Ülke ve millet olarak artık tarihi bir dönemeçte ve kritik bir eşikteyiz diyen Karamollaoğlu, “Ülkemizde yeni bir dönemin başlangıcına sayılı günler kaldı. Önümüzde artık 100 gün bile kalmadı. Tüm gücümüzle koşacağımız 98 günlük bir maraton bizi bekliyor. 4 Mayıs akşamı Genel Merkezimizin önünde buluşana dek, sırtımızdaki teri hiç kurutmadan çalışacağımız tamı tamına 3 ay 1 haftalık bir zaman dilimi var. Bizi bekleyen yüz binlerce insanımız var, Altındağ ve Mamak’ın gecekondularında üşüyen insanlarımız var, Kızılay’ın kaldırımlarında karamsar ve umutsuz gezinen işsiz gençlerimiz var. Keçiören’de, Yenimahalle’de, Sincan’da pazardan eli boş dönen, tenceresini dolduramayan ev kadınlarımız var. Ayaş’ta, Bala’da, Haymana’da toprağa küstürülmüş çiftçilerimiz, hayvanlarını kesime göndermek zorunda kalan besicilerimiz var. Çankaya’nın sokakları, Elmadağ’ın kahvehaneleri, Gölbaşı ve Polatlı’nın dükkanları, Etimesgut ve Pursaklar’ın çarşı-pazarları, Beypazarı ve Şereflikoçhisar’ın köyleri sizi bekliyor, bizi gözlüyor.” şeklinde konuştu.
Karamollaoğlu, “6 milyona yakın Ankaralı ve 85 milyon vatandaşımız, Saadet Partisi’nden kendisine uzatılacak bir eli sıkmak, kendisine verilecek bir selamı almak istiyor. Üzerimizde büyük bir vebal, omuzlarımızda ağır bir sorumluluk var. Ahlaki ve manevi kalkınmanın öncüsü olacak olan kadrolar sizlersiniz. İsraf, rüşvet ve yolsuzluk düzenine son verecek olanlar bizleriz. Toplumsal kutuplaşmaya set çekecek olanlar; huzur, güven ve düzeni tesis edecek, her şart altında hakkı ve adaleti ikame ve muhafaza edecek kadrolar; işte bugün bu salonda bir araya gelenlerdir.”ifadelerine yer verdi.
Önümüzde zorlu bir süreç var. Algı üretecekler, oylarındaki erime devam ettikçe “Milli Görüş ve Erbakan Hoca edebiyatı” yapacaklar, hakaret edecekler, yalan söyleyecekler diyen Karamollaoğlu şunları kaydetti:
“Bunların yetmediğini görünce, “köşenden devam et” diye talimat verdikleri sözde gazetecilere sipariş soru sordurup, “ağlama tiyatroları” sergileyecekler. Söylemediklerimize “söyledi” diyecekler, yapmadıklarımızı “yaptı” diye anlatacaklar. Çünkü, Sayın Erdoğan’ın kendi ifadesiyle; “netice ortada.” Ekonomide netice ortada! 20 yılın sonunda; adalet ortada, eğitimde sonuç ortada, sağlıkta, tarımda, dış politikada ve diğer tüm alanlarda vahim netice ortadadır. Şimdi zamanında gardıroplarının tozlu raflarına attıkları “Milli Görüş gömleği” yine akıllarına düştü. Ama nafile, o gömlek artık size olmaz, üzerinizde durmaz, taşıyamazsınız; size ağır gelir. O gömleği hiç kırıştırmadan, hiç kirletmeden bir ömür üzerlerinde şerefle taşıyanlar işte bu salonda.”
Karamollaoğlu şöyle devam etti:
“Yorulmayan, yorar. Bedel ödemeyen, bedel ödetir. Çile çekmeyen, çile çektirir. Derdi yüklenmeyen, dert yükler! Çözüm üretmeyen, problem üretir. İş üretmeyen, laf üretir. Ter akıtmayan, kir akıtır. Hazırlık yapmayan, telaş yapar. Baltayı kütüğe vuramayan, taşa vurur. Kendi gündemine hakim olamayan, başkalarının gündemine mahkum olur. Ahlak diyen, maneviyat diyen insan, her daim yaptıklarını söylediklerine şahit kılar.”
Saadet PArtisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, genel merkezden illere, illerden ilçe ve mahalle teşkilatlarına varıncaya dek; ana kademe, kadın ve gençlik kollarının söylem ve eylem birliği içerisinde olacağını belirtti.
Karamollaoğlu, “Yol çetin, zemin kaygan, hava sert. Ayaklarımız yere sağlam basmak zorunda. İktidar bloku, muhalefet partilerini sınırlarını kendilerinin çizdiği ve mayınlarını da kendilerinin döşediği bir arazide, dar bir alanda siyaset yapmaya zorluyor. Biz, bu dar alanda, mayınlı arazide siyaset yapmayı reddediyoruz. Sahada bizi zorlamak için, masa başında ürettikleri algılara pabuç bırakmayacağız. Yaptıkları yanlışları sorgulamayı “ayıp, günah ve ihanet olarak” kabul ettirmeye çalışıyorlar, buna müsaade etmeyeceğiz. Saadet Partisi olarak, zihinlerimizi ve milletimizin algılarını “iktidarın Müslümanlığına” hapsettirmeyeceğiz.” diye konuştu.
Millet İttifakının ortaklarıyla birlikte yürütülen bir yıllık bir sürecin olduğunu ve sona gelindiğini söyleyen Karamollaoğlu, “Çok kısa bir zaman diliminde, Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı olacak adayımızı açıklayacağız. Bir ortağın evinde, diğerinin de sarayında bir araya gelen, birbirlerinin genel merkezlerinin kapısından içeriye adım atmayan Cumhur İttifakı liderlerinin aksine, bizler kamuoyunun önünde gayet net ve şeffaf bir süreç yürüttük. Mutabakata vardığımız politikaları, hangi ilke, değer ve hedefler çerçevesinde bir araya geldiğimizi çok açık bir şekilde milletimizle paylaştık. Ülkemizde uzunca bir süredir unutulmuş olan “siyasi uzlaşı kültürü”nü yeniden inşa ettik. Sadece bu sürecin kendisi bile, başlı başına ülkemiz adına büyük bir kazanımdır. “Ben”i değil, “biz”i öne çıkaracak; sadece “bizden olanların” değil, 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu gözeteceğiz. Cumhurbaşkanı adayımızla, milletvekili listelerimizle, ortak politikalarımızla bir bütün olarak vatandaşımızın beklentilerine denk düşen adımları hep birlikte atacağız. Politikalarımızla, kadrolarımızla, siyasi anlayışımızla Türkiye’nin problemlerine hızlı ve kalıcı çözümler üretmek için geliyoruz.” dedi.