Bir Mayıs geçti ki ne geçti. Hiçbir Mayıs bu kadar uzun olmamıştı. Adeta mayısı yedik. Zaten yiyeceğin belliydi diyenlerinize, keşke sadece ben yeseydim, Milletçe yemeseydik, demek durumundayım. Hepinize merhabalar olsun…
Tahmin edeceğiniz gibi, “Demiştik” kısmıyla başlamak istiyorum. Balık hafızalı bir topluluk olduğumuzdan birilerinin sürekli geçmişi hatırlatması gerekiyor. Yoksa tarihin tekerrür etmesine mâni olamazsınız… Bugün 3-5 partinin bile ilavesiyle oyunu %25 in üzerine çıkaramayan bir CHP’ye umut bağladık. Bu umudu bari doğru aday eşliğinde yeşertseydik en azından bir kere de olsa, yüzümüz gülecekti… Tek adam karşıtlarının bile tek adamlığı sürdürmeleri, halka umut aşılayamadı… İktidar ne yaparsa yapsın, bir puan artışı bile sağlayamayanların, umut meşalesi olmaları ne kadar doğru olurdu ve de oldu… Seçim kaybetmekten başka hatırlanacak meziyeti olmayanların, inadı ısrarı, bu iş içinde devletin her makamını peşkeş çekmeleri, bizi yeni bir hanedan yönetimine doğru yönlendirdi… “Seçilebilecek Aday” ısrarını, ısrarla bertaraf etmeye çalışanlar ve müstakbel yeni beşli çete oluşumlarının, sahte cennet empozeleri 28 Mayıs kayasına çarparak darmadağın oldu.
Dünya tarihini araştırın, Afrika toplumlarını, pigmeleri, yamyamları bile işin içine katın… Bir iktidarın gönderilmesi için neler gerekli inceleyin… Bunların hepsi, ülkemizde mevcuttu. Ekonomi perişan, Merkez Bankası’ndaki bütün rezervler Sevaplar dahil, eksiye inmiş. Bir kilo kıyma et 400 TL. ye bir kilo soğan 30 liraya çıkmış, makul bir evin kirası 30 bini aşmış, rüşvet, iltimas, adam kayırma, liyakat katli vs ayyuka çıkmış, devlet adamları ikbali için yalana iftiraya montaja vs. sarılmış ama muhalefet, klasikleşen biçimde seçim hezimetlerine uğruyor. Bu tabloyu, herhangi bir ilk okul çocuğuna bile sorsanız, alacağını cevap bellidir… Siz de kendi kendinize sorup basit biçimde zekanızı test edebilirsiniz… Bu yüzden, klasik muhalefet anlayışımı revize ediyorum. Evvela, muhalefete muhalefet etmenin daha doğru olduğunu öğrendim. Artık yeni sloganım, “İktidar için bu muhalefet gitmelidir” Arsızlığın diz boyunu aşıp, gırtlağa kadar yükseldiği bir ortamdayız. Daha uzatmadan, içime de zarar vermesine fırsat vermeden deyivereyim… Eyyyy, Kripto Kemal, Ey Meral, Ey Bebecan, Ey Devitoğlu bir gün değil, bir saat değil bir saniye bile harcamadan derhal istifa edip, bu Milletin önüne bent olmaktan vazgeçin. Milli duyguların ve düşüncelerin intifasına engel olmayın. Evet ben biliyorum. Hepiniz, ABD derin sistemlerinin maşasısınız. RTE’nin varlığının tehlikeye girmesi durumunda devreye alınması planlanan stepnelersiniz… Bu yüzden sizlerden hiçbir beklentimiz yok, esasında beklentimiz tek, sadece tez elden defolup gidin. Bir daha da ne şeklinizi ne şemailinizi görmeyelim…
Hepiniz biliyorsunuz ki, neredeyse elli senedir medya sektörünün içindeyim. Buraları ele geçirmiş, her akşam veya gündüz sürekli seyrettiğiniz, dediklerine kalben inanmayan ama menfaati gereği kamplardaki yerini almış bir sürü riyakârla aynı platformdayım. Bunlar şu an nemalandıkları sistemin yok olmaması , statükonun devam etmesi, bir beş sene daha, oturdukları yerden ahkâm keserek, çuvalla parayı kaldırmak için gene büyük bir çaba içine girecekler ve de girdiler. Size taze umutlar aşılayarak, esasında ikballerini devama çabalayacaklar. Bunlara itibar edip inanmanız sadece önümüzdeki beş senenin değil, binlerce beş senenin daha heba edilmesi demektir… Bu yüzden, hepsini kapatın, reytinglerini sıfıra indirin.
Sonra da araştırın. Bunlar sadece gazeteci mi? Hiç iş takip ettikleri olur mu? Takiplerden bir çorba parası tedarik ederler mi? Esasında fikirleri, dahil oldukları yerle çakışır mı, yoksa tam ters midir? Bu soruların cevabını içerden biri olarak, “Evet” diye cevaplayabilirim…
Yaşanılan dönemlerin muhasebesi yapılmaz ise, kısır döngüye girersiniz… Seçim sonrası, artık yazmama gerek kalmadı, herkes halinden memnunmuş, modundaydım… İlk birkaç gün de adeta kendi kendimle mücadele ettim. Sonun da mesuliyet duygusu ve “Demiştik” diyebilmek egosu ağır bastı… Bu ne anlama geliyor hepiniz anladı…En önemlisi, Kandıralı olmamakla birlikte ben de anladım…
Şimdilik, her daim olduğu gibi, Allah’ a emanet olun. Hosça kalınız…