Mehmet Edip Ören
Mehmet Edip Ören

Beni sürekli okuyanlar “demişti” diyeceklerdir

featured

İkinci Cemrede düştü , üçüncüye iki gün kaldı. Baharın coşkusunu , boşalmış zemberek gibi hissedeceğimiz günler ve ruhiyat içinde olmamız gerekirken , yıkılmış , çaresiz , isyan ehli hale gelmiş vaziyetteyiz… Bu isyanı sakın yanlış anlamayın. Bu isyan , bilgisizliğe , cehalete , liyakatsizliğe , vurdumduymazlığa , sorumsuzluğa karşı bir isyan… Geçen hafta , adaptasyon için , deprem öncesi ve sonrası olarak karışık yazılar kaleme almıştık. Bu hafta inanın şu an bile neler yazacağımı bilemiyorum. Ana karadan , yani felaketten istesek bile kopamıyoruz… Hepinize Merhabalar olsun…
Çoğunuzun malûmu bir fıkradır. Padişah soytarısına kızar ve ceza verir. ” Bana bir gün içinde öyle bir özürde bulunacaksın ki , kabahatinden büyük olacak , yoksa kellen gidecek ” der. Çaresiz soytarı zamanın dolmasına bir kaç dakika kala , Devletlüyle karşılaşır. Yanından geçerken elle tacizde bulunur. Hiddetle dönem Padisah’ a , ” Sultanım kusurabakma , Valide Sultan zannettim der ama neticede kellesini kurtarır… Gelelim çağdaş soytarılara… Efendi , salya sümük zırlıyor…” Biz herşeyi İstanbul Depremine göre ayarlamıştık ” tamda özrü kabahatinden büyük bir durum… Bu durumda , Varto’ da ki , Erzincan’da ki , Tokat’ta ki , Karlıovada ki vatandaşlar… Sizler yok hükmündesiniz. Anlaşılan , hiç bir şey sizlere göre planlanmamış. Başınıza ki , İnşAllah gelmez , eğer gelirse , sizde ” Devlet nerede ” diyerek yetkililerimizi meşgul etmeyin , ağlatmayın… Bu kısım anlaşıldı herhalde . Felâket halinde gemisini kurtaran kaptan. bunu öğrendik… Şimdi de , esas olarak hazırlanılan kesime yani , muhtemel İstanbul Deprem’ ine gelelim mi… Rahmetli Demirel’ in ” Yaptıklarımız , yapacaklarımızın teminatıdır ” lafını da bir kenara koyarak , beni okumaya devam ediniz… Felâket bölgesinin nüfûsu 13 milyon olarak belirtildi. Bunun içinde ki , az hasarlı Diyarbakır , Şanlıurfa , Kilis , Osmaniye gibi illeri çıkarın 13 nereye düşer hesap edin… Peki esas hazırlanılan yerin nüfusu ne. Sırf İstanbul 16-17 milyon , kaçaklar hariç… Tekirdağ , Bursa vs hesaba katıldığında 20-25 milyonluk bir potansiyel ortaya çıkıyor. Yapılanlara bakarak , gönül rahatlığı duyabilir miyiz… Mevcût deprem bölgesinde ki , çadıra ihtiyacı olan 10 milyon kişiyi , yirmibeş günde kafalarını sokacak bir barınma yerine sokamamışken , üç misli potansiyeli nasıl olurda açıkta bırakmayacağız… Madem her hesabı buraya göre yaptınız , depolarınızda yeteri kadar çadır , konteynır niye yoktu. Niye deprem sonrası imalata geçtiniz… Evet… Bu deprem bitti , sıradaki yani İstanbul , gelsin diyecek durumda mıyız. Gölcük yani 1999 depreminden sonra oluşturulan , toplanma alanları ne oldu… Hazırlanan , deprem konteynırları nerede… Gösterişli AVM ler yaptık , konteynırlar da depolara kalktı diyerek gene ekran karşısında zırıl zırıl ağlayacak mısınız… Burası önceki deprem yerinden çok daha kalabalık bir yer diyerek mazeretler mi üreteceksiniz… Yahu çıkıp söyleyin… Ha biz iki ay sonra yokuz , gelen hesabı versin diye düşünüyorsanız , kaybedilen 24 yılın hesabını sormadan yakanızı bırakmayız , bilesiniz… Bu tazdıklarımı da not etmeyi sakın unutmayın. O not kağıtlarını , bir yerinize tıkacağız. Sakın yanlış anlaşılmasın , ağzınıza tıkıp , yutturacağız. Hani , şu , Arsızınç’ ın süikastini planlayan ama adresi bile arberleyemeyen geri zekalıların yaptığı gibi adres kağıdını yutma zahmetiniz de olmayacak , merak etmeyin…
İki yüz doksan altıncı saatte canlılara ulaşılırken , ilk kırk sekiz saatin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anladık. Tek anlamayan , liyakatsiz yönetimler cenneti olan mevcût sistemdi… Gerçi bir il başkanı , pardon Vali , özür diledi. ” Kusura bakmayın geciktik ” dedi. Valimiz o an etrafta kamera görmediği için gerçeği konuşarak özür diledi ama artık cep telefonları marifetiyle herkesin elinde kamera olabileceğini unuttu. Yarın bir gün zat-ı muhteremi , kameralara beyanat verirken ” Devlet ilk günden beri oradaydı ” derken duyarsanız da hiç şaşırmayın…Bu gecikme 40 bin canımızın kaçının hayatına mal oldu… Hiç bir yarası olmayan , soğuktan ölmüş cesetler çıktı enkazdan. Bunların da mı sorumlusu CHP… Şaka yapmıyorum , derlerse inanacak en az %30 kitle var…
Ölenler ölüp gittiler. Esas felâket kalanlarda. Başlarına ne gelecek , nelere marûz kalacaklar belli değil. Bana göre belli. Pişmiş tavuğa bakıp anlayabilirler… Olayın sıcağı ve ilk furya yardımlar tükendikten sonra esas noktaya geleceğiz. Bir kaba hesaba göre 100 Milyar dolar para gerekiyor. Eksi Elli , Altmış milyar rezervli , Merkez Banka”sı bunun ne kadarını (!) karşılayabilecek… 128 milyar dolar nerede lafının önemini bir daha ve derinden hissetmiyecekmiyiz. Bu paralar gökten yağmayacağına göre , kimden çıkacak. Geçici vergiler , bir defaya mahsus denip , kalıcı hale gelecek vergiler , sınırlı bütçelerin ne kadarını alıp götürecek… EYT liler başta olmak üzere , enflasyon altında ezilen kitlelere ” Şimdi sırası mı ” denecek mi… Zor zamanların kuruluşu TÜİK enflasyonu ” Eksi ” olarak çıkartıp , Milli görevini ziyadesiyle yerine getirecek mi… Yoksa , sınırsız para basılarak , enflasyon azdırılıp , hesap her zamanki gibi vatandaşa mı ödetilecek. Şikayet edenlere , ölüler üzerinden istismar uygulanarak , Vatan Hain’ i muamelesi mi yapılacak… Soru çok ama , hazırda cevap yok. Hepsini yaşayarak göreceğiz…
Nasıl , Vefa sadece İstanbul’ da bir semt adı değilse , Kızılay’ da Ankara’da , değil… Benim çocukluk yıllarımın yardım melekleri ne hale düşürüldü…O zamanlar elimize tutuşturulan sarı zarflara fitrelerimizi koymak adettendi. İçindeki miktar üzerine yazılırdı. Bu konuda ciddi bir yarış olurdu. Evden verilen kısmın üzerine , harçlıklardan da ilaveler yaparak , öne çıkmaya çabalardık… Birde Kızılay pulları vardı. Yaşıtlarım , şöyle bir yoklayın zihninizi… Defter gibi bir şeye o pullar yapışırdı. Kimin ki daha çok diye yarışırdık… Bu duygular TRT ye başladığım
yıllara kadar devam etti… Hollanda’ dan , Ülke’ müze yollanan ve de üzerinde ” Deprem yardımı içindir parayla satılmaz ” yazıları olan eritme peynirler , piyasa fiyatının yarısına satılmaya başlandı… Daha sonra , davranışlarından dolayı ” İspiyoncu ” adını taktığım , Devrimci kardeşimiz Kunter bu ticaretin tepesine oturdu. Şimdi yaşayan ve hala okurum da olan kardeşlerim iyi bilir…Mesela Rüştü , Ömer Faruk , Ender , Korkmaz gibi… İşte büyü o andan itibaren bozulmaya başladı. Bana göre Kızılay artık yardım meleği değildi… ” Nereden nereye ” burda da kendini gösterdi. Kızılay , vergiden kaçmak , pardon dolanmak için aracı kurum haline getirildi… Adı sübyan istismarları ve tacizleriyle anılan kurumların paravanı oldu… Bütün Milli ve Manevi değerlerimize saldıran , Yerli ve Milli (!!!) sistem buraya da son darbeyi vurdu… Kimse yadırgamasın… Depremin en önemli öğretisi , her şeyi bilmek zorunda olanların hiç bir şeyi bilmediklerini görmemiz oldu… Bir zamanların slogan tabiri olan ” Bir bilene soralım ” tabiri , çok acil olarak yeniden gündeme geldi. Bize düşen görev , bu bilene acil olarak ulaşmak…
Yahu biriniz çıkıpta ” Tamam gerisini de yarına sakla. Bütün zamanımızı sana mı ayıracağız ” demiyor. O zaman bende kendi göbeğimi keseyim…

Bir ekleme daha yapmak isterim yaşananlara istinaden…

Deprem sadece karada ve denizde olmuyor. Ankaranın havasıda 8.7 şiddetiyle sallandı. Fay hatları değerlendirilip yeni kırıklar tespit edilirken , Ankara fayı sürpriz bir şekilde 8.7 şiddetiyle gündeme oturdu.

Yukarıda ki yazımı Cuma öğlen üzere yazıp yolladığım için , öğleden sonra olanlar yer alamadı. Bu yüzden bu bölümü yeni bir yazı olarak değil , ek olarak yazma zaruretim ortaya çıktı…Hepinize tekrardan merhabalar…Söyleyeceğim ilk laf , kimse paniğe kapılmasın. Sükunetle bekleyeceğiz. Hiç bir zaman denizler durulmaz , fırtınaları atlatmadan. Kasırganın neticesi her zaman , güllük gülistanlık pırıl pırıl bir havadır…

Beni sürekli okuyanlar , gelişmeleri gördükçe ” Demiştin ” diyeceklerdir. Ben demekten bakmıştım neredeyse megalomaniye tutulacaktım iyi ki duruma el koydunuz…

Amerikan derin devletinin ,Türkiye’ ye biçtiği don , çok açık biçimde ve de sürekli yazdığımız gibi ortaya çıktı. Ya RTE ya da Kripto. Bunun olması dışında ki tüm seçenekler ,tartışmasız devre dışı bırakıldı. Tek adam karşıtı tek adam , bütün kirli taraflarını ortaya serdi. Ca-Ce gibi de bağırarak histerik durumunu sergiledi…

CHP yanlısı bütün yayın kuruluşları , Meral Hanım’ ı döneklikle itham ediyor… Yahu Allah için söyleyin . Verdiği her beyanatta ” Kazanacak Adam ” vurgusu yaptı mı yapmadı mı… Yoksa Kemal Bey diyerek sıyrılabilirdi , en kolayıda buydu ama işte o zaman Masa’ ya değil Millet’ e ihanet etmiş olurdu…

% 22-23 oy oranıyla , eline geçen fırsatı , her ne pahasına olursa olsun değerlendirmek isteyen Kripto , Millet’ in değil , kendi menfaatinin peşinde olduğunu bütün çıplaklığıyla gösterdi…

Altılı masa iki partiden tıpkı seçimlerde olduğu gibi , devam devam etseydi , defalarca dediğimiz gibi içerideki Truva atları alınmasaydı , olay çok farklı olacaktı. Şimdi soruyorum. KK nı aday olmasını en çok kim istiyor… RTE ve Ca-Ce dediğinizi duyar gibiyim. İçerdeki Truva atları kimi istiyor… Artık yorumu ve değerlendirmeyi de yapıverin… Bunlar alınmasaydı , Kripto ,Meral Hanım’ ın adaylarına karşı çıkamazdı. Çaktınız mı köfteyi…

Bu durumu senelerdir yazıyorum. Bana hiçte sürpriz olmadı… Gene de hep aklın yolu bir olanları yazacağım… Şimdi de bir kenara oturup olayları takip edeceğim…Allah’ a emanet olun hoşça kalınız…

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!