Sakarya’da esnaf ziyaretinde bulunduklarını söyleyen Oğan, “Ticaret sanayi odasıyla, esnaf ve sanatkar odalarıyla görüştük ve vatandaşlarla, gazetecilerle buluştuk. Ondan önceki gün Kocaeli’nde ve Bursa'daydım. Her yere gidiyoruz, vatandaşlarla görüşüyoruz. Görüştüğümüz her yerde, giderek artan bir ilgi olduğunu görüyorum. Televizyonların da ilgisi artık yavaş yavaş oluşmaya başladı. Karartmanın daha fazla sürdürülebilir olmadığını görüyoruz. Anketleri yakından takip ediyorum ve katlanarak artıyoruz. Hızlı koşup daha yarışın yarısında yorulmak yerine kademeli bir artışı öngördük ve planladığımız gibi gidiyor her şey.” diye konuştu.
Oğan, bu seçimin ara seçim olduğu, esas seçimin 2 sene sonra olacağı düşündüğünü söyleyen Oğan, şöyle devam etti:
"Türk milleti bizi hem siyasette hem dış politikada hem güvenlikte, öngörüleri tutan, tutarlı daha önce stratejist, şimdi ise bir siyasetçi ve devlet adamı olarak görüyor. Türkiye’nin bir siyaset elitleri değişimi sürecinde olduğunu söyleyebilirim. Nasıl ki zamanında -rahmetle anıyoruz kendilerini- Başbuğ Alparslan Türkeş, Ecevit, Demirel, Özal, Erbakan vardı. Onlar siyaset sahnesinden çekildi, yerine bugünkü, Bahçeli, Kılıçdaroğlu, Erdoğan, Karamollaoğlu, Akşener geldi. Bunların da önümüzdeki 2-3 sene içerisinde siyaset sahnesinden yavaş yavaş çekileceğini, Türkiye’nin 2 sene sonra bir erken seçime mecburen gideceğini, ben de kazansam, Kılıçdaroğlu da Erdoğan da İnce de kazansa, bu ekonomik krizin mevcut şartlarda çok sürdürülebilir olmadığını, bir acı reçetenin mutlaka uygulanacağını, uygulanması gerektiğini düşünüyorum.”
“Dünyanın hiçbir yerinde faiz sebep, enflasyon sonuç diye bir politika yok” diyen Oğan, İktisat teorilerinde de böyle bir şey yok. Ben de ekonomistim, hem de diplomalı. Bir ekonomist olarak bunun olmadığını, Sayın Erdoğan tarafından ortaya atıldığını, bu tezin başarısız olduğunu görüyorum. Bu tezden vazgeçecekler. Türkiye faiz artırımına gitmek zorunda kalacak. Türkiye’nin ekonomi politikası değişmek zorunda. Türkiye tefeci faizi ile borçlanıyor. Dolar bazında yüzde 10 ile kredi alan bir ülkeyiz. Bu sürdürülebilir değil. Yüzde 8,5 ile bankalara TL bazında kredi veren bir ülkeyiz. Bu da sürdürülebilir değil. Bu resmen faiz lobilerini, bankaları beslemektir.” şeklinde konuştu.