Erdoğan ve ortakları, hemen her mitingte bir yandan, “Terörü şöyle bitirdik, inlerine şöyle girdik” diyor, öte yandan terör örgütü ve siyasi uzantılarının adlarını ağızlarından düşürmeyip adeta onların propagandasını yaparak neler istediklerini duymayanlara da duyuruyor.
Bitirdiyseniz; ne bu Kandil-İmralı-HDP korkusu, “Öcalan’ı çıkaracaklar” alarmı?
Bitmedilerse ve HDP gibi bir parti ülkenin kaderini belirleyecek “anahtar“ konumuna getirilmişse, müsebbibi kim?
Daha iki gün önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “PKK’nın siyasi kolu HDP’dir. HDP’nin milletvekili adayları Kandil tarafından belirlenmiştir. Bu benim bilgim. Değerlendirmem değil. Her dönem öyle olmuştur.” dedi.
Madem “değerlendirme değil, bilgi” ve “her dönem öyle olduysa”; o sırada iktidarda kim vardı? Kandil temsilcilerinin TBMM’ye gelmesini ve gelecek olmasını niye engellemedi?
Dün akşam canlı yayına çıkan Erdoğan da, “çözüm süreci ile bu meselenin suhuletle sona erdirilmesi ihtimalini sonuna kadar zorladıklarını” anlattıktan sonra şunları söyledi:
“Baktık ki, bunlar uzattığımız eli ısırıyor. Bu sefer terörü kaynağında bitirme stratejisini devreye alarak, onların anlayacağı dilden konuştuk. Gabar’da, Cudi’de, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde bunları yok ettik. Eğer bunları biz, inlerinde vurmamış olsaydık, bugün söylüyor ya ‘bahar gelecek…’ Baharı biz getirdik zaten.”
Peki o “bahar gelene” kadar ne bedeller ödendi, kaç ocağa ateş düştü? Ve de, “bahar geldiyse”, Kandil-HDP’ye verilen bu payeler neyin nesi?
Yine Erdoğan’ın dünkü konuşmasından; terör örgütünün Suriye’deki yapılanmasına ve buna yönelik operasyonlara değinirken, “İnşallah kalan kısımlarını da etap etap güvenli hale getireceğiz. Dolayısıyla sınır ötesi harekatlarımız bitmiş değildir. Sadece doğru zamanı bekliyoruz.”
Bir kez daha altını çizelim; terör örgütünün Suriye ayağı bizzat teröristbaşının İmralı’da, devlet görevlilerinin huzurunda verdiği talimatlarla kurulmadı mı?
Ez cümle; Erdoğan’ın, her konuda olduğu gibi bu konuda da “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.” halinden alabildiğine yararlandığı ortada.
Teröristbaşıyla Görüşülüyor mu Görüşülmüyor mu?
Şimdilerde gündemde İmralı ile görüşmeler yapıldığı iddiası var. Önce Selahattin Demirtaş dillendirdi. Ardından İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bir hakimin İmralı’ya gönderildiğini ve ellerinde belge olduğunu öne sürdü.
AKP Diyarbakır birinci sıradan milletvekili adayı olan Galip Ensarioğlu da, “Devlet sürekli Öcalan’la görüşüyor.” derken Akşener’in yalan söylediğini bildiren Adalet Bakanı Bekir Bozdağ şunları anlattı:
“Orada elektrikte sorun oluyor, inşaat oluyor, bazı gemilerde sorun oluyor. Bir sürü orada teknik anlamda sorun oluyor. Oraya da teknikerler gidiyor. Hakimler, o teknisyenlerin başında gidiyor. Öcalan’la hiç alâkâsı yok… Buradan bir kez daha çağrı yapıyorum. O hakimin de diğerlerinin de adını açıklayın. Yazıları da yayınlayın. Onlar yayınlamazsa yazıları ben yayınlayacağım. Bütün basına vereceğim.”
Bozdağ bu arada; Erdoğan’ın milli birlik sürecini başlatırken, ‘Biz baldıran zehrini içtik.’ dediğini hatırlatıp Kılıçdaroğlu’nun HDP’lilere kapalı kapılar ardında verdiği sözleri açıklamasını da istedi.
Teröristbaşıyla görüşülüyor mu görüşülmüyor mu ve bahsedilen belgeler nedir, bilmiyoruz; ama açılım-saçılım sürecinin tutanaklarının olduğu malûm.
O tutanakların bir bölümü 2013’te Milliyet Gazetesi’nde yayımlandığında Erdoğan, “Eğer böyle gazetecilik yapacaksan, batsın senin bu gazeteciliğin.” diye tepki gösterip kendi açıklamaları dışında yazılanların hepsinin dedikodu, iftira ve yalan olduğunu söylemişti.
O yayımlara ilişkin Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin değerlendirmelerini de hatırlatalım.
Kılıçdaroğlu, “Görüşmenin bir ucunda Recep Tayyip Erdoğan, öbür ucunda da diğer ortağı Abdullah Öcalan var. Bir tarafta olan görüşünü beyan etti. Bizim muhatabımız olacak kişi diğer ortak. Yani Erdoğan, ne düşünüyor acaba?” derken, Bahçeli; “Türk ordusunun peşine düşen” ve “adeta PKK’yı memnun etmek için gün aşırı tutuklamalar yapan” savcı ve hakimlerin bu konuda sessiz kalmasını eleştirip Erdoğan’ı “vatana ihanet” ile suçlamıştı.
İmralı’daki Tutanak Muhabbetleri
Bilindiği gibi; PKK, İmralı’daki bu görüşmeleri 2014’te teröristbaşının adıyla “Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa (İmralı notları)” olarak Avrupa’da yayımladı.
Peki bu tutanakların Kandil’e nasıl ulaştığını ve yayımı aşamasında neler olduğunu İmralı’daki muhabbetlerden hatırlayalım mı?
Teröristbaşı, Kamu Güvenliği Müsteşarı’nın da hazır bulunduğu bir görüşmede kendisini ziyarete gelen HDP’lilere, “Tutanağınız kaç sayfa tuttu?” diye sorar. Sonrasında şu konuşmalar yaşanır:
Pervin Buldan: Ortalama her görüşmemizin tutanağı 25-30 sayfa tutuyor. Mümkün olduğunca burada konuştuğumuz her konuyu aktarmaya çalışıyoruz.
Teöristbaşı: Kandil’deki notlar kaç sayfa olmuştur?
Pervin Buldan: Sanırım 400-600 sayfa civarındadır.
Teröristbaşı: Kandil bunu kitaplaştırmayı düşünmüyor mu?
Pervin Buldan: Bu önerinizi arkadaşlara iletiriz.
Kamu Güvenliği Müsteşarı: Tabii buradaki çalışmaların sonuca ulaşması için, demin de söyledim, herkesin iyi niyetli olması lâzım. Ama şimdi Avrupa’da burada yapılan görüşmelerin tutanakları kitap haline getirilmiş. Onun içerisinde mektuplar da var. Fakat bunların dışarıya yansımaması daha önce konuşulmuştu. Bu durum bizim için zorlayıcıdır. Hatta mektup trafiğini bitirebilir.
Sırrı Süreyya Önder: Bu konuda bize herhangi bir çekince belirtilmedi. Daha önce yaptığımız görüşmelerde Başkan buradaki görüşmelerin bir kitap haline getirilebileceğini önerdi. Heyetimize herhangi bir çekince aktarılmadığı için de arkadaşlar sadece kadrolara ulaştırılmak üzere bir kitap haline getirilmesine karar verdiler. Bu konudaki hassasiyeti de paylaşırız.
Daha sonraki bir görüşmede bu konu yeniden gündeme gelir ve şunlar konuşulur:
HDP Heyeti: Daha önceki görüşmede Müsteşar Beyin de ifade ettiği kitap (Görüşme notları) meselesini arkadaşlarla konuştuk. Arkadaşlar da kitapla ilgili dağıtımı durdurduklarını, beş bin kitabın basıldığını, fakat dağıtımı durdurduklarını söylediler. Bazı yerlerini çıkarabileceklerini belirttiler, fakat bu konuda sizin ne düşündüğünüzü öğrenmek istiyorlar.
Teröristbaşı: İç eğitim amacıyla kullanabilirler. Müzakereyi sabote etmemesi gerekir. Ona dikkat etsinler. Süreci etkileyecek bölümlere gerek yok. İç eğitimde olabilir.
Tam Zamanı Buyurun Açıklayın
Şuraya geleceğiz:
Madem ülkemiz “Emperyalizm, PKK, FETÖ” tarafından kuşatıldı ve muhalefetin kazanması için çalışıyor;
Birincisi; “İmralı’yla görüşüyorlar” diyen Akşener’i belgelerle yalanlayacağını bildiren Adalet Bakanı Bekir Bozdağ keşke, eli değmişken, şu İmralı tutanakları ile en başından beri İmralı’ya gidip teröristbaşıyla görüşenlerin isimlerini de sansürsüz açıklasa!..
İkincisi; Erdoğan’ın, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün siyasi ayağıyla ilgili olarak, “HTS kayıtlarının zamanlamaları çok önemli… Bu kayıtlar ortaya döküldüğünde Türkiye’de çok daha farklı bir hava eser ve esecektir… Şu anda bazı şeyler açıklanmıyor diye her taraf süt limandır zannedilmesin. Açıklandığı anda zaten artık kel görünecektir.” demesinin üzerinden tamı tamına 3 yıl 3 ay geçti.
Hâlâ mı zamanı gelmedi?! Şimdi değilse, ne zaman?!