Üç uzun dönem!

Üç uzun dönem!

1. Dönem
Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs 1919 Samsun’a çıkıyor.
23 Nisan 1920’de TBMM’si açılıyor.
29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilân ediliyor.
1683 yılından itibaren yanmış, yıkılmış bir ülke.
Bütün Türk haneleri büyük dramlar yaşamış.
Nerdeyse 29 Ekim 1923 gelindiğinde ülkede genç sağlam erkek nüfus kalmamış.

Yemen, Sarıkamış her Türk evinin dramı olmuş.
Çanakkale’ye 1.Dünya Savaşı’nın cephelerine, Kurtuluş Savaşı’nın her sathına canlar düşmüş şehitler verilmiş.

Kafkas ve Balkanlar âdeta Türk kanına boğulmuş.
Kısaca Cumhuriyet canla, kanla kurulmuştur.
Türk Milletinin Cumhuriyet son takatıdır.

10 Kasım 1938’e kadar olan dönem Mustafa Kemal Atatürk dönemi.
Ne derseniz deyin!
Nasıl bakarsanız bakın!
Büyük başarıların dönemi.
Yeniden dirilişin dönemi.
Kısaca bir varoluş hikayesi.

1938-1950 arası İsmet İnönü dönemi.
Tam olmasa dahi Atatürk döneminin devamı niteliğinde.
İmkanlar ölçüsünde büyüme devam ediyor.

2.Dönem
1950-1960 Demokrat Parti dönemi
.
Özel incelenmesi gereken bir dönem.
İkinci uzun ve kesintisiz bir dönemidir.
Bana göre Celal Bayar, Adnan Menderes’in ayrı ayrı incelenmesi gerekir diye düşünüyorum.

Demokrat Parti iktidarından sonra askeri ve ara yönetimler dahi Türkiye çok farklı iktidar ve siyasilerle tanışmış ve onlar tarafından yönetilmiştir.

Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş, Turgut Özal, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan gibi
Bunların kendilerine has siyaset adamı kimliğini iyi anlamak, algılamak gerekir.

Süleyman Demirel ve Alparslan Türkeş Atatürk çizgisine en yakın siyasî liderlerdir.
Atatürk döneminden sonra en büyük hizmet ve kalkınmanın Demirel döneminde
olduğu bir gerçektir.

Her dönemin kendine has problemleri olmuştur.
Bunu yadsımak doğru değildir.
Her iktidar kendi döneminin problemlerini aşma gayreti içinde olmuşlardır.
Başarılan şeyler küçümsenemez.

3. Dönem

2002 yılından beri devam eden AKP dönemidir.
Türk siyasi tarihinin en enteresan dönemlerinden bir diye düşünüyorum.
Belli bir birikim ve sermaye gücünün üzerine iktidar olan AKP sürekli geçmişi ve muhalefeti suçlamıştır. Dünya’nın en güçlü devleti biz olduk ideasında bulunurken vatandaştan 10 TL yardım talebinde bulunulmuştur.
Geçmişe ait devlet hazinesinde olan birçok değer satılmıştır.
Köprü, hastane, Avrasya Tüneli ve Havaalanı vb. yatırımlar için ülkenin gelecek 50 yılı ipotek edilmiştir.

Şimdi:
Finans, sanayi, tarım (üretim) sağlık, işsizlik, eğitim vb. birçok alanda çok ciddi krizle karşı karşıyayız.
Artık kimse iktidara güvenmiyor.
Siyasi bir krizin olduğu gerçeğini salkıyamayız.

İktidarımız halen geçmişimize ve muhalefete çok kızgın.
Kadir Mısırlıoğlu’nun Ali Erbaş’ı Atatürk’e beddua ile meşgul.

Şimdi soruyorum muhalefet olmazsa bütün bu problemler çözülür mü?

Payitaht Abdülhamitçilere göre problem ve düşman iç muhalefettir.
Bu kadar dizi boşuna oynatılmıyor!

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!