, bunun da üzerine 8 bin 77 lira seyyanen zam vermiştir. Ancak bu zam her nekadar yüksek gibi gözükse de seyyanen verilen 8 bin 77 Türk Lirası, memurların hiçbir özlük haklarının iyileşmesine katkı sağlamayacaktır. Örneğin; mesai ücretlerine, ders ücretlerine, yolluklarına, emekli aylıklarına, kıdem tazminatlarına veya maaş içinde aldığı diğer desteklere yansımayacaktır. Ocak 2024 memur zamları, seyyanen yapılan artışın dahil edilmediği maaş üzerinden gerçekleşeceği için, memurların hayat pahalılığı altında ezilmesine neden olacaktır. Ayrıca seyyanen yapılan 8 bin 77 TL’lik zammın, reel değeri korunarak gelecekte de verilmeye devam edeceği konusunda ne sendikalar ne de AKP hükümeti tarafından hiçbir açıklama yapılmamıştır. Başka bir ifade ile memur maaşlarına seyyanen maaş artışı yapmak, memurların gelecekte elde edeceği gelirleri zamana bağlı olarak geri almaktır. Reel ücret kayıplarının telafisi seyyanen zamma değil yapılan yüzdesel maaş zammı ile mümkündür.
Bunun yanında memur, işçi ve bağkur emeklilerine yapılan %25’lik maaş zammın da, yaklaşık 14 milyona ulaşmış emeklilerimizin hayat pahalılığı altında ezilmesine izin verilmesi demektir.
AKP hükümeti; harç, vergi ve benzeri bütün kamusal hizmetlere Ocak 2023’ten buyana öce %122, sonra bunun üzerinde %50 zam yaparken; ekmek, toplu taşıma, gıda ürünleri, benzin gibi ürünlerin fiyatları ortalama %50’in üzerinde artmış ve artmaya devam etmektedir. AKP hükümeti durmaksızın ÖTV, MTV ve KDV oranlarını yükseltmekte, hükümet eliyle hayat pahalılığını körüklemektedir. Böylece emeklilere %25 zam yaparak, emeklinin yaşam hakkını hiçe saymakta ve insanca yaşayacağı bir geleceği ortadan kaldırmaktadır.
Zafer Partisi; Türk Milletinin ötelendiği hatta kendi yurdunda ikinci sınıf insan konumuna getirildiği bu durum karşısında da, Türk Milletinin sesi olmaya devam edecektir.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yeni ekonomik programın üç temel bileşeniyle kendisinin de önceki dönemler içerisinde yer aldığı AKP hükümetlerinin bu zaman kadar uyguladığı ekonomik programlarının yanlış olduğunu itiraf eder niteliktedir.
Öncelikle AKP hükümetlerinin mali disiplini kaybettiğini ve bütçe açıklarının ise sürdürülemez bir noktaya çıktığını söylemektedir. Ancak mali disiplinin kaybolmasına nedeniyle sürdürülemez bütçe açığı ile ülkeyi karşı karşıya bırakan harcamalardan hangisinden ve nasıl vazgeçecektir. Örneğin döviz kar garantili KÖİ uygulamasından vazgeçecek midir?. Bütçe içerisinde milyarlarca dolara karşılık gelen Suriyelilere yapılan harcamadan vazgeçecek midir?. TVF harcamalarını kontrol edebilecek midir?. Bütçe faiz giderlerini kontrol altına tutabilecek hangi kararları uygulayacaktır?. Bunları kamuoyuyla paylaşmamıştır. Çünkü bütçe içerisinde önemli yer alan bu giderlerden kurtulmadan ne mali disiplin sağlanır ne de bütçe açıkları sürdürülebilir bir noktaya taşınabilir.
Bakan Şimşek’in, programın ikinci bileşenini ilk politikalarına baktığımızda harfiyen görmekteyiz. ÖTV, MTV ve KDV oranlarındaki artışlar ile enflasyon hedefi ile uyumlu bir gelir politikası uygulamakta. Buna karşılık memur ve emekli maaşlarını da enflasyon altında bırakarak giderleri reel olarak azaltmaya çalışmakta. Bu durum AKP hükümetinin yanlış ekonomik politikalarının ekonomik sonuçlarını yine Türk Milletinin ödeyeceğini; özellikle memur, işçi ve emekli gibi sabit gelirliler ile çiftçi ve küçük esnafın üzerine kalacağını göstermektedir.
Bakan Şimşek programın son bileşeni olarak makro finansal istikrar diyor. Ancak arka kapı politikalarından vazgeçilmedikçe yani Merkez Bankası swap politikaları veya TVF fonu üzerinden borçlanmadan vazgeçilmedikçe, ülkedeki enflasyon oranına uygun parasal politikalar zamanında ve yerinde uygulanmadıkça makro istikrarı sağlayamayacaktır. Makro finansal istikrar için Merkez Bankasının piyasa gerçeklerine uygun parasal politikalara hızla geri dönmesi gerekmektedir.
Zafer Partisi olarak, Türkiye ekonomisinde istikrarın tekrar sağlanmasının tek yolunun Sürdürülebilir Planlı Kalkınma modelinden geçtiğini söylüyoruz. Artık ülkemizin faiz ve rant lobilerine çalışan neoliberal politikalardan vazgeçip, yerli katma değer oranı yüksek mallar üretilmesini sağlayacak olan ve gelir dağılımı adaletsizliğini azaltacak olan Planlı Kalkınma modelini benimsemesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bu şekilde ekonomide kaybettiğimiz güven, istikrar ve sürdürülebilirliği sağlayabiliriz. Sayın Şimşek’in ve AKP hükümetinin neoliberal politikaları ile ancak finansal bağımlılığımız sürekli kılınır. Türkiye ekonomisi yeni bir borç ve faiz kıskacının içine dahil edilir.