Müyesser Yıldız davasında Süleyman Soylu kendini nasıl savundu

Müyesser Yıldız davasında Süleyman Soylu kendini nasıl savundu

Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, 8 Haziran’da evine yapılan baskında gözaltına alındı ve tutuklandı. Yaklaşık üç aydır Sincan Cezaevi’nde olan gazeteci Müyesser Yıldız hakkında henüz iddianame hazırlanmadı.

Müyesser Yıldız’ın evindeki tüm bilgisayar ve dijital aletlere el konuldu. Bilgisayar mühendisi oğlunun bilgisayarına dahi polisler el koydu. Üstelik bu bilgisayarların imajları (kopyaları) dahi alınmadı. Gazeteci Yıldız’a önce “casusluk” suçlaması yöneltildi. Görevdeki bir astsubayın Müyesser Yıldız’ı telefonla arayarak söyledikleri bu “casusluk” suçlamasına gerekçe yapıldı. Gazeteciyi arayan bir kişinin söylediklerinden “casusluk” suçu çıkarılması herkesin tepkisini çekti. Bunun üzerine geri adım atıldı ve gazeteci Yıldız’ın tutuklanmasına, hukuksuzca kapatılan Odatv’deki üç yazısı gerekçe gösterildi.

5 HAZİRAN’DA SOYLU’YA DAVA, 8 HAZİRAN’DA POLİS OPERASYONU

Gazeteci Müyesser Yıldız’ın tutuklanmasında kritik bir ayrıntı dikkat çekmişti. Yıldız’ın evine polis baskını 8 Haziran Pazartesi günü yapıldı. Müyesser Yıldız ise bundan sadece iki gün önce, 5 Haziran Cuma günü Süleyman Soylu hakkında dava açmıştı.

Önce Müyesser Yıldız’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya dava açmasının nedenini yazalım.

Süleyman Soylu 30 Nisan’da yapılan askeri operasyonları duyurdu ve Kars’ta 7 PKK’lının etkisiz hale geldiğini, PKK’nın Çemçe grubunun yok edildiğini söylemişti. Soylu’nun mu mesajında 18 gün sonra Kars’tan şehit haberi geldi.

Bunun üzerine Müyesser Yıldız, Süleyman Soylu’nun önceki mesajını hatırlatarak sosyal medya hesabından aynen şu mesajı paylaştı:

“Ay başında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Twitter hesabından şu mesajları paylaştı: ‘Kahraman Jandarma’mız iki günde, Kars Kağızman’da yaptığı operasyonda PKK’lı 7 teröristi etkisiz hale getirerek Çemçe grubunu tamamen yok etmiştir. Allah kahramanlarımızı muhafaza etsin…’Bugün, biraz önce Kars’tan acı haber geldi; PKK’lı teröristlerle çıkan çatışmada 1 askerimizin şehit düştüğü, 2 askerimizin yaralandığı açıklandı. Haberlerdeki şu ayrıntıya dikkat: ‘Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, yurtta terör açısından kritik bölgeler arasında gösterilen ilçedeki Çemçe bölgesine, jandarma komando birliklerce operasyon düzenlendi. Operasyon sırasında teröristlerle sıcak temas sağlandı. Çıkan çatışmada 3 askeri personel yaralandı. Çatışmada, ilk belirlemelere göre 3 terörist etkisiz hale getirildi.’ Anlaşılan o ki, Bakan Soylu’nun söylediği gibi, ‘Çemçe grubu’ tamamen yok edilmemiş. Çatışmada yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehit düşen askerimiz Jandarma Yüzbaşı Ferhat Çiftçi’nin mekanı cennet olsun.”

Bu mesajının ardından Süleyman Soylu, Müyesser Yıldız’ın paylaşımını sosyal medya hesabından şöyle paylaştı:

“Çemçe grubunun itlafına bir PKK bir sen üzülmüşsün. Kahramanlarımız bugün o bölgeye yeni sızmayı 10 metrede çatışma ile teröristleri yok ederek engelledi… Benim üzüntüm PKK seviciliğin değil, devlet gömleği giymiş pespayelerle iş tutmandır.”

Müyesser Yıldız bunun üzerine Süleyman Soylu hakkında 5 Haziran’da 1 liralık tazminat davası açtı.

SÜLEYMAN SOYLU’NUN SAVUNMA DİLEKÇESİNDEKİ AYRINTILAR

Önce Süleyman Soylu’nun dilekçesinin altında imzası bulunan, yani avukatından bahsedelim. Bakan Soylu’nun avukatı Uğur Kızılca.

Uğur Kızılca aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu üyesi.

Bitmedi…

Kızılca aynı zamanda Yüksek Hakem Kurulu üyesi…

Yani İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu savunan kişi hem Cumhurbaşkanlığı’nda hem de hem de Yüksek Hakem Kurulu’nda.

Davacı ise; Sincan Cezaevi’nde yazdıkları gerekçesi ile tutuklu olan Gazeteci Müyesser Yıldız…

Peki Müyesser Yıldız’a “PKK seviciliği” hakaretinde bulunan Süleyman Soylu’yu, avukatı Kızılca, 11 Temmuz 2020 tarihli dilekçesinde nasıl savundu?

Bakan Soylu’nun avukatı Uğur Kızılca savunma dilekçesinde, “Müvekkilim bir vatandaş olarak bir bakan olarak bu durumu eleştirmiş ve cevap verme hakkını kullanmıştır. Müvekkilim davacıyı sebepsiz yere eleştirmemiştir. Müvekkilimin eleştirisinin haklı, yerinde, düşünce ve açıklama hürriyeti kapsamında olmasına rağmen 1 TL’lik manevi tazminat davası açılması karşı tarafın haksızlığını ortaya çıkarak bir husustur” ifadelerini kullandı ve “PKK seviciliği” demenin “eleştiri” olduğunu belirtti. Avukat Kızılca aynı zamanda 1 TL’lik tazminat davası açılmasını da eleştirdi.

Bakan Soylu’nun avukatı Kızılca, dilekçesinin devamında ise eleştiri hakkını “Eleştiri övgü olmadığına göre zorunlu olarak sert olacaktır. Kabul edilmelidir ki düşünce düşünceyi açıklama özgürlüğü belli ölçülerde abartmayı hatta kışkırtmaya başvurmayı içerir, yazı ya da yapılan bir konuşmada kullanılan deyimlerin ‘polemik’ niteliğinde olsa da objektif bir açıklama ile desteklendiğinde bu ifadelerin asılsız ve kişisel saldırı olarak görülme imkanı bulunmamaktadır. Kaldı ki davacı da kamuoyunda tanınan bilinen bir gazetecidir. Bu nedenle eleştirilere ve hatta ağır eleştirilere katlanma yükümlülüğü altındadır” ifadeleriyle savundu.

Kızılca dilekçesinin devamında, Bakan Soylu’nun sözlerini AİHM içtihatlarını gerekçe göstererek savundu.

İçişleri Bakanı Soylu’nun avukatının devamındaki bir başka ayrıntı da dikkat çekti.

Müyesser Yıldız, 2011 yılından FETÖ’nün Odatv kumpasında aylarca hapis yatmış ve beraat kararı sonrasında devlete tazminat davası açmamış, bunu bir kazanç kapısı olarak görmemişti.

Bakan Soylu’ya da bu düşünce ile sadece 1 liralık tazminat davası açtı.

Bakan Soylu’nun avukatı Kızılca ise dilekçesinde 1 liralık tazminat davası açılmasına karşı çıktı ve gazeteci Müyesser Yıldız’ın cezalandırılmasını istedi. Avukat Kızılca’nın dilekçesindeki ilgili bölüm şöyle:

“Manevi ızdıraba maruz kalındığı iddia olunarak 1 TL’lik manevi tazminat davası açılması hakkın kötüye kullanılmasıdır. Özgürlükler ve haklar kişilerin onur, şeref ve saygınlığını ihlal edilecek şekilde kullanılamaz. ‘1 TL’lik’ tazminat talebiyle kötü niyetli bir mesaj verilmek istendiği hatta hakaret ve küçük düşürme kastı ile hareket edildiği açıkça ortadadır. Arz edildiği üzere kötü niyet hukuk tarafından korunamaz somut davamızda da korunmamalıdır.Bu nedenle tüm hukuksal haklarımız saklı tutmakla birlikte yargı erkinin bu tür kötü niyetli çıkarlar için kullanılmaması için HMK 329/2 maddesi uyarınca davacının disiplin para cezası ile cezalandırılmasını arz ve talep ediyoruz.”

Kaynak: Odatv

Zafer Partisi
Zafer Partisi
Giriş Yap

Haberiniz.com.tr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!