Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Kültür ve Turizm Bakanlığımızın kıymetli mensupları, değerli msiafirler, sevgili kitapseverler, sizleri en kalbi duygualrımlam muhabbetle selamlıyorum. Rami Kütüphanesi’nin ülkemize, milletimize İstanbulumuza özellikle gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum.
Dün ebediyete irtihat eden kıymetli sanatçımız Burhan Çaçan’a Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Burhan Çaçan kendine özgü yorumu, her zaman koruduğu vakur duruşuyla halkımızın gönlünde taht kurmuş bir sanatçımızdı. Merhum sanatçımız bizim de gençlik yıllarımızdan itibaren severek dinlediğimiz, şahsiyetini takdir ettiğimiz müstesna insandı. Burhan Çaçan vefatıyla geride durdurulması zor bir boşluk bırakmıştır. Rabbim merhametiyle kuşatsın.
Burası gıda çarşısına dönüştüğünde burada uzunca bir zaman peynir sattık, sucuk, pastırma bunların satışını yaptık. Yani burada bir geçmişim var.
Böyle bir mezbelelik haldeydi. Burada top da oynadım. Rami top sahası olduğu zaman. Buralara yabancı değiliz, bizim Süleyman efendi de burada zaman geçirdi. Hepsinden öte Sultan 2. Mahmud 1829-29’daki Osmanlı-Rus savaşının askeri ve idari yönetimini bu kışladan yürütmüştür. Daha sonra gıda toptancıları sitesi dahil farklı biçimde değerlendirmiştir. Bu abide eseri İstanbul’un en büyük kütüphanesi olarak yürüttüğümüz
çalışmalar nihayet bitti. Sadece bir kütüphane değil pekçok faaliyetin de yapılabileceği bir kültür merkezi olarak planladık. Buradaki kütüphanemiz günün 24 saati kitapseverlere hizmet verecektir. Kullanım alanı 36 bin metrekareyi geçen diğer ilaveleriyle yaklaşık 110 bin metrekarelik bir alanda şu andaki yapıya kavuşmuş bulunuyor. Kütüphanemizde 2 milyonu aşkın ve 4 bin 200 kişilik kapasiteyle hizmete başlamasından memnuniyet duyuyorum.
Kitap sayımız zaman içinde daha da artacak. Atatürk İhtisas Kütüphanesi de 25 bin ciltlik külliyatı ile önemli ihtiyacı karşılayacaktır. Yazma Eserler Kütüphanesi buraya ayrı bir derinlik katacaktır. Dijital kaynaklar da burada meraklılarıyla buluşacaktır.
Gerçekten bu eser her türlü takdirin üzerinde bir eser. Ülkemizin özellikle de İstanbul’un tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkmayı, ecdada karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Modern sanatların ülkemizde yaygınlaşmasını sağlayacak projeleri de hayata geçiriyoruz. Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bünyesinde bir kongre ve kültür merkezi, sergi merkezi ve kütüphaneyi milletimizin hizmetine sunduk.
Cumhurbaşkanlığımızın Çankaya Köşkü’ndeki Tarabya yerleşkesinde, Dolmabahçe, Yıldız Sarayı’ndaki eserleri restore ederek Vahdeddin Köşkü’nü bugünkü haline getirerek tarihimize sahip çıktık.”
Üniversitelerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın gayretlerinin yakın takipçisiyiz. Dönüştürdüğümüz ve inşa ettiğimiz gençliğimiz nezdindeki gördüğü kabulü gittiğim her yerde şahit oluyorum. Bir mekanın şerefi, değeri, anlamı orada bulunanlarladır8. Bu mana, bu söz en vücut bulduğu yerlerin bence kütüphaneler olduğuna inanıyorum. İşte burası böyle bir eser. Gençlerimizle birlikte vatandaşlarımızın kütüphaneyle ünsiyetini ne kadar güçlendirirsek geleceğimiz o kadar emniyette olacaktır. Geriye doğru baktığımızda kütüphanelerimiz ne kadar zengin, yaygın, hareketli ise medeniyetimiz o derece üretken, devletimiz güçlü, milletimiz müreffeh olmuştur. Bizim medeniyetimiz kitap, defter, kalem, okumak, anlamak, sormak, anlatmakla yoğrulmuş, ilimle, irfan, hikmet ve tefekkürle kıvamını bulmuştur. Ecdadımız her kütüphaneyi cennetten köşke benzetmiştir. İnşallah biz de onlara layık oluruz. İlim, irfan, kültür, sanat faaliyetlerini de ibadet aşkıyla yürüten milletimiz asırlarca dünyaya ışık tutmuş, halen el üstünde tutulan eserler vermiştir.
Bereketli medeniyet iklimimiz yerini fikri ve manevi kuraklığa bıraktıkça sefalet ve gerileme almıştır. Kuraklık iklimi kimi yerlerde özellikle tesis edilmiş, bir kara bulut gibi çöktürülmüştür. Ülkemizde eğitim, öğretim, entelektüel faaliyetleri tek yönlü formatlama amacı olarak tutmaya çalışan zihniyetin yol açtığı kısırlığı yaşadık. Çocuklarımızı ya okullara hiç almıyorlar ya da faşizan baskılarla kendi ideolojik saplantıları dolayısıyla biçimlendirmeye çalışıyorlardı. Rahmetli Menderes’in başlattığı rahmetli Özal’ın sürdürdüğü bu milletin çocuklarının önünü açma çabalarını hayırla yad ediyoruz.
Kalkınmanın bütün olduğuna en başında da eğitimin, kültür ve sanatın geldiğine inanıyoruz. Bunun için önceliklerimizin ilk sırasına eğitimi aldık. Geçmişin yanlışlarını düzeltecek, mağduriyetlerini giderecek, günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek eğitim altyapısı ve sistemi kurmak için kolları sıvadık. Tüm kademelerde köklü reformlar gerçekleştirdik. Tüm sistemi yeniden yapılandırdık. Üniversitelerimizi 81 vilayetimize yaygınlaştırdık. Çocuklarımızı ve gençlerimizi destekledik. Kültür sanat altyapımızı tahkim ettik. Ülkemize değer katan herkesin yanında olduk. Yaptığı işe, üretimine, hizmete kendi değerlerinin damgasını vuran kültür sanat insanlarımızı özellikle teşvik ettik. Asırlardır yolumuzu aydınlatan medeniyet güneşimizi t ekrar en yükseğe taşıma peşine koşuyoruz.
Demokrasi ve kalkınma atılımımızda bu mücadeleyi destekleyen bir yönü vardı. 20 yılda asırlık altyapı eksiklerini, demokrasi ve güvenlik ihtiyaçlarını gidermekte çok büyük başarı yakaladığımızı kimse inkar edemez. Asırlara bedel ve hizmetler ortaya koyduğumuzdan asla şüphemiz yok. Dünya değişirken ülkemizin yerinde kalması demek gerileme işaretidir. Takip eden değil öncülük yapan, kültürde de kendisine sunulanların tüketen değil, üreten bir Türkiye için gece gündüz çalışıyoruz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla eğitim ve kültür başta olmak üzere ülkemizi küresel düzeyde marka haline getirecek başlıkların t amamında milletimizi hayallerini kavuşturacağız.
Rami Kışlası’nı, Rami Kütüphanemizi gezerken gerek cilthanesi, mücellitlerimizi gördüm, adeta bir ameliyathane gibi kitapların restorasyonlarının yapıldığı birimlere girdik. Oradaki arkadaşlarımızın nasıl bir hassasiyetle çalıştıklarını adeta organ nakli yapar gibi o kitapların bütün gerçekten tahrip olmuş yaprakları tek tek nasıl bir yerden bir yere naklettiklerini görmek, onlara şükran borcu olduğumuzu söylememek mümkün değil. Bu eserlerle beraber inşallah Rami kütüphanemiz çok çok farklı geleceğe bir yatırımın inşallah eseri olacak. Ülkemize ve İstanbulumuza hayırlı olmasını diliyorum. Yurt içi, yurt dışından buraya her türlü inşallah kitapları alacağız, ithalatçılığımızla onu getireceğiz, kitap ithali yapacağız, dünyanın dört bir yanından. Rami kütüphanemizin uluslararası özelliğini çok daha güçlü hale getirmiş olacağız. Hepinize sevgi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.”