Bir Mayıs sabahı daha karşınızdayım. Gelmeyen baharların, bu sefer en azından gecikerek gelmesi için dua ve istek halindeyiz… Seçim bombardımanına maruz kalmış, yorgun beyinlerimizin artık tahammül de zorluk çektiği günlerin bir an evvel bitmesi, biterken de bizi huzur ortamına emanet etmesi gerektiğini düşünerek, hepimize Merhabalar diyorum… Bir ülkenin, bekasına, gene o ülkenin insanlarına rağmen sahip çıkmak çok acı bir gerçek… İlave bu acılarla kaleme sarılmanın zorluğunu taktirlerinize bırakıyorum…
Fanatiği olmadığımı hepiniz bilirsiniz… Masadan kalktığında, hepiniz linç ettiniz. Meral Hanım siyasi sonucuna da katlanarak, “Seçilecek Aday” fikrinde ısrar etti. Ben dahil birçok kimse adeta feveran etti yapmayın etmeyin dedik, laf anlatamadık… Eğer dediğimiz gibi Mansur Başkan aday olsa idi, en az KK’nın aldığı oyu aldığı gibi ilave olarak şu anki Sn Oğan’ın ve İnce’nin, MHP’nin çoğunluğunun, AKP’nin de bir kısım oylarını da alıp, işi birinci turda bitirecekti. Araba bozulunca veya teker kırılınca yol gösteren çok olur diye bir atasözü vardır ama benimki öyle değil. Ben her şey yolunda iken ikaz ettim…
Geçmişe mazi, yenmişe kuzu denir, gelelim bugüne…Elimizde iki unsur var… Ya biri ya diğeri. Bütün hesabı, bu durumun artıları ve eksileri üzerinden değerlendirmemiz gerekecek…
Karşıdan karşıya geçerken bile, en tehlikeli durum, kararsız kalmaktır. Bu durum sizi zorla bir aracın altına çeker. Bu bir… İkincisi ise kafanızda başka bir şeyler varsa, aklınız yolda değilse, araçları bile görmezsiniz. Her iki hal de, alacağınız nefes sayısının tükenmesine sebep olur… Şu an itibariyle, en azından, fabrika ayarlarımıza dönüp, ne yapmamız gerektiğinin bilinciyle hareket etmemiz gerekmektedir… Geçmişi unutun. İki tercihli bir seçim arifesindeyiz… Kararımızı verdik… Doğru olduğuna inanıyoruz… Sadece kendimiz değil etrafımızı da inandırıyoruz… Kazanacağımızdan emin olarak, dimdik sandığın başına giderek gereğini yapıyoruz… Yapılacak iş bu kadar basit…
Seçimler giderken şunu da hesaba katmak lazım… Olayın iki tarafı var. Birincisi ; et 1000 lira, soğan 50 lira da olsa, AKP’ye oy verecek fakir ve mağdur kimseler var, ikincisi ise et 1500 lira, soğan 60 lira olsa da alabilecek ama AKP’ye oy vermeyecek kimseler var… Halka ucuz gıda ve açlık sınırı üstünde para teminine çalışan kitlelerin karşısına, eti bırakın, sebze meyve alamıyan kitleler dikiliyor… Burada ki yanlışın değerlendirilip ivedilikle yeni politikalar oluşturulması gerekiyor… Acaba, vatandaş hangi büyük korkular yüzünden, açlığa razı oluyor… “Patates, soğan, güle güle Erdoğan” sloganı nasıl “Patates, soğan, başımızın tacısın, Erdoğan” dönüştü…
Bu arada, etrafımda gördüğüm bazı olaylardan esinlenerek, birkaç ikazda bulunmak istiyorum… Ben CHP’li olmadığım halde, yazlığa gidişimi erteledim. Ayın 28’inden sonra gideceğim… Buna rağmen, hatırı sayılır miktardaki CHP’li dostlarımın bir kısmı önceden olmak kaydıyla, diğerleri de birinci seçimden sonra gittiler… Biat ehli kesim, iç denetim mekanizmalarını çok iyi çalıştırıyor. Fire vermeden Seçmen-Sandık buluşmasını gerçekleştiriyor. Diğer kesimde yukarıda yazdığım gibi… Bunların derhal, mahalle baskısı yöntemiyle, sandığa yönlendirilmeleri gerekmektedir. Sandık başı organizasyonunu yapanlar, burayı ihmal etmesinler… Katılım yüzdesi de çok önemli bir faktör. %86’lık katılımı, % 90-92 bandına çekerseniz bu genel oylara % 3 olarak yansır ki, emin olun bunun %90’ı CHP’lidir. Yani aradaki fark aşağı yukarı kapanır… Bunun tersi olay da geçersiz oylar da gizli onlara hiç güvenmeyin coğu AKP’lilere aittir…Ve tabii ki “Oğan Faktörü“… % 0.1-2 oyu olanlara bol keseden milletvekilliği ve cumhurbaşkanı yardımcılığını, babasının kesesinden verir gibi saçanlar, esas verilmesi gerekene de vermek zorundalar… Ben cumhurbaşkanlığı olayımda, gerisi önemli değil diyenler, burada da bonkörlüklerini göstermek zorundalar…
Bu yazıları ne sıkıntılar içinde yazdığımı yakın çevrem bilir ve taktir eder. Bu dere geçerken bir şey yapmama hasletimizden kaynaklanmaktadır. Doğal olarak, oy verdiğim sistemlerle “Katolik Nikâhı” kıymadık. Zamanı gelince, biz bize kaldığımızda gerekli şeyler mutlaka gündeme gelecektir. Bu hakkımı bir kenarda saklı tutuyorum. Haftaya ikinci tur Seçim Haftası. Geçen seçim yaptıklarımızın aynısını yapacağım. Evden ampulleri söndürüp çıkacağım… Geçen seçim olduğu gibi, bu seçim günleri de siyaset dışı veyahut hiç yazmama niyetim var. Günün ve şartların rüzgârı önünde, kuru yaprak konumunda olacağım… Fazla uzatmadan müsaade istiyorum. Vereceğiniz oyların, hayırlara vesile olmasını diliyorum…
Her daim Allah’ ıma emanetsiniz. Hoşça kalınız…